02 Eylül 2008 00:00

Vira bismillah…

Kimi 3 aylık çocuğunu bırakıp gelmiş, kimi hayalindeki dükkanı açabilmek için... Balıkçılar umuda ağ attılar

Paylaş

Balık avı yasağının kalkmasıyla birlikte İlhan Yılmaz isimli balıkçı gemisiyle ‘Vira bismillah’ diyerek denize açıldık. Kısa süre sonra gemi personeliyle sıcak bir sohbete daldık. Kimi 3 aylık çocuğunu bırakıp gelmiş gemiye, kimisi ise hayallerindeki dükkanı açabilmek için para kazanmaya. Aralarında ilk kez balığa çıkanlar olsa da, 24 kişilik büyük bir aile olmuş gemi personeli.
Kaptan köşkünde İlker Yılmaz karşılıyor bizi. Köşkteki aletlerin ne işe yaradığını sorduğumuz Yılmaz, bir bir anlatıyor bize aletleri. Geminin çevresindeki balıkların cinslerini ve boylarını görebildiklerini belirten Yılmaz, Türkiye’de bu aletlerin yapılmadığını, Japonya ve Norveç’ten geldiğini söylüyor.
‘Yüzler gülüyor’
Gece yarısına doğru bir balık sürüsüne rast geliyoruz. Kısa bir süre sonra saatler 24.00’ü gösterdiğinde, yasağın kalkmasıyla birlikte personelin yerine geçmesini anons ediyor Yılmaz Kaptan. ‘Mola bismillah’ diyince ise ağlar denize salınıyor. Yaklaşık 2 saatin sonunda, personelin canla başla uğraşı sonucu istavritler gemiye çekiliyor. Yakalanan balık az da olsa, sezonun ilk siftahı olduğu için balıkçıların yüzünü güldürmeye yetiyor.
Tüm personelin iş dağılımından sorumlu olan Arif Kılıç, personelin tüm sorunlarıyla ilgileniyor. Gemideki görevi palacılık olan Kılıç, herkesin ayrı bir görevi olduğunu belirterek şunları söylüyor: “Kaptan sireni çaldığında ve ‘Mola bismillah’ dediğinde, herkes görevinin başında olmalı. Botçu bota, çapacı çapaya, makinist makinelerin başına geçmek zorunda. Bir tanesi görev yerinde olmasa, birinin yapacağı bir hata, başka bir arkadaşımızın ölümüyle sonuçlanabilir.”
Yaklaşık 8 ay denizde kalacaklarını belirten Kılıç, bu süre içerisinde en zor şeyin ailelerinden uzakta olmak olduğunu söylüyor. Kılıç, ekmek parası için bu işe katlandıklarını vurguluyor.
‘Aileni düşünmeyeceksin’
Mola esnasında ağın sudaki dağılımını dengeleyen mantar istifini yapan, moladan sonra da balıkları buzhaneye taşıyan İbrahim Keskin ise, “Aileni düşünürsen burada çalışamazsın” diyor. 3 aylık erkek çocuğu babası Keskin, bunun nedenini ise şu şekilde açıklıyor: “Mesela ben ailemden sorunlarını kendilerinin halletmesini, bana bir şey söylememelerini istedim. Eğer söylerlerse, benim bir anlık dalgınlığım, ya kendi, ya da bir arkadaşımın canına mal olabilir.” Her işin bir zorluğunun olduğunu, ancak denizde oldukları için çok daha fazla risk taşıyan bir iş yaptıklarını anlatan Keskin, geçtiğimiz sene üzerine kurşun düştüğü için 3 ay çalışamadığını söylüyor. Geceleri balığa çıkıp, gündüzleri limana demirlediklerini kaydeden Keskin, “Karada işlerimiz varsa onları halledip, sonra yine gelip gemide yatıyoruz. Evimiz artık burası bizim. Yatakhanesi, yemekhanesi, her şeyi var. Büyük bir ev içerisinde yaşayan 24 kişilik bir aileyiz burada” diyor.
İlk kez denize açılıyor
17 yaşındaki Tarık Gelmez ise ilk defa denize açılıyor. İçinde korku olduğunu belirten Gelmez, “Sonuçta ilk defa denize çıkıyoruz ve bu işin tehlikeleri var” diyor. Bu akşam ağabeylerin kendisine ne yapması gerektiğini göstereceğini anlatan Gelmez, şunları söylüyor: “İlk defa çıktığım için şu an biraz bulantı var. Aslında ayakkabıcıyım ben. 8 ayın sonunda buradan aldığım parayla dükkanımı büyütmek istiyorum. Askere kadar bu işi yapacağım. Askerden sonra ise ailemin yanında kalmak istiyorum.”
Denize ilk ağ atıldığında bottan mantar halatını alıp, vira eden ve başa bağlayan, sonra da kurşun alıp ağ istifi yapan Mehmet Batı ise, geçen sene bir arkadaşının teklifiyle balıkçılığa başladığını söylüyor. Bu sene ise maddi nedenlerden dolayı balığa gelmek zorunda kaldığını anlatan Batı, eğer balığa gelmeseydi, köydeki kahvesini işletiyor olacağını anlatıyor. (İstanbul/EVRENSEL)
Nihat Karadağ-Erdal Altun
ÖNCEKİ HABER

ABAKÜS

SONRAKİ HABER

KONUM

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...