6 Eylül 2008 00:00
EMEK DÜNYASI
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bugün Ermenistanda olacak.
Gül, iki ülkenin futbol milli takımları arasında yapılacak bir karşılaşma vesilesiyle Ermenistana gidiyor. Ama burada maç bahane; asıl amaç, Ermenistanla kronikleşmiş bulunan ilişkisizlik sorununa son verecek bir girişim. Böyle olunca da, iki ülkede de milliyetçi odaklar ayağa kalktı. Türkiyede CHP ve MHP merkezli olarak Güle tepkiler gelirken Ermenistanda da milliyetçi Taşnak Partisi önderliğinde protestolar yükseliyor. Gülün Ermenistana varışıyla birlikte de protestocuların sokaklara döküleceği belirtiliyor.
Türkiyedeki milliyetçilere bakarsanız; Türkiye böylece, dost ve kardeş Azerbaycanı da arkadan hançerlemiş oluyor. Ama gerçek böyle değil. Çünkü Azerbaycan Ermenistanla Karabağ sorununu yıllardır görüşüyor ve karşılıklı resmi heyetler gelip gidiyor, Azerbaycan cumhurbaşkanı Ermenistan cumhurbaşkanıyla sıkça bir araya geliyor. Türkiye ise sınırı bile kapatmış bulunuyor. (Azerbaycanda da Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin sürgit bugünkü gibi olmasını isteyen milliyetçi çevreler vardır.)
Burada asıl olan Azerbaycan dostluğu filan değil, Türkiyenin egemenlerinin, Anadolu kökenli Müslüman olmayan halkları (Ermeniler, Rumlar, Süryaniler) bir tehdit unsuru olarak gören yüz yıllık (hatta daha eski) politikası. Dün Ahmet Yaşaroğlunun yazısında sorunun bu yanına da işaret ediliyordu.
Bugün hükümet partisi olan AKP, Müslüman olmayan halklara düşmanca yaklaşan bir inanç ve kültürden geliyor. Dolayısıyla da AKP, Ermenistanla dostluktan çok düşmanlığa yatkın genlere sahiptir. Ancak AKP Hükümeti, bir yandan bugün gelinen yerde; anlamsız bir inat, bir çıkmaza sürüklenilmiş olduğunu görerek, öte yandan ABD ve ABden gelen baskılardan dolayı Ermenistanla ilişkileri yumuşatmak için kerhen (Biz bir adım atalım da Ermenistan bir sorun çıkarır nasıl olsa dercesine) bir adım atmış görünüyor.
Dahası, karşısında da CHP ve MHP gibi şoven, milliyetçi, kendi varlıklarını diğer halkları tehdit olarak görme üstüne oturtmuş bir muhalefet olunca, bu kerhen adım bile barış için AKP önemli bir inisiyatif kullanıyor havası yaratıyor. Gerçekte AKP Hükümetinin bu adımı nereye kadar ve nasıl götüreceği ise çok şüphelidir. Daha ilk tepkilerde Ermenistana maç seyretmeye gidecek olan 30 milletvekiline Erdoğanın yasak koyması bile, hükümetin attığı adımda ne kadar kararsız olduğunun göstergesi oldu.
Bugün dünyanın hali; her şeyden önce Türkiyenin bölgedeki halklarla (Arap, İran, Gürcü, Ermeni, Azeri, Kürt) tam bir dostluk, kendi kaderini tayin hakkı temelinde, demokratik ilkeler üstüne oturmuş ilişkileri zorunlu kılmaktadır. Bunun için de Türkiyenin Ermenistan sınırını koşulsuz olarak açması, iki ülke halkları ve ülkeler arasında sportif, ticari, kültürel, turistik ilişkilerin geliştirilmesi; aydınların, kültür adamlarının karşılıklı olarak ilişkiler geliştirmesinin önünün açılması, bir ilerleme için belirleyici önemdedir. Yoksa sadece; yüksek diplomasi sınırları içinde karşılıklı ilişkileri iyileştirme, halklar için her zaman olumlu sonuçlar doğurmamaktadır.
Öte yandan Gürcistan-Rusya çatışmasından sonra Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin daha da önem kazandığı ortadadır. Çünkü Türkiye, Rusyaya karşı Gürcistanın safına düşerek, Rusyanın hedefi haline gelirken, Rusya ile sıkı ekonomik, diplomatik ve askeri ilişkiler içindeki Ermenistanla da gerginliği sürdürmesi, Türkiyenin Kafkasyada NATOnun Truva atı olduğu suçlamalarına güç kazandıracaktır. Bu saptama, AB ve ABDnin Türkiyeyi Ermenistanla daha yakın ilişki kurmaya teşvik ettiği göz önüne alınınca doğru gibi görünmez. Ama gerçek şudur ki, Batılılar Türkiyenin sadece Ermenistanla ilişki kurmasını değil, bu ilişkiyi ve Kafkasyadaki rolünü onların istediği gibi sürdürmesini istiyor. Türkiyenin halklarının çıkarı ise bölgedeki, özellikle Batı kaynaklı emperyalist müdahaleleri önlemenin bir mihrakını oluşturma bakımından önemlidir. Bu nedenledir ki sadece Ermenistanı ziyaret ediyor olmak, hatta Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleştirilmesi elbette bir şeydir, ama eğer Türkiye bu ilişkileri, Kafkasyada ABDnin, NATOnun sözcüsü olmaya tahvil ederse, Türkiyenin Ermenistan ile iyi ilişkiler kurmasından halklar için beklenen iyi sonuçların elde edilmesi mümkün olmaz.
Türkiyenin demokrasi güçleri bu açıdan elbette kendi yükümlülüklerini de görmek, Türkiyenin Kafkasyada emperyalist mihrakların uzantısı rolü oynamasına izin vermeyen bir mücadele yürütmek durumundadırlar. Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin halkların lehine gelişmesinin şartı da budur.
İhsan Çaralan
Evrensel'i Takip Et