7 Mart 2008 00:00
En başta insanız, sonra işçiyiz
Neden kavgamız? Daha iyi bir gelecek yolunda ilerlemek. Hakkımız olan şartlarda yaşamak ve bunları yükseltmek. İşçiler de patronlar gibi yaşamak istiyor. Ben EKOTEN AŞde asgari ücretle çalışan bir işçiyim. EKOTEN, tekstil işkolunda çalışan bir fabrika. İthalata dönük olarak çalışıyor. Fabrikada 310u sendikalı olmak üzere toplam 412 işçi çalışmaktayız. Örgütlenme çalışmamız da bir yandan devam ediyor. Ben fabrikaya girmeden önce sendika faaliyetleri vardı. Daha önce de sendika faaliyetleri olmuştu. Ama önceki sendikalar vurdumduymazlıkları yüzünden işçi haklarını savunmak yerine, tabiri caiz ise işçileri fabrika yetkililerine satmıştır.
İşçiler yılmadı, ayrımcılık yapmadan 26.12.2007 tarihine kadar geldi. Bu tarih bizim Çalışma Bakanlığından sendika başvurumuzun olumlu neticelendiği mutlu bir günümüzdür. Tabii bu zaman zarfında atılan, istifaya zorlanan, zam alamayan, maddi manevi fabrika içinde yönetim tarafından zorluklarla karşı karşıya bırakılan işçilerimiz olmuştur. Şimdi ise Hak-İşe bağlı Öz İplik-İş sendikası bizimle beraber yürüyor. Zorlu bir yolu geride bıraktık. Üye sayımız yüzde 51i geçmesine rağmen yine de EKOTEN AŞ itiraz hakkını kullanarak sendikanın mahkemeye düşmesine sebep olmuştur. Nasıl bir birlik mesajı vermeliyiz ki herkes bulunduğu durumu düşünerek bizim haklı olan sendika davamıza katılsın.
İşbaşı yapan yeni işçi asgari ücretle başlıyor. Benimle beraber çalışan 5 yıllık işçi kardeşim 458 YTL maaş alıyor. Düşünüyorum, ben mi yoksa o mu fazla alıyor? Doğrusu ikimiz de az alıyoruz. Tabii ki bu düşüncelerimizi EKOTEN AŞ yönetimine işçiler olarak bildiriyoruz. Zam ve maaş düzenlemelerini oturup konuşalım. Cevap gecikmiyor: Mahkemede olan sendikanız gelirse onunla konuşursunuz ya da sendikadan istifa edin, size zam verelim. Buna benzer baskılar hâlâ devam ediyor. İlk sendikal faaliyete başladığımızda 40 arkadaşımız işten değişik gerekçelerle çıkarıldı. Onlar işe iade davası açtılar.
1. mahkeme 12.02.2008 tarihinde görüldü. 2.celse 10.04.2008 tarihine atıldı. Şimdi işçilerin üzerinde olan patron baskısı ile nereye kadar devam edebiliriz? İşçi kardeşlerime gelin beraber yürüyelim diyoruz, cevap hazır: Olmaz yürüyemeyiz, bizi işten atarlar! Bilgisizliğin ne kadar kötü olduğunu görüyorum. Halbuki sendika hakkı en doğal haktır. Ben bir işçi kardeşimi kazanabilmek için en az 1 hafta kendisine sendikayı anlatıyorum, birlik beraberlik için. Neden düşüncemiz, cinsiyetimiz, dinimiz ve ırkımız önemli olsun? Asıl olan kanunların verdiği hakkımızı bir güç olup anca beraber kanca beraber misali, sendika davamızı zafere ulaştırmak, yine nice zaferlere ulaşacağımız gibi yan yana yürüyelim.
EKOTEN AŞ çalışanları, hasta olduğu zaman Torbalı Devlet Hastanesinden rapor alamıyor. Nedeni ise EKOTEN AŞ Tekstil Fabrikasının, hastanenin ihtiyacı olan ek binasının maddi sorumluluğunu üstlenmesi. Eskiden öğretmenlerimiz yardımın karşılıksız yapılan bir eylem olduğunu anlatırdı. Şimdi ise fabrikanın yaptığı gibi yardım, işçinin sağlığıyla oynayan bir olgu olmuştur
Ben EKOTEN AŞde çalışan bir işçiyim. Aynı zamanda haklı olarak Öz İplik-İş Sendikasına üyeyim. Benim işçi kardeşlerimle başlamış olduğum kavgam, yaşamak için öldürmek değil, yıkmak için kırmak değil. Daha iyi bir yaşam ve hakkımızı kanunlar çerçevesinde alabilmek için sesleniyorum. Abilerim, ablalarım, işçi kardeşlerim, duyun sesimi! Çocuklarımıza daha iyi, güzel bir yaşam ve gelecek bırakmak için hakkımızı arayalım. Hakkımız olan sendikanın gelmesi için Amerikanın Şikago şehrinde olduğu gibi 159 işçi kardeşimizin yakılması mı gerekiyor? Takdir sizlerin. Elinizi vicdanınıza koyup düşünün. Kardeşiz, gelin aile olalım, aile olup bir işçi meclisi kurup hakkımızı savunalım!
EKOTENden bir işçi (Torbalı/İZMİR)
Evrensel'i Takip Et