28 Eylül 2008 00:00

ş. avni ölez’le spor


Hemen her Perşembe, şair dostum, büyüğüm Ş.Avni Ölez’e giderim. Saatler boyu konuşuruz Alman Kiliseler Birliği’nden bizim Diyanet İşleri’ne, dünyanın yörüngesinden İzmir’deki olası bir depreme dek yığınla konu…
Yıllarca önce tanımıştım Ş.Avni Ölez’i. Si-Sa’yı, Beşgen’i çıkarıyordu. Sonra 35 yıl yitirdim izini. Almanya’ya gitmişti, çalışmak için. Ve 10 yıl önce, İzmir’de karşılaştık yeniden.
Gündemin yoğunluğundan sıkıldığımızdan, anılara dönüyorduk. Öylesine ortak tarafımız vardı ki… Örneğin aynı semtin çocuklarıydık, Nişantaşı’nın. Tabii o benden 7 yıl kadar eskiydi. Aynı okullar, aynı çevreler ve hatta aynı askerlik bölgeleri… Yalnız o benden farklı olarak Kore Savaşı’na katılmıştı, ben de Konya’da Eğitim Savaşı’na…
Geçenlerde bir gidişimde “Spor” konusu çıktı. O günlerde Olimpiyatlar vardı. Ve anılara daldığımızda, ikimizin de sporculuk yaptığımız, tabii özellikle futbol oynadığız günler çıktı ortaya.
Ben Adana’da Ömer Nida’larla, Nurer Uğurlu’larla, Yılmaz Güney’lerle ve başka arkadaşlarla “Karsambaç”ına maçlar yaparken Ş.Avni Ölez Bakırköy Sümerspor’da oynuyormuş.
Yalnız futbol da değil, atletizmle de ilgileniyormuş Ş.Avni Ölez. Bir yanda Sümerspor’da futbol, öte yandan Galatasaray Atletizm Takımı’nda koşmak… Galiba Ş.Avni Ölez’i sevişimin nedenlerinden biri de (!) Galatasaraylı oluşuydu.
Ceplerinden koydukları paralarla, örneğin Büyükada’ya gider, yarışmalara katılır ve koşarlarmış. Sonra da, hemen arkasından Şişli’de Atatürk Koşularına katılırlarmış, 19 Mayıs’larda falan.
O sporculuğunun son demlerini yaşarken, belki de bitirmişken, ben de tuttum, Türkiye’nin belki de dünyanın ilk “Kadın/Erkek Karma Futbol Takımı”nı kurdum: “Zübükspor”… Zübükspor ünlendi İstanbul’da. Bir yığın “Zübük”lü takım çıktı ortaya. Hepsini yendik, kalecilik yapan bir kız gazetecinin nefis kurtarışlarıyla ve dönemin en popüler filmi olan “Yaban Gülü”nün, Türk halkını salya/sümük ağlatan başrol oyuncusu Samim Meriç’in golleriyle…
Maçların haberlerini yazıp Aziz Nesin’in “Zübük Gazetesi”ne verdiğimde, nasıl da gözleri dolu dolu olmuştu Aziz Ağabey’in…
Bir yandan futbol, öte yandan atletizm, bir başka yandan şiir işlerini yürüten Ş. Avni Ölez müziğe de el atmıştı. İşte orada ayrıldık, Ş.Avni Ölez’le. O, Türk Sanat Müziği’yle uğraştı, Cemal Özgen Korosu’nda. Ben ise plak ve radyo çalmayı tercih ettim, Suzan Yakar Rutkay’ın önerisini çevirerek…
O eski yıllarda her şey gibi spor yapmak da, futbol oynamak da güzelmiş.
Ne demiş Divan şairlerinden biri?!.. Neyse, boşverin ne dediğini…

Evrensel'i Takip Et