12 Eylül 2008 00:00

Ramazan’dan sonra şekerli suya talim


5 yıldızlı otellerde altın tozu serpilmiş sofra beklemiyorlar uzayan kuyrukların içinde saatlerce. İstedikleri, yılın bir ayı, etlisi, tatlısı üç çeşit sıcak yemek. Yılın 11 ayı oruç tuttuklarını bir ay ramazanda midelerinin doğru düzgün yemek gördüğünü söyleyen vatandaşlar, kuyruklarda Türkiye’nin aynası oluveriyorlar. Kimisi koluna çocuğunu takmış gelmiş kimisi işten çıkar çıkmaz girmiş sıraya. Kimi kuru ekmekle gün geçiriyor kimi el kadar bebeğine şekerli su vermek zorunda kalıyor. Kağıthane ve Dolapdere’de kurulu iftar çadırlarından AKP Hükümeti’ne verilen mesajlar hep aynı; “Yeter bizi görün artık!”
Ramazan’dan sonra şekerli su
İftar çadırında sıraya girenlerden Fatma Ateş. Yıllardır geçinmeye değil ayakta durmaya yaşamaya çalıştıklarını ifade eden Ateş’in eşi bir jilet fabrikasında işçi. Yiyecek ekmek, bir çorba bulamadıklarını söyleyen Ateş, bebeğine şekerli su içirdiğini söylüyor. Ateş, “Hayat çok zor eşimin aldığı para hiçbir şeye yetmiyor” diyor. Eşinin verdiği 20 YTL’yi 4 gün yettirmeye çalıştığını ifade eden Ateş, “Yeri geliyor bebeğime şekerli su içiriyorum. 3 çocuğum var okullar açıldı üstlerine hala önlük alamadık” diye konuşuyor.
Samsunlu Şaban Başar 58 yaşında. Kağıthane’de iftar çadırında rastladık ona. Muhabir olduğumuzu öğrenir öğrenmez başlıyor anlatmaya hikayesini. Onu bu yaşında en çok üzen emekli olamaması. “Bir emekliliğimiz bile yok” diyor. “Sadece ramazanda değil, her gün oruç tutuyoruz” diyerek Türkiye’deki bir çok mutfakta olup biteni özetleyen Başar, ocakta her gün kaynayan tencerelerinin olmadığını ifade ediyor. “İdare edebiliyor musun” diye sorduğumuzda dudaklarını büken Başar, “Ahmet’in fesi Mehmet’e Mehmet’inki Ahmet’e feslerin sahibi çıkarsa ne yapacağız onu da bilmiyorum” diyor.
Oruca sayılır
“Tokun açın halinden anlaması için onun seviyesine gelmesi lazım. Öyle bir aylık açlıkla olmaz bu” diyen Rize’li Temel Dursun asgari ücretle ev geçindirmeye çalışanlardan. “Kısıp kısıp idare etmeye çalışınca oruca sayılır” diyen Dursun, “500 lira maaşla adam kira mı ödesin. Faturaları mı yatırsın? Çocuk mu okutsun? Değil 500, 1500 lira olsa ne çıkar” şeklinde konuşuyor.
Nazife Altıntaş kucağında çocuğuyla gelmiş Kasımpaşa’daki iftar çadırına. Altıntaş eşinin çay ocağında çalıştığını kendisininse çalışmadığını ve maddi olarak çok zorlandıklarını anlatıyor.
3 çocukları olduğunu söyleyen Altıntaş,’’Ay sonunu zor getiriyoruz, çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayamıyorum’’ sözleri ile anlatıyor yaşadıklarını.
Çadırlara doluyoruz
“Hiçbir şey iyi gitmiyor” diyerek konuşmaya başlayan Gülten Daşdelen, 5 çocuk annesi. Ramazandan değil, çocuklarının ve kendisinin karnını doyurmak için giriyor sıraya. “Durumumuz iyi olmadığı için buraya yemek yemeğe geliyoruz” diye konuşan Daşdelen, çoğu zaman kuru ekmekle günü geçirmek zorunda kaldıklarını söylüyor.
Yaşam şartlarının gün geçtikçe zorlaştığını belirten Derya Aslan ise, “4 çocuğum var evlere temizliğe gidiyorum kimselere muhtaç olmadan yaşamaya çalışıyoruz” diyor ve ekliyor; “Kimisi baklava, börek yer bizim gibilerde böyle çoluk çocuk iftar çadırlarına dolar.” (İstanbul/EVRENSEL)
Erdal Altun

Evrensel'i Takip Et