7 Eylül 2009 00:00

Bir de strateji vuracak


Cumhuriyet tarihinde ilk kez, fındığa fiyat verecek kuruluş bulunmuyor. Hükümetin aldığı kararla fındık üreticisi tüccarın karşısında çaresiz bırakıldı. Fındık şu anda 3 TL’den işlem görüyor. Fiyat geçen yılların çok altında. Üretici kuruluşu olan ve borç bulup fındık piyasasına girmeye hazırlanan FİSKOBİRLİK, hükümetin yeni fındık stratejisini eleştiriyor. FİSKOBİRLİK yöneticileri, stratejinin fındık piyasasına yeni bir darbe anlamına geldiğini söylüyor.
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, hükümetin fındık politikası sonucu sorunlarının son 5 yıldır birikerek bugüne geldiğine dikkat çekiyor: “2004 yılından itibaren FİSKOBİRLİK tarafından açıklanan fiyatlarla, 1 kg fındık bedeli 5 liranın üzerine çıkmış, 7 lira olarak açıklanan son fiyat ise realize edilememiştir. Bunun nedeni, hükümetin FİSKOBİRLİK’e 150 milyon dolar düzeyinde DFİF kredisi açmamasıdır. Böylelikle yaratılan siyasal kriz sonrasında, 2006 yılında Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) fındık alımıyla görevlendirilmiş, 2009 yılında ise TMO piyasadan çekilmiştir. Bu dönem zarfında TMO’nun görev zararı 2 milyar lira, borcu ise 4.4 milyar liraya yükselmiş ve bu durum, kamu finansman dengelerini altüst etmiştir.”
Günaydın, öncelikle hükümetin açıkladığı ve yeni olduğu iddia edilen “strateji”nin nedeninin, TMO’nun sözü edilen zararı olduğunun altını çizerek, değerlendirmesine başlıyor ve “Özellikle, IMF ile yürütülen görüşmelerin bu kararın alınmasına etken olduğunu öngörmek zor değil” diyor.
FİYAT DÜŞECEK, SÖMÜRÜ ARTACAK
Hükümetin yeni stratejisine göre öncelikle, fındık ekim alanları 406 bin hektar ile sınırlandırılacak ve yalnızca bu “ruhsatlı” olarak tanımlanan alanlarda üretim yapanlara dekar başına 150 lira alan ödemesi yapılacak. Bu bağlamda, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, fındığa fiyat verecek kuruluş bulunmuyor. Ruhsatsız alanlarda ise yani 1 ve 2. sınıf tarım alanları, eğimi yüzde 6’nın altında bulunan üçüncü sınıf alanlar ve 750 metrenin üzerindeki alanlarda fındık ağaçlarını sökenlere, 3 yılda toplam 600 lira/dekar alternatif ürün ödemesi yapılacak.
Günaydın, bu düzenlemeye özetle şu şu eleştiriyi getiriyor: “Hükümetin açıkladığı “yeni” fındık stratejisi, IMF görüşmelerinin sonucunda ortaya çıkan liberal bir açılımı temsil etmektedir. Bu yönüyle, üretici yararına değildir. Köylünün, uygulanan tarım politikaları kapsamında giderek yoksullaştırıldığı bu süreçte, kimi doğru hükümlerini yaşama geçirecek güven ortamından eser yoktur.
Bu haliyle de, fındık fiyatlarını düşürüp üretici sömürü düzeyini artırmanın, yabancı sermaye ve onun taşeronlarının kâr marjlarını yükseltmek yönünde ‘piyasa dostu’ sonuçlar doğuracağı açıktır.”


TEKNİK DOĞRU EKONOMİK YANLIŞ
Günaydın, stratejinin yaratacağı sorunları şöyle değerlendiriyor:
* 406 bin hektarlık alanda üretim yapmak demek, fındık üretiminin kabaca 400 bin ton ile sınırlandırılması anlamına gelmektedir. Bu durum, yukarıda da belirtildiği gibi, 600 bin tonluk iç ve dış pazar talebinin gerisindedir. Strateji yaşama geçerse, Türkiye’nin dünya pazarı liderliği ve 2 milyar dolara yaklaşan ihracat geliri kaybedilecektir.
* TMO/FİSKOBİRLİK yapılarının fındığa fiyat vermemesi ve fiyatın az sayıda alıcı ve çok sayıda üreticinin eşitsiz koşullarda karşılaştığı piyasa ilişkilerine bırakılması, fındık fiyatlarının 2 liranın altına düşmesine neden olacaktır.
Alan ödemesinin kg başına 1 liralık katkısı ise en iyimser tahminle, 2009 hasadı için 2010 yılının Mart ayında gerçekleşecektir. Bu durum, üreticinin fındığını maliyet fiyatına bile satamamasına neden olacak, böylece üretici sömürü düzeyi artarken, alıcı kârları patlayacaktır.
* Fındığın ovalarda dikilmemesi, ziraat mühendisliği ilkeleri açısından doğrudur. Bununla birlikte, teknik doğruların ekonomik gerçeklerle örtüştürülme zorunluluğu bulunmaktadır. Bu çerçevede, üreticinin ovaya fındık dikmesinin nedeni, son yıllarda tarla bitkilerinin gelir getirici özelliğinin giderek daha fazla aşınmasından ileri gelmektedir. Bu ortamda, üreticiye fındığını söküp alternatif ürünlere yönelmesi tavsiye ediliyorsa, önerilen alternatif ürünlerin fındık gelirinin üzerinde bir gelir düzeyi getirmesinin garanti edilmesi gerekmektedir.
Üretici, bu alanda verilen taahhütlere güvenmemeyi, yaşayarak öğrenmiştir. Örneğin, Kemal Derviş döneminde Dünya Bankası kredisiyle 100 bin hektarlık fındıklığın sökülmesi hedeflenmiş, ancak 4 bin hektar fındık söktürülebilmiştir. Bugün bu durumu değiştirecek bir gelişme görülmemektedir.
* 750 metre rakımın üzerindeki alanlarda fındığın alternatifi yoktur. Bu alanlardaki fındıkların ruhsatsız ilan edilmesi ve sökümünün dayatılması, Orta ve Doğu Karadeniz’in yüksek-dağınık yerleşim yerlerini çözecek ve göçü teşvik edecektir.


DIŞ TALEP SORUNU YOK
Türkiye’de 699 bin hektar alanda 322 bin fındık üreticisi fındık üretimi yapmaktadır. Yıllara göre 350 bin ton ila 800 bin ton arasında değişen fındık üretimiyle Türkiye, dünya üretiminin yüzde 75’ini, dünya ihracatının ise yüzde 80’ini karşılamaktadır.
Türkiye her yıl 200-250 bin ton düzeyinde iç fındık ihraç etmekte ve karşılığında 600 milyon dolar ile 1.9 milyar dolar arasında ihracat geliri elde etmektedir.
İç piyasada tüketilen kabuklu fındık ise 100 bin tonun biraz üzerindedir.
Bu durum, Türkiye’nin 600 bin tonluk üretimi için iç ve dış pazar talebinin bulunduğunu, bunun üzerindeki miktarların ise arz fazlası olarak değerlendirilebileceğini göstermektedir.
(EKONOMİ SERVİSİ)

Evrensel'i Takip Et