21 Eylül 2008 00:00
cızırtı
Ramazanda ille de trafikte kavga edeceğiz diye bir şey yok.
Yeriz, yemeyiz, o ayrı. Ama herkes ramazanın başka tarafını seviyor olabilir. Hiç oruç tutmayan, pidenin hastası olan milyonlar var, oraya hiç girmiyorum. Güllaça abone olduğu için 11 ayın sultanını iple çeken kitleler sırıtarak okuyor bu satırları. İftardan önce trafiğin manyaklaşmasını seven yoktur da, Ezanla çıkarım abi diye kendilerini boş yola vuranlar, bir numaralı razamancıdır benim gözümde. Uyumayı seven bir insan olarak, orucunu tutmayacağım sahurlarda yemek için teptiğim kilometreleri anlatsam, köşe dolacak. Kısa kestim, tamamen mecburiyetten.
Ramazanda her kanalda ayrı din bilgini, ilahici görmeye alıştık zaten. Ben şahsen, ille İslami takılacaksak, film izliyorum. Filmlerde taraf tutup kötü adamların haddinin bildirildiğini görmek güzel. Hem, bunların arkası acayip sağlam.
Yine konu dağılıyor nedense. İftarı falan da beklemiyorum halbuki.
Diyeceğim şu ki, ramazanı en çok kimin sevdiği belli olmuş. Sıcak pide severler hemen yerinde zıplamasın. 11 ay boyunca ramazanı en çok bekleyenler ilahiyatçılar herhalde. Neden derseniz, art arda program yapıp konuk oluyorlar ya, işte oradan aldıkları parayla yılın geri kalanında geçiniyorlardır. Starda haftalık program yapan Nihat Hatipoğlu, program başına zaten 20 bin YTL alıyormuş. Bir de ramazan boyunca yaptığı sahur programı için toptan 500 YTLye anlaşmış. Zekeriya Beyazın ramazan anlaşması onun yanında pek bir şey değil, 10 bin YTL. Ramazandan önce program başına 3 bin YTL alıyormuş Beyaz hoca. Diğer ilahiyatçılar para almadıklarını söylemişler.
Televizyonun sevdiği ilahiyatçı olmak çok kıyakmış. Ramazanda hem pide var, hem para!..
televizyonunu yeni açanlar için
h Acunun sunduğu Var Mısın Yok Musunda yarışmacılar artık yarışmacı sayılmaz. Seda Sayanın programındaki kadınlar gibi. Onlar nasıl izleyici değil kadrolu yorumcuysa, bu yarışmacılar da kadrolu kutucu. Geçen gün biri haber verdi, meşhur Lost dizisinin meraklılarından. Bak dedi, Acunda Hurley var. İzliyorsanız biliyorsunuzdur, bir baktım hakikaten Hurleye benzeyen kıvırcık saçlı, kilolu bir adam. O zaman fark ettim, orası zaten Lost adasına dönmüş. Çekik gözlüler, zenciler Losttakiler 100 küsur günde kurtuldu ama. Acundan o kadar zamanda kurtulamayan var.
h Geçen sezonu canlı bölümle kapatan Binbir Gece, yeni sezona cansız girdi. Hayır, hep canlı yayın yapsınlar demeye çalışmıyorum tabii. Başından beri diziyi canlı çekmenin saçma olduğunu düşünüyordum. Zaten, pek bir şey yapamadılar. Fakat, yeni sezona başlayan dizide gelenektir, biraz eskiden bir şeyler gösterirsin, ucundan bağlarsın, hatırlatma yaparsın. Bunlar canlı bölümdeki başarısızlıktan o kadar etkilenmişler ki, belli ki hatırlamak bile istemiyorlar. En acayibi de, Şehrazatın hâlâ mutsuz olması. Kocası ölmüştü, oğlu hastaydı, zordaydı, anladık. Ama çocuk iyileşti, sevdiği adamla evlendi, süper lüks bir yalıda oturuyor. Kadın vazoyu kırdılar diye çocuklara bir bağırdı, ben bile o gürültücü velet için üzüldüm. Başlarım onun ıstırabına.
okan ivisi diskoya götür
(Okan Bayülgen, televizyona verdiği aradan sonra yapacağı yeni televizyon programını anlatmaktadır. İsmini Vermek İstemeyen Seyirci İVİS, tartışmayı kaçırmaz.)
Okan Bayülgen: Yeni program yapacağım, geliyorum.
İVİS: Allah razı olsun Okan kardeş. Neydi o cumartesi işkencesi?
Okan Bayülgen: Hakkı Devrimi diyorsan, onu konuştuk. Onu şey yapalım dedik.
İVİS: Ya Hakkı Devrim bunların yanında melek gibi kalırmış. Sen gittiğinden beri cumartesileri deneme tahtasına çevirdiler Okan, bildiğin gibi değil. Nereye kaçtın?
Okan Bayülgen: Gülbene program yaptım. Saçımı uzattım.
İVİS: Konuyu oralara getirmeyeyim dedim ama yapmasaydın da olurdu. Neyse bu sefer ne yapacaksın?
Okan Bayülgen: Disko kralı diye bir şey yapacağız. Biz zaten diskotekte yaşıyoruz.
İVİS: Ben bir arkadaşa bakıp çıktım, çekemem hiç diskotek falan.
Okan Bayülgen: Yok öyle değil, hani eskiden mahallenin öne çıkan abileri, sağ-sol olaylarına karışmadan, dans kursuna gidip diskoda kendilerini gösterirlerdi. Bunu irdeleyeceğiz.
İVİS: Çok acayip bir şeyi irdeleyecekmişsin. Ben öyle abi görmedim, bilmiyorum.
Okan Bayülgen: Mesela ilk programda kick boks şampiyonuyla ben boks yapacağım.
İVİS: Yani ikinci program yok diyorsun. Hani yıllar önce bir kere inek çıkarmıştın stüdyoya da, programın iptal olmuştu. Abi gözünü seveyim, gerekirse ben çıkıp dayağı yiyeyim, bizi Uygur kardeşlerin eline düşürme. Bunu bir düşün, benim Uygursuz program bulmam lazım...
Çağdaş Günerbüyük
Evrensel'i Takip Et