16 Mart 2007 01:00
ÖZGÜRCE
GÜNÜN YAZILARI
En güzel rüyalarımda kulağımın içinden gelen o zırıltı ve uğultu sesi beni delirtmeye başladı, vapurda çayımın yanında keyifle içeceğim sigaramı çok hızlı içmeye başladım, ne yapsam zamanım doluyor gibi hissediyordum, yediğim en güzel yemeklerin tadını hissedemeden gırtlağımdan aşağıya indiriyorum, en güzel sözlerimi bi çırpıda söyleme çalışıyorum. Kısacası beni ben yapan her şeyi yavaş yavaş kaybetmeye başlıyorum. Bu sebeplerden kaynaklı bu yazıyı yazmaya karar verdim. Beni ben yapan şeyleri kaybetmemek için yazmaya karar verdim . Bir umutla yazmaya karar verdim. Beni anlayanların olduğunu düşünerek yazdım. Tek olmadığımı ve bu yazıyı okuyan sizlerin tek olmadığınızı düşünerek yazdım. Çok olduğumuzu düşünerek yazdım.
Biz çişimiz geldiğinde izin istemeden tuvalete gitmek isteyenleriz,
Biz insani koşullarda ve insani sürelerde yemek yemek isteyenleriz,
Biz yaptığımız işin karşılığı olan parayı almak isteyenleriz,
Biz bu işyerlerinde bir şeylerin yanlış gittiğini düşünenleriz.
Biz farklı bir çağrı merkezi olabileceğine inananlarız.
Biz sözleri açık ve dolambaçsız olan daha yaşanılabilir bir çağrı merkezi isteyen genç erkek ve kadınlarız.
Usul usul ve hatta uslu uslu bu işyerinde çalışmak istemeyenlerin bir sözü var biz sadece o sözün taşıyıcılarıyız.
Sizi dayanışmaya sizin gibi olanlarla iletişime geçmeye çağırıyoruz.
Sizleri Gerçeğe Çağrı Merkezine çağırıyoruz...
***
Bu sesleniş, başta bankalar olmak üzere birçok işletmenin müşteri hizmetlerini yürüttüğü 444 ile başlayan çağrı merkezlerinde çalışan genç emekçilere aittir. Hani bize müşteri memnuniyeti diye sunulan ama aradığımızda onlarca dakika bekletildikten sonra son derece kibar bir ses tonu ile karşımıza çıkan genç sesler vardır ya işte onların seslenişidir bu
Her biri üniversiteyi kazanmış, bitirmiş veya bitirmek üzeredir. Birçoğu üniversite öğrenimi dışında yabancı dil, bilgisayar gibi ayrıca önemli niteliklere de sahiptir. Aileleri onlar iyi bir eğitim alsın, üniversitede okuyabilsin diye uzun yıllar maddi manevi bir çok fedakarlıkta bulunmuştur. Onlar da hem daha iyi koşullarda yaşamlarını sürdürebilmek hem de ailelerinin fedakarlıklarını boşa çıkartmamak için çocukluklarını, gençliklerini gece gündüz ders çalışarak geçirmiştir. Sonunda da iyi bir üniversiteyi kazanmış ve büyük umutlarla üniversitenin yolunu tutmuşlardır. Birçoğu bununla da yetinmemiş niteliklerini yükseltmek için bir çok kursa seminere de devam etmiştir.
Ama sonunda kapitalist üretim ilişkilerinin acı gerçekleri ile karşılaşmışlardır. Her gün cevaplamak zorunda oldukları yüzlerce telefonda adına çalıştıkları işletmenin müşterilerinden işletmeleri için yöneltilen hakaretlere, tacizlere ya da çaresiz yakarışlara cevap vermek zorundadırlar. Bunu yaparken de yukarıdaki alıntıda ve o alıntının yer aldığı internet sitesinde paylaşılan benzer onlarca yaşanmışlık hikayesinde de ifade edildiği gibi en acımasız koşullarda çalışmak zorunda kalmaktadırlar.
Bu insanlık dışı, sağlıksız çalışma koşulları karşısında çağrı merkezi çalışanlarının bir araya gelip örgütlü bir biçimde mücadele etmesi gereklidir. Ancak, çalışma biçimlerinin son derece esnek olması, iş güvencesinden yoksun olmaları ve bu işte çalışmaya rağzı binlerce genç emekçinin dışarıda bekliyor olması örgütlenmelerini engellemektedir. Örgütlenme için tüm bu olumsuz koşullara rağmen bir grup çağrı merkezi çalışanı sitesi üzerinden birbirlerine yalnız olmadıklarını hatırlatıyor ve birlikte dayanışmaya, mücadeleye çağırıyorlar.
Umarım bu genç emekçiler kendi içlerinden çıkan bu sese kulak verir ve daha iyi bir dünyada yaşamak için okumak yanında dayanışma içerisinde olmanın da gerekli olduğunu görürler (!)
Özgür Müftüoğlu
Evrensel'i Takip Et