31 Mart 2010 00:00

Türk-İş bir kişi eksik

Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel’in istifasının ardından yaklaşık 40 gün geçmesine karşın, boşalan Türk-İş genel sekreterliği görevine henüz kimse getirilmedi.

Paylaş

Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel’in istifasının ardından yaklaşık 40 gün geçmesine karşın, boşalan Türk-İş genel sekreterliği görevine henüz kimse getirilmedi. Şimdi Türk-İş’te tartışılan bu. Türkel’in yerine kim getirilecek?
Türk-İş’in tüzüğüne göre son yapılan genel kurulda 10 yedek içinde en fazla oy olan kişi yönetime giriyor. Ve bu kişinin 90 gün içinde çağırılması gerekiyor.
Son yapılan Türk-İş genel kurulunda en fazla oyu TOLEYİS Genel Başkanı Cemail Bakındı aldı. Tüzüğe göre Bakındı’nın, Türk-İş yönetimine girmesi ve yönetimin kendi arasında yeniden görev dağılımı yapması gerekiyor.
HÂLÂ ÇAĞRI OLMADI
Sorularımızı yanıtlayan TOLEYİS Genel Başkanı Cemail Bakındı, hâlâ çağırılmamış olmasını şöyle değerlendirdi: “Bu işlem istifanın hemen ertesi günü de yapılabilir, 90. günde de... Bu süreyi 90 güne kadar kullanmak ya da hemen çağırmak, mevcut 4 yöneticinin takdirine bağlıdır. Bu nedenle soruyu Türk-İş’in başkanına sorun. Ben kalkıp da beni neden çağırmıyorsunuz demem, prosedürü işletecek olan onlar, neden çağırmadıklarını da açıklasınlar. Bu takdir konusunda da yorum yapmak istemiyorum, kamuoyuna bırakıyorum.”
Bakındı, Türk-İş tarihinde buna benzer olarak gelişen olaylar olduğunu belirterek, anlatmaya devam etti: “Bu konuda ilk çağrı 1974 yılında Seyfi Demirsoy vefat edince oldu. Türk-İş hemen toplandı ve yedeği çağırdı. Bir hafta içinde yedek aday göreve geldi. Yine Şemsi Denizer’in öldürülmesinin ardından da yedek üye çok kısa bir süre içinde çağırılarak yönetime getirildi.
Bu olaydan önce son olarak Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral, 2002 yılında milletvekili seçilince yönetime bir kişi girdi. Ben ikinci yedektim. Birinci yedek bugünkü Mali Sekreter Ergün Atalay’dı. Meral’in ardından Atalay kısa bir sürede göreve çağrıldı. Atalay çağırıldı ama o zaman görev paylaşımı biraz uzun sürdü. Türk-İş tarihinde benim hatırladığım 4. kez böyle bir durum yaşanıyor.”
AÇIKLAMALARIMIN ARKASINDAYIM
Gazetemizin okurları, Cemail Bakındı’nın 11 Aralık’ta Türk-İş yönetimini eleştiren açıklamasını hatırlayacaktır. Bakındı o açıklamasında, Türk-İş’in, son iki yıldır işçi ve emekçilere yönelik saldırılara seyirci kalmasını eleştirmiş; yönetim kurulunun kendi içinde bile birlik sağlayamadığını söylemişti.
TOLEYİS’in, Türk-İş’ten istifasının dahi gündeme geldiğini belirten Bakındı, yönetime çağırılmamasının nedeninin bu açıklamalar olup olmadığı konusunda, “Ben yaptığım açıklamanın ardındayım. Bu her sendikacının görevi. Türk-İş demokratik bir kuruluştur. Kimsenin birilerinin istediği gibi konuşması gibi bir durum olmamalı. Ben onları söylerken prim yapma amacıyla söylemedim, bu yaştan sonra bir beklentim olduğu için de söylemedim. Bu işçiler bize kutsal bir görev yüklemiş, ibadet kadar kutsal bir görev. İnsana hizmet ediyorsunuz ve hizmet ettiğiniz insanlar yoksul insanlar. Eğer siz yanlışlara sessiz kalıyorsanız, bu yanlış. Sendikacılık doğruları yüreklice söylemeyi gerektirir. Zaten bunu yaptığın için sendikacı olabilirsin, bu işin mektebi yok. Ruhunuzda bunu taşımıyorsanız bu işi yapmanın manası yok. Sendikacılığın doğuşunda haksızlığa bir isyan vardır. Kötü gidişe bir isyan vardır” dedi.
GİDİP GİTMEMEYE KARAR VERMEDİM
Bakındı, “Biz 11 Aralık’ta bu açıklamayı yaptık. TEKEL işçileri de 15 Aralık’ta direnişe başladı. Bu planlı bir açıklama değildi. Ama biz bu uyarıyı yaparken herhalde birilerine bu mesaj gitti ve arkadan TEKEL geldi. Eğer birilerini ikaz etmeseydik, uyuyanların bir yerlerine iğneyi batırmasaydık, TEKEL direnişi bu kadar başarılı olur muydu? Eğer TEKEL hareketine bir sahiplenme olduysa, biz uyarıcılık görevi yaptık. Eğer biz bunu yapmasaydık, belki sahiplenilirdi belki sahiplenilmezdi. Biz ciddi bir uyarı görevi yaptık. Ben TEKEL hareketine o uyarıların bir katkısı olduğuna inanıyorum” diye konuştu.
Henüz çağrı olmadığı için gidip gitmemeye karar vermediğini belirten Bakındı, “Bazı çevreler mutlaka gitmen gerek diyor, bazıları bu bildiriyi yayınladı buraya nasıl gelecek diyor, yine bu göreve gitmediği zaman kaçmış olacak diyenler var. Bunlar benim için çok önemli değil. Ben vicdanıma soracağım; bu işçilere bu görevde bulunma borcum var mı? Yapabilir miyim, diyeceğim. Ve kararımı ona göre vereceğim. Gittiğim takdirde yönetim kurulunda özgürce fikirlerimi söylemeye devam edeceğim” dedi.
Bakındı, yönetime girerse sessiz kalmayacağını; kafa kol ilişkileriyle, bazı hesaplar yaparak yöneticilik yapmayacağını söyledi. (İstanbul/EVRENSEL)
Gökhan Durmuş
ÖNCEKİ HABER

Büyük mağazaların görünmeyen yüzü:Çağdaş kölelik

SONRAKİ HABER

GERÇEK

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...