15 Mart 2008 00:00
başbakanlık hayalim ve gizli özne
Tam yarım saattir bu cümleyi bekliyordum. Evet, gizli özne olarak. Kısa bir cümle olduğu için, beklerken fazla yorulduğumu söyleyemem. Küçücük cümlenin içinde gizlenmek zor oluyor ama her gizli özneli cümlede de mutlaka bir zula yeri bulunuyor. Yarım saat dolduktan sonra da yanındaki ikinci cümleye geçtim. Elimdeki bütün yakın geçmiş zamanları o cümleyi beklerken harcadığım için bu yazıda yakın geçmiş zaman eksikliğinden dolayı herhangi bir sıkıntı yaşarsanız, dilbilimcinize en yakınınızdaki bir gelecek zaman içerisinde başvurabilirsiniz. Zaman kaybı... Dünya edebiyatının bütün birikimi geçmiş zamandır, değil mi? Her geçen gün geçmiş zaman birikimi biraz daha çoğalıyor. Gelecek zaman bankacılığı oluyor da neden geçmiş zaman birikimi olmasın? Gizli özne olarak gizlendiğim yerden çıktığımda, gizlisi, saklısı, görevlisi olduğum cümlemin yerinde yellerin estiğini görsem çok şaşırırım herhalde. Uzun süre beklemiş ama ben işi ağırdan alınca, o da gitmiş. Kötü bir kâbus olurdu benim için. Başbakan olsaydım bu durumu nasıl örneklendirirdim acaba? Düşünün, bir ülkenin başbakanısınız, bir sabah uyandığınızda bütün halkınız memleketi terk etmiş. Ortada yönetilecek tek bir vatandaş (halk parçacığı) bulamıyorsunuz. Ne yaparsınız? Başbakanlığın kapısına, geldim, göremedim, yönettim gittim mi yazarsınız? Neyse, durumu kimseye çaktırmadan -çaktırsanız da olur çünkü etrafta çakacak kimse yok- eve gidip yatıyorsunuz. Ertesi sabah uyandığınızda bütün halkınızın ülkeye döndüğünü görüyorsunuz. Geçici vatandaşlığı bırakma eyleminin sona erdiğine seviniyorsunuz. Ama bu sefer de bütün işçiler, geçici iş bırakma eylemi yapıyorlar. Sorun değil, en fazla, geçici işsizlik oranları yüksek çıkar. İşte ben başbakan olsam böyle şeyler anlatırım. Hemen ardından, demokrasinin tanımını yaparak açıklamalarıma biraz demokratik bir hava kazandırırım. Demokrasi çok iyi bir şeydir. Demokrasi çoğulculuk demektir. Çoğulcu toplam demektir. O yüzden en iyi demokrasi Çinde olur. Çünkü Çin, en kalabalık ülkedir. Kişi başına düşen demokrasi miktarı az olur ama toplamda en fazla demokrasi orada tüketilir. Kişi başına düşen gövde sayısı her yerde aynıdır. Ama bizim ülkede, çok şükür, kişi başına düşen demokrasi miktarı almış başını, Üsküdar atlısı ile kafa kafaya gidiyor. Bakalım nereye kadar gidecek. Dünyanın her yerinde kişi başına (daha doğrusu başın altına) bir insan gövdesi düşer. Ama yine de kesin konuşmamak lazım. Çünkü bazı insanlar çok şişman oluyorlar ve onlarda kişi başına düşen gövde miktarı çok fazla oluyor. Onlardan da iyi gizli özne olmaz. Her cümle gizleyemez onları....
Aziz Gültekin [[email protected]]
Evrensel'i Takip Et