17 Ağustos 2008 00:00
benim de sesim var
Bugün 17 Ağustos! Marmara Depreminin dokuzuncu yıldönümü. Böyle bir günde depremden ve çocuklardan söz etmemek mümkün değil. Unutmamak, unutturmamak ve bir daha yaşamamak için böyle yapmak gerekli.
Doğru; unutmaya engel kimi izler hâlâ gözler önünde. Marmara Depreminin ve hemen ardından gelen 12 Kasım Düzce Depreminin etkileri fiziksel olarak, yani yıkık binalar ve geçici barınaklara kimi yerlerde rastlanabiliyor. Ama yitirilenler hakkında hâlâ çok az şey biliniyor. Devlet tarafından açıklanan resmi sayılar, ister ölenler ister yaralanan ve sakatlananlar açısından, olsa olsa asgari bir tahmin oluşturuyor. Hem ekonomik hem de toplumsal açıdan 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinin anlamlı bir muhasebesinin yapıldığı söylenemez. Durum böyle olunca, bu depremleri unutmak çok daha kolay.
Depremlerin muhasebesini engelleyen önemli bir gerçek, ülkenin içinde bulunduğu ve toplumu allak bullak eden, en hafif deyişle talan ve kargaşa olarak nitelendirilebilecek gidişat. Türkiye 2000li yıllarda inanılması zor bir yıkım dönemi yaşıyor. Bu dönemde en temel haklar tehlikedeyken, geçmişte kalan depremi ele almak elbette ki, ne öncelikli ne de kolay.
Çocukların seslerini dinlemek
Yaşanmakta olan yıkım dönemi içerisinden çıkış arayanlar için depremlerin ve toplumsal sorunların çocuklar tarafından nasıl görüldüklerini incelemek aslında çok yararlı olabilir. Çocukların doğruyu, düzgünü, adil olanı istemeleri toplumun içindeki direncin kaynağını, özgül güçleri arayanlar için mutlaka anlaşılması ve hep akılda tutulması gereken bir dinamik.
Bu bağlamda, 2001de Benim de Sesim Var Sesimi Duyun Kampanyasına Türkiyenin dört köşesinden gönderilen, Başbakana hitaben yazılmış mesajlardan bir seçmeye yer vermek istiyorum. Bu mesajlar hiçbir şekilde değiştirilmemiş, titizlikle kayda geçirilmiş mesajlar. Bu mesajlarda 1999 depremlerini, 2001 mali krizini ve gözler önündeki adaletsizlikleri düşünen, Türkiyenin çocuklarının sesleri var.
Çocukların sesleri Biliyorsunuz ki insanlarımız daha terbiyeli, eğitimli ve yardımsever olursa ülkemiz daha iyi yönetilir. Eğitim çok önemlidir. Ben bütün çocuklara aynı eğitim hakkının verilmesini istiyorum. Bazı çocuklar bizler gibi okula gidemiyor veya iyi eğitim göremiyorlar. Hepimiz bu hakka sahibiz. Her çocuğa ve her gence bu hakkın verilmesini istiyorum. Tabii bir de ülke sorunları var. Mesela bir sürü insan işten çıkarılıyor. Ben yeni işyerleri, mağazalar açılıp bu işten çıkarılan insanların bu yerlere alınmasını istiyorum. Bu insanlar belki şu anda aç olabilir. Bir de 17 Ağustos ta yaşadığımız deprem var. Bu depremde zarar gören ve yıkılan binalar var. Enkaz altında kalan insanlar oldu. Onlara çadır, giyecek, yiyecek gibi yardımlarda bulunulmuştu. Ama onlara daha dayanıklı, daha konforlu evler yapılmasını istiyorum. Daha çok ülke problemi var ama bütün çocukların istediği eğitim, öğretim ve terbiyedir. Lütfen bu istediklerimize kulak verin. (Üsküdar/İstanbul)
Ben sizden yaşlılara, kimsesizlere ve depremzedelere yardım etmenizi bekliyorum. Ve bir şey daha istiyorum bütün Türkiyedeki insanların huzur içinde yaşamalarını istiyorum. Ve de dün bir haber izledim para sıkıntısı olduğu için babası çocuğunu hiç okula göndermeyip işte çalıştırmaya karar vermiş o yüzden parasızlara yardım edilsin lütfen. (Kadıköy/İstanbul)
