9 Eylül 2008 00:00

SAĞLICAK


Ülkede günübirlik değişen gündem eylül ayında da ilgi odağı olacak konularla dolu… Cumhurbaşkanının Ermenistan maçı çıkartması adeta 6 Eylül 1955 olaylarının özeleştirisi gibi gündeme otururken, arkadaki hesap ne olursa olsun girişimin Türk-Ermeni ilişkilerine olumlu katkılar sunacağını düşündürüyor. Hükümetin Rusya-Gürcistan çatışmasında ABD yanlısı tutumu ve Boğazları ABD’ye teslim etmesi nedeniyle gündem zor günlere gebe…
İçeriye baktığımızda, TSK’da görev değişikliğinin ilk günlerinde egemen düşünce peş peşe gelen açıklamalarla kendini gösterdi. Kürt sorunu ile ilgili resmi politikada değişiklik belirtisi gözlenmezken, resmi cezaevi ziyaretiyle Ergenekon tutuklularını destekleyerek yargıyı yönlendiren TSK, 12 Eylül darbesinin 28. yıl dönümüne gelirken darbecilik anlayışına yönelik mesajlar da verdi. Genelkurmay başkanı halkla ve sivil toplum örgütleriyle iyi ilişkiler kurmak istediğini söylüyor, ancak ilişkilerde seçici; Genelkurmay Diyarbakır ziyaretinde birçok işveren temsilcisini kabul ederken Tabip Odası, Baro ve İnsan Hakları Derneği temsilcilerini muhatap almadı.
Diğer tarafta mütemadiyen gelen zamlar ve her fırsatta belirli bir zümreye peşkeş çekilen kamu kaynaklarına karşılık, açlık sınırı üzerinden sarf edilen mesnetsiz sözlerle birlikte, kamu çalışanlarına verilen sadaka düzeyindeki artış ya da kamu çalışanları üzerinden yapılacak tasarruf ile bütçe açıklarının kapatılmasının yollarının aranması eş zamanlı yaşanan politikalar…
Sosyal güvenlik sisteminde bir tarafta ‘kara delik’ safsatası sürerken diğer tarafta işçi adına ödenmesi gereken prim borçlarının yüzde 85’i işverenlere peşkeş çekildi. Adına ‘prim affı’ demek yerine ‘prim indirimi’ deyimini kullandılar. Toplayacakları yüzde 15 ile büyük iş yaptıklarını söylediler, bunca peşkeşe rağmen beklediklerinin yüzde 20’sini dahi bulamayanlar ya da toplamın yüzde 3’ünü bulanlar, gerçekte hayal kırıklığına da uğramadılar. Çünkü hükümetin derdi başkaydı; yeni sosyal güvenlik sisteminin başlatılabilmesi için sigortalının hiç prim borcu olmaması gerekiyordu. Adına prim yatırmayan işvereni affederek sorunsuz bir başlangıç yapmak istediler, ancak olmadı. Hükümet gelecekten kaygılı; her şeyi paraya endeksleyen o “görkemli” sosyal güvenlik reformu(!) başlarken bitiyor mu acaba?
Resmi açıklamalara göre sağlıkta yolsuzlukların inanılmaz düzeyde arttığını daha önce yazmıştık. Sağlık harcamalarının yılın ilk yarısında tavan yaptığı, hükümetin kaynağı belirsiz paraları sağlık sistemine sınırsız aktardığı dönemde; Sosyal Güvenlik Kurumu, 1 Ekim itibariyle herkesin(!) içinde olacağı iddiası ile sosyal güvenlik sistemi için perde açacak. Haydi, kolay gelsin!
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun yürürlüğe girmesi için sürekli yönetmelik ve genelge hazırlayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Genel Sağlık Sigortası İşlemleri Yönetmeliği ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’ni Resmi Gazetede yayınladı. Yönetmeliklerle beklenen oldu; birçok konuda kararın Kurum ve Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu tarafından verileceği bir kez daha tekrar edildi. Yasanın hazırlık döneminde ileriye dönük uygulama “sunulacak sağlık hizmet ve yardımlarının esnek ve değişken bir kavram olduğu” ve “başlangıçta paketin ana başlıklarının belirlenmesinin temel yaklaşım olması gerektiği… sonrasında, kurum eliyle; değişen teknoloji, ortaya çıkan ihtiyaçlar ve ekonomik dengeler göz önünde bulundurularak, sürekli güncelleştirilen dinamik bir yapıda sürdürülerek” şeklinde öngörüldü. Bu politikadan çıkartılacak sonuç; başlangıçta esnek tutulan hizmetin kapsamı giderek daraltılacak, ya da alınacak katılım payları giderek artırılacak. Bir örnek vermek gerekirse; şimdilik yüzde 20 olarak belirlenen ‘katılım payı’ üst sınırı ‘yardımcı üreme yöntemi’ tedavilerinde yüzde 30 olarak belirlendi.
Bazı maddeler için yürürlük süresi hemen başlatılırken, ciddi sorunlara neden olacak maddelerin yürürlük tarihi daha uzun tutuldu. Örneğin; en sorunlu konu olarak bilinen Yeşil Kart için geçiş süresini 2 yıl sonraya bırakan hükümet, yerel seçimlerin kazasız-belasız atlatılması için zaman kazanmış oldu. Yine en fazla karmaşa yaratacak konuların başında gelen ‘sevk sistemi’ için geçiş süresi 1 yıl olarak belirlendi.
Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği yönetmeliklerden de önce Haziran 2007’de yürürlüğe girdi. Yasa ve yönetmeliklerin neredeyse her maddesinde tekrarlanan “Kurumca yapılacak düzenlemeler” kurum tarafından tebliğ çerçevesinde duyuru ve genelgelerle sürekli yapılıyor. Başka bir anlatımla, yasama hakkının yürütmeye devredildiği yeni esnek hukuk anlayışı yeni liberal politikalara uygun olarak oturtulmaya çalışılıyor. Bize düşen görev, söz konusu tebliğ, duyuru ve genelgeleri SGK web sayfasından günübirlik izleyip refleks tavır koymaktan geçiyor.
Korkulu rüya görmektense uyanık gezmek daha doğru!
Celal Emiroğlu

Evrensel'i Takip Et