14 Eylül 2008 00:00
ÖZGÜRLÜK YOLU
Partilerin ulusal kongreleri kısa süreli hafızamızın derinliklerinde kaybolurken, yalnızca birkaç konu televizyon sunumlarına tesir etmiş görünüyor. Bu konulara dair, birkaç küçük haber, şanslıysak birkaç farklı yüz, belki de duygusal bir izlenim hatırlıyoruz.
Bahse girerim, Amerikanın karşı karşıya olduğu ekonomik problemlerle ilgili yapılmış yapıcı bir tartışmayı pek az insan hatırlayacaktır. Çünkü başkan adaylarının ikisinin de ülkeyi sarmakta olan ekonomik problemlerle ilgili en küçük bir çözüm önerisi yok. Yalnız ikisi de küreselleşmenin avukatlığını çok iyi yapıyor. Küreselleşme, çözüm değil, problemin ta kendisidir.
Küreselleşme, Soğuk Savaş sonrası dönemde Amerikanın ekonomik gücünün dünyayı kontrol altına almasının aracı olarak ortaya çıkmıştır. Yabancı pazarları serbest ticaret adı altında Amerika ve Batılı güçlere açarak yerel ve diğer ulusal ekonomileri baltalamak için ortaya çıkarılmıştır.
Chalmers Johnson, 2000 yılında yayımlanan Geri Tepme: İmparatorluğun bedeli ve sonuçları (Blowback: The Costs and Consequences of Empire N.Y.: Owl Books) adlı kitabında bu tezi tam anlamıyla açık ve net ortaya koyuyor. Johnson, kitabında bu konunun dünya savaşı sonrasında imzalanan dünya döviz kurlarını Amerikan Dolarına ve doları da Amerikan altın rezervlerine sabitleyen Bretton Woods anlaşmasının eski başkanlardan Richard Nixon tarafından feshedilmesiyle ne kadar ilişkili olduğunu resmetmeye çalışıyor. O günden itibaren dünya ekonomileri serbest kura geçti ve böylece kocaman bir endüstri doğmuş oldu: başkalarının parasını speküle edip o paradan gelir elde etmek. Bu sistem bir de Doğu Asyada 50 yıldır yürürlükte bulunan korumacı ekonomiyle beraber hareket etmeye başlayınca, dünya çapında büyük krizlere ve yerel pazarların dengesinin bozulmasına neden oldu. Bu yeni küresel ekonomik sistemin yan ürünü ise, içi boşaltılmış bir Amerikan sanayisi, üretim mesleklerinin yok olması ve yerel Amerikan ekonomisinin çökmesi oldu. Johnson, New York Şehir Üniversitesi tarihçilerinden Judith Steinın Amerikan ekonomisinin kuzey ve güney yarım kürelerdeki yerel ekonomilerini nasıl yıktığını ve çelik ithalatına verilen teşvikleri asıl önemli anlaşmaların devamını sağlamak için nasıl kullandığını anlatan çalışmasını da örnekliyor. Ülkenin ileri gelenleri Soğuk Savaş ve yerel hedefler arasında sonuçlanan çelişkiyi genelde inkar etme yoluna gittiler. Başkan adayları gelir vergisi tartışmalarını sürdürürken, milyonlarca Amerikalı gelecekten umutsuz. On binlerce insan, işsizlik yüzünden evlerini kaybetti. Amerikan Ekonomisi, sermaye, yüksek gelir ve spekülasyonlar için küreselleşmiştir. Amerikan işçi sınıfı için olduğunu söylemek çok zor. Artık onlar için iş bulmayı her zamankinden daha da zor bir hale dönüştüren yüzlerce engel var. İki aday da bağlılık yeminlerine kulaklarını kapatarak, sorunları çözmekten çok onları anlatmakla yetiniyor.
Mumia Abu-Jamal
Evrensel'i Takip Et