İçinde bulunduğumuz kriz bizi çok büyük etkiliyor. Okulumuzu nolur boyatınız. 17 ve 12 kasım tarihlerinde olan depremlerde okulsuz kalan arkadaşlarımıza yardım ediniz. Nolur depremzedelere maddi ve manevi yardımlarda bulunun. Sanayilerin bacalarına firitleler takınız. Sizinle daha yakından konuşmak dertlerimi anlatmak istiyorum, size güveniyorum ellerinizden öperim. (Hayrabolu/Tekirdağ)
Ben Mersin ili Tarsus ilçesi İlköğretim Okulunda okumaktayım. Ben Başbakan olsaydım; Güneydoğuda bir soda fabrikası açardım. Bizim okulumuzun içi temiz ama dışarıda hep kirli su akmaktadır. Yolu olmayana yol açardım. Şu anki milletvekilleri yerine para yemeyen milletvekilleri seçerdim. Bazı evlerin suyu yok, sularını yaptırırdım. Depreme maruz kalan insanlara yardım ederdim. Bazı öğrencilerin kitapları yok, kitap alırdım. (Tarsus/Mersin) Ben Türkiyenin eğitim bakımından daha çok gelişmesini istiyorum. Ben okulumdan memnunum ama bazı çocuklar daha okula gidemiyor. Çünkü para sıkıntıları var. Onlar için de bir imkan vermeliyiz. Onlar da eğitim gördükleri zaman onlar sayesinde yurdumuz kalkınabilir. Eğitim herkesin hakkı. Eğitim sayesinde her şey iyi yönden değişir. Ve bu şekilde Türkiye kalkınır. İstanbulda deprem olacağı söyleniyor ve bu bizi korkutuyor. Binaların sağlamlığını kontrol edin. Ve bundan sonra yapılan evlerin sağlam olmasına dikkat edin. Evimizin sağlam mı değil mi bunu bilmek bizim hakkımızdır. Bu işlem çok pahalı olduğu için pek sık yapılamıyor. Lütfen bir şeyler yapın. (Kadıköy/İstanbul)
Fakir insanların iyi bir eğitim almasını diliyorum. Fakir insanlara depremde ölüm tehlikesini istemiyorum. Depremin olmamasını istiyorum. Fakir insanlar bazı çocuklarını okullara veremiyorlar. Siz büyüklerimiz bize örneksiniz. Bütün yaptıklarınızı sizden örnek alıyoruz. Bugünlerde borsa düşmeye başladı. (Üsküdar/İstanbul)
Ben TBMMnde kavga çıkmamasını istiyorum. Depremde evleri yıkılan depremzedelerin yarısının prefabrik evleri var. Ama öbür deprem zedelerin de prefabrik evleri olmasını istiyorum. Devlet okullarının öğretmenlerinin biraz daha sevgiyle öğrencilere yaklaşmasını istiyorum. (Kadıköy/İstanbul)
İlk önce yönetim şeklinin daha da geliştirilmesini istiyorum. İkincisi görüşmelerde bazı kavgalar oluyor bu kavgaların olmaması. Üçüncüsü okullardaki öğretimin daha da geliştirilmesini istiyorum. Dördüncüsü elektrik sorununun kaldırılıp daha çok baraj yapılması. Beşincisi içinde kimsenin yaşamadığı veya işe yaramayan ve depremde yıkılan evlerin döküntülerinin toplanıp boş alanların açılmasını istiyorum. Araba mezarlarındaki arabaların demirlerinden yararlanılmasını istiyorum. Ve sonuncusu teknolojinin daha da ilerlemesi ve hava kirliliğinin önlenmesini. (Kadıköy/İstanbul)
Ben İstanbulun birkaç özelliğini seviyor, birkaçını da sevmiyorum. İlk olarak bulunduğumuz yerin havasının temiz olmasına dikkat etmeliyiz. Bu yüzden de çoğu yere ağaç dikip, ağaçları zamanında sulamalıyız. İstanbulun hemen hemen her yeri yeşil olmalıdır. İstanbulda denizler var, ama insanlar pek denize girmiyor. Herkes denize çöpler atıyor. Denizde yine biraz çöp kalıyor. Böylece hem kıyı hem de deniz kirleniyor. Evlerin çoğu depreme dayanıklı değil. Evleri sağlam olarak yapalım. Şimşekten korunmak için illere paratoner yerleştirelim. Türk lirasının değerini yükseltmeye çalışalım ki borsada düşüş ve krizler olmasın. Çocuklar, gençler, yaşlılar için güzel ve değişik yerler inşaat edelim. Okulları eğitimde daha geliştirelim. Birkaç tane daha köprü inşaat edelim. Trafik daha rahatlasın. Uçaktaki yolculara paraşüt, gemidekilere can simidi verelim. Böylece ölümlerden daha rahat kurtuluruz. (Kadıköy/İstanbul)
Doç. Dr. Serdar M. Değirmencioğlu
Evrensel'i Takip Et