25 Mart 2008 00:00

ikindi ve kapılar

Benim gece hayatım o kadar iyi değildir ama ikindi hayatım çok hareketli geçer. Gün içinde başlayıp tekrar aynı gün içerisinde biten zaman dilimlerinden birisidir “ikindi”. Ama tam olarak nerede başlar nerede biter, onu bilemeyiz

Paylaş

Benim gece hayatım o kadar iyi değildir ama ikindi hayatım çok hareketli geçer. Gün içinde başlayıp tekrar aynı gün içerisinde biten zaman dilimlerinden birisidir “ikindi”. Ama tam olarak nerede başlar nerede biter, onu bilemeyiz. Ancak bir “ikindi” için kesin olan bir şey var ki, o da aynı gün içinde başlayıp tekrar aynı gün içinde son bulmasıdır. Yani bir “ikindi” üç hafta önce başlayıp beş mevsim sonra bitmez. Şairler ve yazarlar, günün, “sabah”, “akşam”, “gece” gibi öğeleri ile ilgili çok şey söylerler ama “ikindi” için kimse fazla bir şey söylemez. O bakımdan günün, hakkı en çok yenilmiş, gariban dönemidir ikindi. Hâlbuki o da günün diğer belli başlı bölümleri gibi beş vakit namazında ve niyazındadır: İkindi Namazı. Aslında benim de daha önceleri “ikindi” ile aram o kadar iyi değildi. Ama o zamanlar “ikindi”nin her gün meydana geldiğini bilmiyordum. Kendi kendime deneme yanılma yöntemiyle çözmeye çalıştım. Her gün oluşur dedim. Her gün oluşmaz dedim. Daha sonra, mevsimlerin bağlantı yerlerine “ikindi” denir dedim. Görüyorsunuz işte, deniyorum ve yanılıyorum. Adı üstünde, “deneme ve yanılma” metodu. Ve böyle bir zaman diliminden haberim olduğunda, polisler, “içeriyi” “dışarıya” karşı korumakla görevli pek çok kapıya dışarıdan dayanmışlardı bile. Kapıların görevi de bulundukları yere göre değişir. Normal ev, işyerlerinin dış kapıları ve Ergenekon Kapısı gibi kapılar “içeriyi” “dışarıya” karşı korurken; cezaevi ve benzeri yerlerin kapıları ise, “dışarıyı” “içeriye” karşı korurlar. O yüzden bence cezaevi kapıları, içi dışarıyı gösterecek şekilde takılmalıdır. Şimdi, “kapı” ile ilgili bu açıklamanın ikindiyle ne ilgisi var, diye sorarsanız, ben size net bir cevap veremem, brüt bir cevap verebilirim ancak: “ikindi” size de, günün içerisine, içi dışarıyı gösterecek şekilde takılmış bir kapı gibi gelmiyor mu? Çünkü günün diğer bölümlerine göre farklı bir duruşu vardır. Belki de bu yapısından dolayı gece çalışan insanlar, gece operasyonları düzenlemeyi planlayan görevliler, bu saatlerde iş hazırlıklarına başlarlar. Geceye bu kapıdan girerler sanki.
Akşam karanlığı bu kapıdan yaklaşır güne. Günün aydınlığı da bu kapıdan uzaklaşır. Aydınlık ve karanlık aynı anda aynı kapı içerisinden geçip yerlerini değiştirirken birbirlerini görmezden gelirler hep. Geceleri, verilmiş özel görevler üzerine çalışan insanlar da öyle... Aynı kapıdan girip çıkarlar, herkes herkesi bilir ama kimse kimseyi görmez. Bazı istisnai durumlarda az da olsa birbirlerini görürler. Bu durumda biz daha fazlasını görürüz. Ancak gözlerimizin gördükleri de dinleniyordur...
Aziz Gültekin [aziz_gultekin@hotmail.com]
ÖNCEKİ HABER

taBeLâ yazılar

SONRAKİ HABER

bandırma

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa