3 Eylül 2008 00:00

ARA SIRA


Solidarnos (Dayanışma) Sendikası’nı biliyorsunuz.
1970’lerin sonundan itibaren yaklaşık 15-20 sene boyunca Polonya’da “komünizmi yıkmak için” sokaklara çıkan, grev yapan işçi sendikası! Washington ve Vatikan tarafından satın alınan liderliğinin peşinden sürüklenip, kendi sınıfına karşı lanetli bir rol oynayan sendika!..
Geçen hafta bu Solidarnos Sendikası, Polonya’nın başkenti Varşova’da 50 bin kişinin katıldığı bir gösteri düzenlemiş. Hayret bir şey! Gösteride ne Papa var, ne toplu haç çıkarma, ne de Batı hayranlığı. Pala bıyıklarını birkaç milyara sigorta ettiren Walesa ise zaten çoktan unutuldu. Devlet başkanı imkânlarıyla ihya edilip, hırsızlıktan mahkemeye sevk edildiğinden beri, o ünlü bıyıklarının artık hiçbir tılsımı kalmamıştı.
Geremek ise geçen haftalarda şüpheli bir trafik kazasında, tenekeye dönmüş otomobilin hurdası içerisinde telef olup gitti. Arkasından Polonyalılar ağlamadı, yıllarca işbirlikçiliğini yaptığı Avrupa ve Amerika’daki efendileri de basmakalıp demeçler vermekle yetindiler.
Walesa gibi işçi sınıfı içerisinden, Geremek gibi küçük burjuva entelektüel kesimden gelerek karşı sınıfın hizmetine girmiş ahmakların ve hainlerin işi ve kullanılma süreleri bitince, acımasızca bir kenara atılmışlardı.
Karşı-devrim kendi çocuklarını yemiş, baş döndürücü sahte sloganların zamanı geçmiş, açık acımasız sermaye diktatörlüğünün korkunç dişleri maskeyi aralayarak ortaya çıkmıştı.
Dolayısıyla, şimdi Varşova sokaklarını arşınlayan işçi göstericilerde, ağır bir hüzün ve “bu belayı nereden aldık başımıza” havası hâkim.
Eylemin tek sloganı var : “Onurlu bir iş, emeklilik ve hayat !” Vay be! Demek ki, Polonyalı işçilerinin de artık ayağı yere ermiş, bu dünyanın somut meseleleriyle ilgilenmeye başlamışlar. Vatikan ve Hollywood sapkınlıkları yerine, kendi hayat ve çalışma koşullarına nihayet dönüp bakmayı akıl etmeye başlamışlar!
On sene önceki kargaşa ve zafer sarhoşluğu içerisinde, etkileri sonradan anlaşılacak başka pek çok yasa gibi alelacele geçirilen emeklilik yasası, 2009 yılının başından itibaren yürürlüğe girecek. Kabul edildiği dönemde, on sene sonra yürürlüğe girecek bir yasa pek önemsenmemiş, ciddiyeti anlaşılmamış. Hatta artık “komünizmden kurtulunduğuna göre”, zararlı bir durum olabileceğinden şüphelenilmemiş bile.
Şimdi tehlike kapıda. Eskiden olduğu gibi belirli bir yaşta emekli olup, “yan gelip yatmak” yok artık!İşçilere ayrıcalık yok! Hür dünyada özgür yaşamın tadını çıkarmak var!
Kim çıkaracak yaşamın tadını?.. Yeni multi milyarderler, görgüsüz oligarklar, uzun bir zamandır bu ülkeye dadanmış olan irili ufaklı yabancı sermaye yatırımları, tekeller, bankalar, spekülatörler, vurguncular, mafyacılar, silah tüccarları vb. vb... Yani bilumum it, hırsız, uğursuz, sömürgen kene sürüsü. Yani “medeni Batılı” sistemin yürürlükte olduğu başka herhangi bir orta büyüklükte bağımlı ülkedeki işleyişin aynısı… Aldık mı başımıza belayı! Şimdi ayıkla pirincin taşını! İşçisi, köylüsü, memuru, emeklisi, kadını genci ise artık kapitalizmin çıplak gerçeğiyle karşı karşıya olduklarını anlayacaklar ve yatırıldıkları aptal uykusundan uyanacaklar.
Başka çare yok! Zira kapitalizmde gerçek yaşamın sorun ve çelişkilerinin, Hollywood filmlerindeki tozpembe rüyalarla ya da Papa’nın nutuklarındaki vaatlerle hiçbir alakasının olmadığı kesin bir şekilde görüldü.
Evet, Polonya’da durum bu. Öteki Doğu Avrupa ülkelerinin hiçbirinin hali, daha iyi değil. Gazetelerin yazdığına göre Çek Cumhuriyeti’nde bu sene, okul yaşı gelmiş olan çocukların yarısı evde kalacakmış. “Komünizmi” yıkınca, “komünistlerin yaptığının tam tersini yapmak için”, çocuk yuvaları kapatılmış, binaları özel kişilere ve şirketlere satılmış, ‘kadınlar eve dönüp çocuklara bakacak’ denmiş. Şimdi geçim sıkıntısı kadınları çalışma hayatına dönmeye zorlayınca; eskiden olduğu gibi bedava okul, hastane, konut devrinin kapandığı anlaşılınca, yeniden nasıl bu krizden çıkılacağını tartışıyorlarmış. Ağırlıklı görüş, “doktrinci yaklaşımdan vazgeçelim, eski dönemin olumlu yanlarını sürdürelim” yönündeymiş.
Romanya’da otomotiv işçileri haftalar süren güçlü bir grevden sonra hükümeti ve Renault tekelini gerileterek ücretlerine azımsanmayacak bir miktarda artış sağladılar. En önemlisi de, uluslararası tekellerin yağma ve sömürüsünün farkında olduklarını, talepleri ve sloganları ile ortaya koydular. Bundan sonra aşağılanmaya razı olmayacaklarını ifade ettiler.Rusya artık, ayyaş Yeltsin zamanının perişan ülkesi değildir. Adamın ağzına votka hortumunu bağlayıp, öbür hortumla da ülkenin her türlü zenginliğini öteki tarafa çekiyorlardı. En büyük petrol-gaz şirketinin başına kendi adamlarını yerleştirmişler, bununla da yetinmemiş, bu yeni yetme yuppiyi bazı lobilerin desteğiyle devletin başına bile seçtirmeye kalkışmışlardı. Koca Rusya’nın sırtını temelli yere yapıştırmak için bundan daha şeytanca plan bulunamazdı.
***
Ama şimdi işler artık değişiyor. Eski Doğu ülkeleri kapitalizmin çıplak ve çirkin yüzüyle, bütün dünya ise yağma paylaşım savaşlarının soğukluğuyla yeniden yüz yüze geliyorlar. Kafkasya bir prova oldu. Önümüzdeki yıllar, bu sürecin derinleşerek devam ettiğine tanıklık edecek. Emekçi halk ve işçiler ne yazık ki, bir kez daha yanılgıyı yaşamlarıyla tecrübe ediyorlar ve edecekler.
Umut, bütün bu melanetten bir iyiliğin çıkmasıdır. Nurlu ufuklara nihayet varmak için, demek ki bu badirelerden de geçmek gerekmekteymiş! Polonyalı emekçiler şimdi bunu günlük yaşamlarında tecrübe ediyorlar. Yeniden aynı türden bir yanılgıya düşmeleri artık çok zordur. İleriye doğru gidişin yolunu ise kendi tarihlerine bakarak bulabilme imkânına fazlasıyla sahipler.
Haydi, biraz daha sabır, akıl ve cesaret! Kilisenin ve emperyalizmin pençesindeki Polonya bile ayıkma emareleri gösterdiğine göre, dünyanın gidişatı artık eskisi gibi olmaz herhalde.
Rıza Saygılı

Evrensel'i Takip Et