24 Şubat 2008 00:00
büyük kumar
Lâmı cimi yok, benim ülkemde herkes kumarı sevmektedir. Bazıları (ki büyük bir çoğunluk) para için oynamaktadır. Kahvelerde pişpirikler, okeyler gırla gider. Düzey yükseldikçe, yani zenginler sınıfına doğru çıkıldıkça kumarın biçimi de değişir, makineler falan girer devreye. Yıllarca önce başlamıştı, internet üzerinden kumar oynamak.
Piyango bileti, halkımızın en çok başvurduğu kumardır. Ülkemizin ilk resmi kumarıdır piyango bileti. Evet, kahvelerde pişpirik ve tavla kumarı vardı ama, onlar daha çok işsiz-güçsüz tayfasıyla bir ayağı çukurda olan emeklilerin başvurduğu kumar türlerindendi. Ama piyango bileti zengin-fakir tanımazdı, herkesi bağlardı kendine.
Sonra Spor Toto başladı. Garibim I3ü bilen kazanıyordu. Sonraları Spor Lotolar, Şans Topular, 10 Numaralar, Süper Lotolar girdi devreye.
Bu arada bir de Türkçeyi katleden bir adı olan İddaa erken doğum yaptı. Onun sancılarını bir süre devlet de çekti. İddiayı İddaaya dönüştüren bu kumar, çoluk-çocuk, yaşlı-başlı demeden herkesi öpüyordu. Mitingleri engellemekte büyük başarı(!) gösteren şanlı Türk polisi, yasaların yasakladığı çocuk yaştakilerin İddaa oynamalarına engel olamıyordu, gücü yetmiyordu. Bir gün ana rahmindeki çocuklar bile bu kumarı oynarlarsa hiç şaşırmayın.
İnsanımızın, sağlık, eğitim, insan hakları gibi yaşamsal sorunlarının altından kalkmasını beceremeyen hükümetler, konu at yarışı olunca hemen hizaya geldi. Önce haftada bir gün olan yarışlar, giderek her güne dayandı. İstanbuldan Adanaya, İzmirden Elazığa kadar her yeri kapladı.
Sonra kumarhaneler gündeme geldi. Neredeyse insan başına iki kumarhane düşüyordu ülkemizde. Baktılar ki iş tatsızlaşıyor, yasakladılar. Ama Demokrasilerde çare tükenmezi çok iyi bilenlerimiz, batıdaki komşularımızın sınır kapılarındaki kumarhanelerine, güneydekiler de Kıbrıstakilere balıklama atladılar.
Ama en büyük kumar, Türkiye kumarıydı. 1950de Adnan Menderes-Celal Bayar ikilisiyle başlayan bu kumar günümüze kadar geldi. Menderesgiller bu kumarı yitirdi. Ama arkasından gelenler ellerindeki jokere güvenerek işi götürdüler. Çünkü joker en güçlü kağıttı kumarda. Joker Baba Bushtu, Carterdı, Clintondı, Reagandı ve şimdi de Bushun oğlu Bushtu.
Bir yandan Türkiyeyi yiyorlardı bu kumarda, öte yandan da alay ediyorlardı. Yalnız onlar mı, içimizdeki büyük kumarbazlar da alay ediyordu. Diyordu ki içimizdekiler, Başbakanı çukura sürmeyin, kullanın Batılılar da İMKBnin kablolarını develer yemiş diyordu. Artık iş aşağılanmaya dayanmıştı. Allahın Lübnanlıları kızdıklarına, Anneni Türk televizyonlarında görmüşler diyormuş. (N. Yılmaz, Milliyet/Taktik, 30.11. 2007)
Kumarı seven Türkiye, kare as ve jokerler yüzünden böylesi aşağılanacak duruma gelmişti.
Günümüzün fotoğrafı şöyleydi:
Joker: George W. Bush İktidarsal önderimiz
Kupa ası: EEF bursiyerliğinden gelip 8 kez başa geçen, 7 kez yolcu edilen, cumhurbaşkanı bile olan Süleyman Demirel.
Sinek ası: Halkımıza verdiği sözleri tutmayan, sözde dinci, ünlü Kasımpaşalı Recep.
Karo ası: Kucağa oturmaktan hoşlanan medyanın, S. Demirele bile kazık atan sevgilisi Turgut Özal.
Maça ası: Şimdi ahı giden, hatta vahı da giden ünlü sarışın Tansu Çiller
Türk halkı elde kare as var diye bu kumara yumuldu. Şimdi anasının örekesini görüyor (Bu lâf ayıp bir söz değil, dikkatinizi çekerim)
Ne diyeyim, kumarsever ulusumuza hayırlı olsun. Ama artık ağlamasınlar, çünkü kendileri kumarı seviyor Ve floş ruayalı düşünmüyor
Bülent Habora
Evrensel'i Takip Et