14 Mart 2008 00:00
GERÇEK
GÜNÜN YAZILARI
Ne zaman işçilerden, emekçilerden hükümetin, patronların isteklerine hayır sesleri yükselse, ne zaman emek cephesi birleşip kendi taleplerini savunmaya yönelse; kendisini devletin, hükümetin temsilcisi görenler, sermaye medyasında olağan zamanda sureti haktan görünenler takımı celallenir, emekçilere hakaret etmeye başlarlar. Bu da yetmez, emek örgütlerini bölmek için olmadık numaralar çevirmeye başlarlar.
Buna; 89 Bahar Eylemlerini de kapsayan mücadele günlerinde, Büyük Zonguldak Yürüyüşünde, 95-97 arasındaki işçi ve kamu emekçilerinin mücadelelerinde, 2001 krizi sonrası günlerde sıkça tanık olduk.
Bu sefer de öyle oldu. Emek Platformunun (EP) yeniden canlanıp mücadelenin başına geçmek için hareke geçtiği günlerde Başbakan Erdoğan kalktı; sendikalcıları, emek örgütlerinin yöneticilerini, yasayı okumamış olmakla, yalan söylemekle, toplumu aldatmakla suçladı. Üstelik o suçladıkları konfederasyon yöneticileri ve sendikacılar içinde, siyasi görüşleri bakımından AKPye pek uzak olmayan, hatta AKPye toz kondurmamak için uğraşan Türk-İşin, Hak-İşin yöneticileri de vardı.
Çalışma Bakanı; bir TV kanalında konfederasyon başkanlarının karşısına geçip, Başbakanı savundu; sendikacıların Kazanılmış haklarımız gasp ediliyor demelerini ve gösterdikleri kanıtları görmezden gelerek suçlamaların arkasında durdu. Üstelik gerçek çok açıkken ve hak gaspları tasarıda madde madde yazılmış olduğu orada gösterilmiş olmasına karşın...
Ve sonunda, Canım biz şimdi çalışanların hakkını gasp etmiyoruz ki; 30 yıl sonra emekli olacaklar bu yasadan zarar görecek pişkinliğine sarılıyorlar. O zamana kadar da kim öle kim kala. Elbette bu da yalan; daha yasa çıktığı gün, 70 milyon halkın pek çok hak kaybı olacak. Ama, diyelim ki 30 yıl sonra oldu; bugünün sendikaları 30 yıl sonraki işçinin hakkını savunmazsa; sınıfın, emekçilerin geleceğini satan ihanet kurumlarına dönüşmez mi?
Dahası, sınıf mücadelesi ve onun kazanımları süreklidir. Bugün sosyal güvenlik yasasındaki emekçi haklarında, son iki yüzyıldır mücadele eden, her milletten bütün işçi kuşaklarının mücadelesi, onların alın teri ve kanı vardır. Bu yüzden de bugünün işçilerinin hazır bulduğu bu haklar, çok büyük mücadelelerle elde edilmişlerdir. O yüzden de bugünün kayıpları, yarınki kuşakların zararına bile olsa, bugünkü işçi kuşaklarının sorumluluğudur. Bu bilinçle davranılamazsa; zaten işçilerin, emekçilerin birleşmeleri olduğu kadar mücadeleleri de olanaksız hale gelir. Bu nedenledir ki patronlar, örgütleri ve hükümet; Gelecekte ne olacağını bırakın, siz kendinize bakın! diyorlar.
Son numara ise daha da ahlaksızca; bugün yapılacak iş bırakmayı bölmek için Çalışma Bakanı, Türk-İş Başkanıyla görüştük, 5 maddenin dördünde anlaştık. O kalan bir tanesi de psikolojik bir sorundur diyor. (*)
Çalışma Bakanı ayrıca, gece Türk-İş Başkanını Hak-İş Başkanıyla görüşmeye çağırıyor. Böylece Emek Platformunun iki önemli bileşeni olan konfederasyonu ayrıca görüştürerek platforma nifak sokmaya çalışıyor. Böylece; Emek Platformu bölündü söylentisini çıkarıp mücadeleyi zayıflatmaya çalışıyorlar. Türk-İş Başkanı Kumlunun bu çağrıya yanıtı ise ikili görüşmeyi reddetmek ve Biz Emek Platformu olarak hareket ediyoruz biçiminde oluyor.
Ancak öyle görünmektedir ki konfederasyon yöneticileri üstündeki bu baskılar sürecektir. Özellikle de siyasi olarak kendilerine yakın olan yöneticileri etkilemek için her yolu deneyecekleri anlaşılmaktadır.
Elbette ki burada siyasi görüşleri ne olursa olsun sendikaların ve konfederasyonların yöneticilerinin, üyelerinin çıkarlarını korumak için oraya seçildiklerini unutmamaları, üstlerine düşeni yapmaları çok önemledir; onlardan böyle namuslu davranmalarını bekler emekçiler. Ama bu tür müdahalelere karşı da asıl yapılması gereken, emekçi yığınların (işyerleri, hizmet kurumları ve öteki emekçi kesimlerin katılımı) ve yerel platformların mücadeleye katılmada gösterecekleri kararlılık; kitleselliktir. Bu katılım ve gösterilecek kararlılık ne kadar yoğun olursa sendika başkanlarının, üst yöneticilerin gelen baskılara direnmesi de o kadar kolaylaşacak; daha ileri bir mevziye gelmeleri mümkün olacaktır.
(*) Dün Ankarada Emek Platformu adına kameraların karşısına çıkan Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu, Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısına itirazlarını dile getirdi. Ve Çalışma Bakanının iddiasını da yalanladı.
İ. Sabri Durmaz
Evrensel'i Takip Et