24 Ağustos 2008 00:00
SÖZ OLA, TORBA DOLA
Ankaradan çıkıp Konya üzerinden Güneye inerken, her geçişimde daha bir yeşillendiğini görürüm kentin girişindeki adını bilmediğim o kocaman yolun. Belediyenin yoğun çabası sonrasında, önceleri çölün ortasında kara bir çizgi gibi duran yol, yakın gelecekte bir ormanın içinde kalacak gibi. Eğer, o ormanı da, diğer ormanlar gibi yakanlar olmazsa!..
O yol üzerinde, yüzlerce ağaçtan daha yakın bir yere konuşlandırılmış ve üzerinde Mevlananın sözlerinin yazıldığı biraz da resmedildiği, okumak isteyecek sürücüler için de tehlike oluşturacak levhalar sıralanır aralıklı olarak. Her geçişte bir tanesinin okuyarak kazasız tamamladım okuma işini de, yazmayı dura kalka eşime yaptırdım. Yazdırmam gerekiyordu, çünkü bana göre bir ilginçlik vardı o sözlerde.
Demiş ki Mevlana, Şevkat ve merhamette güneş gibi ol. Bu sözün altında ya da üstünde yatan anlam biraz karışık geldi bana. Aydınlatıcı, ısıtıcı, herkesi kucaklayıcı ol mu buyurmuştur, yoksa bu yaz sıcaklarında olduğu gibi yakıcı, kavurucu olunmasını mı istemiştir anlayamadım. Aynı suçtan yargılanan iki kişiden birinin mahkum, diğerinin cumhurbaşkanı olmasından sonra, cumhurbaşkanı olanının mahkum olanı bağışlaması bu söze örnek olabilir mi diye düşünmekten de alamadım kendimi. Sonra da devletin yok olanın paralarını...
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol sözü var bir de. Hişşt, hişşt sakin ol, sinirlerine hakim ol demenin başka biçimde söylenişi olmalı bu da. Böyle durumlarda ölü taklidi yaparsanız, Ananı da al git, Lan gibi sözlerin söylenmeyeceğini demeye getiriyor sanki. İyi de biri ya da birileri de çıkıp Askerlik yan gelip yatma yeri değildir deyip ölü taklidi yapılmasını eleştirirse.
Hoşgörülülükte deniz gibi ol sözü de sanki biraz dişli gibi. Rüşvetin belgesinin çıkartıldığı Dişli olayda bakanlar kurulunun, denizin geniş ve derin enginliğine benzer bir hoşgörüyle bakmaları bu olsa gerek.
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol demiş bir de ya, sağıma soluma baktığımda toprak gibi görünen kimsecikleri göremedim. Salt yanan ormanların toprağa dönüştüğünü gördüm ancak.
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol sözüne ise diyecek hiçbir şey bulamıyorum. Gerçekten kendi yandaşlarına gösterdikleri cömertlikte akarsuyu bile geçtikleri, sel olup taştıkları görülmektedir. Ve çok doğal olarak da Başkalarının kusurunu görmede gece gibi oldukları da. Seçimler de yaklaşıyor ya
İşte, Konyanın gittikçe güzelleşen yolundan gelip geçerken gördüklerim ve okuduklarım bunlardı. Ancak, okuduklarımla ilgili düşüncelerim bunlar değildi doğrusu. Sözleri yazarken, kalem aldı başını gitti oralara. Benim asıl düşündüğüm, yani, yazımın başında ilginçlik olduğunu söylediğim söz Mevlananın son sözünde ve onun öncekilerle bağlantısındaydı. Son söz onun en çok bilinen sözüydü. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol diyordu bunca şöyle ol, böyle ol öğüdünden sonra. Nasıl olacaksa bu!..
Ünlü düşünürün her sözüne siyasal yaşamdan bir yakıştırmada bulununca, bu sözü boş geçemezdim doğrusu. Hani cumhurbaşkanlığına seçilemeyip de seçim sonrasında ikinci kez adaylığını koyarken, % 60ın eğilimini görmezden gelemem demişti ya cumhurbaşkanı Geçtiğimiz günlerdeki rektör atamalarında % 60ın eğilimini görmezden gelerek düşük eğilimli adaylar atamıştı ya, işte o zaman merakım arttı benim. Cumhurbaşkanı olduğu gibi mi görünmüştü, göründüğü gibi mi olmuştu? Ya da ne olmuştu? Güneş mi, ölü mü, deniz mi, toprak mı, akarsu mu, gece mi?..
Her neyse!.. Ben geçeyim, uzun süredir savsakladığım bizim spor basınının düşünürlerine. Uğur Meleke, Fenerbahçenin harcadığı şimdilik son çalıştırıcı olan Zico ile ilgili ilginç sözler söylemiş ve Futbolculuğundaki liderlik ruhu öyle güçlüydü ki, hiç teknik adamlık yapmadan ülkesinin spor bakanı olmayı başardı demişti. O da bir şey mi? Bizdeki spor bakanlarının çoğu, topçuluğu bıraktım spor bile yapmamışlardır. Üstelik bizim ülkemizde ayaktopçuluğu çok da parlak olmayanlar, teknik adam bile olmadan başbakan olmuş, spor bakanı atamıştır. Neredeyse cumhurbaşkanı bile olacaktı. Demek ki Ziconun liderlik ruhu yeterince güçlü değilmiş.
Kuşkusuz, melekemin almadığı bu konuyu Melekeye sormak gerekecek, teknik adamlık spor bakanlığına giden basamaklardan biri midir diye. Yani, teknik adamlık yapmadan spor bakanı olunamayacaksa vay geldi bizim spor bakanlarının başına. Şu sıralar boşta olduğunu sandığım Hakan Şüküre de ivedilikle bir takımda teknik adamlık bulunmalı bence.
PFD sürekli başkanı Türkaydan dönüşme Turgay Şerenin bir sözünü çağrıştırdı Melekenin bu sözü. İkisinin sözünün de değindikleri konuyla ilgi ve alakasını bulma arzu ve isteğime karşın başarılı olamadım ne yazık ki. Ayaktopunda Türkleştirilmiş yabancıların ulusal takımda oynamalarına karşı çıkan Şerene koşucu Elvan Abeylegesse anımsatıldığında, Aaa, o Elvan çekirge gibi bir şey zaten. Eli kolu yok gibi, çekirgenin biraz büyüğü demiş de ne demek istediği bilinememiş bir türlü. Çekirge gibiyse ulusal takımda koşabilir demek istemiş olamaz sanırım. Yani nereden ne getirdiği, nereye ne götürdüğü pek çok karışık.. Ya da ne ilgi, ne alaka.
Şimdi gel bu sözlerin karşısında güneş, ölü, deniz, toprak, akarsu, gece gibi ol, sonra da kendin gibi kal kalabilirsen. Ya da ne olursan ol...
Üstün Yıldırım
Evrensel'i Takip Et