9 Ağustos 2009 00:00
Maksim Gorki
GÜNÜN YAZILARI
oltaire Ülkeleri yönetenler insanlar değil kitaplardır demiş. Ülkesinde sürekli siyasal ya da sosyal sorun yaşayanlar bir an için Voltairee hak verecek olsalar rahatlıkla şunu söyleyebilirler:
- Demek ki bu güne kadar bizi kitabı olmayanlar yönetmiş!
Şu an için bizim ülkeyi Yönetiyorum diyenlerin kitabı var mı yok mu tartışılır ama iyi yönetilmemekten şikayetçi olanlar için bir yazardan, Maksim Gorkiden ve Çocukluğum adlı kitabından bahsedeceğim.
Küçük yaşta öksüz kalan ve eğitim görmediği için çocuk yaşta çalışmaya başlayan ve bu yüzden Rus işçi sınıfının içinde bulunmuş olduğu durumu çok yakından bilen Aleksey Maksimoviç Peşkov, daha sonraları acı anlamına gelen Gorki adını almıştır. Aslında bu kısacık bilgi bile istendiği takdirde benim ülkemde reyting rekorları kıracak yerli dizi senaryosuna dönüştürülebilir:
- Henüz 1 yaşındayken annesi tarafından cami avlusuna bırakılan ve 18 yaşına kadar üvey annesi ve üvey babası tarafından sürekli şiddete maruz kalan ve öksüz ve yetim büyüyen
Maksim Gorkinin yukarıda ki kısacık hayat öyküsünden böylesi bir senaryo çıkar mı, bu işi senaristlere bırakmak lazım ama Allah korkusundan bahsedip de (Voltairenin sözünü asıl alırsak) kitapsız oldukları kesin gibi gözükenler konuyu şöyle de özetleyebilirler:
- Allah küçük Maksimoviçin yüzüne bakmışta sonunda büyük bir yazar olmuş. Belki de bir verdiği karşı gelmiştir! Kaldı ki tinerci de olabilirdi!
Daha ziyade Ana adlı kitabı ile tanınan Gorkinin başlıca eserleri 1913 ile 1923 arasında geçen çocukluk ve gençlik yıllarını anlattığı Çocukluğum, Ekmeğimi Kazanırken ve Benim Üniversitelerim adlı kitaplarıdır. Babası ölünce annesi yeniden evlenen küçük Maksimoviç, büyükannesi ve büyükbabası ile birlikte yaşamaya başlamıştır. Hayatı zorluklar ve yoksulluk içinde geçen Maksim Gorkinin Çocukluğum adlı kitabında büyük annesi ve büyük babası ile yaptığı konuşmalar yazarın o koşullarda bile hayatı nasıl dolu dolu yaşadığını da gözler önüne sermektedir:
- Peki memur ne demek?
- Memurlar insanların işlerine bakarlar. Yasaları kemiren insan demektir! Yani yasa kurdu!
- Yasa ne demektir?
- Yasalar, alışkanlıklar gibidir. İnsanlar birlikte yaşar ve aralarında anlaşmalar yaparlar. Günün birinde Böyle yapmak çok iyi, o yüzden bunu kural olarak benimseyelim, kuralımız yasa olsun derler. Tıpkı, çocukların oyun oynarken bir takım kurallar koymasına benzer bu.
- Ya memurlar?
- Gelip de sorun çıkaran, yasaları alt üst eden insanlardır.
İşte size Maksim Gorkinin Çocukluğum adlı kitabında büyükbabası ile yaptığı konuşmadan kısacık bir bölüm. Aşağıda ki ise bize özgü bir örnektir! En önemli fark Maksim Gorkinin bu konuşmayı bizden yaklaşık 100 yıl evvel yapmasıdır:
- Peki memur ne demek büyükbaba?
- Zıkkımın kökü demek!... Ama madem sordun cevaplayayım! Aslında derin bir mevzuu! Bir zamanlar hükümetin başı Benim memurum işini bilir demişti! Memursan işini bileceksin! Memur dediğin yasaları hiçe sayar!
- Yasa ne demektir?
- İnsanlar seçtikleri kişiler vasıtası ile uymak için bir takım kurallar ortaya koyarlar sonra da bu kurallara en başta kendileri uymazlar! Bu kuralların toplamına Yasa derler ama yasa koyucular yasayı istedikleri gibi değiştirip istedikleri gibi uygulayabilirler!
- Ya memurlar?
- Doğrusuda vardır eğrisi de! Rüşvete bulaşanı da vardır siyasete bulaşanı da! Rüşvete bulaşan bir bakıma işini yürütür ama özellikle siyasete bulaşanın burnundan fitil fitil getirilir!
Maksim Gorki Çocukluğum adlı kitabının sonunda büyükbabasının kendisine söylediği şu söze yer vermiştir:
- Eh, Leksey, sen bir madalya değilsin, boynumda sonsuza kadar asılı kalamazsın, git ekmeğini kazan
Gorki çocukluğunu anlattığı kitabını Ve ben ekmeğimi kazanmaya gittim cümlesi ile bitirmiştir. Ekmeğin tek başına kazanılmadığının ispatı olan Maksim Gorkiyi ve kitaplarını okuyun
Veli Bayrak
Veli Bayrak
Evrensel'i Takip Et