23 Nisan 2010 01:00

BAŞYAZI


Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın vesilesi yapılan Kurtuluş Savaşı Meclisi’nin açılışının 90. yılı!
Bu bayramın resmi kutlayıcıları, “ulusal egemenlikle” ilgili pek bir malzemeleri kalmamasından beri, bu bayramın “çocuk bayramı” yanını öne çıkarmaktadırlar. Böylece onlarca yıldır 23 Nisan bayramları, ne yazıktır ki; çocukları aldatmanın, “çocuk sevgisini” çarpıtmayı yüceltmenin bayramları olmuştur.
Ancak şu da bir gerçektir ki; devlet propagandası, bugünkü hükümetler, milletvekilleri ve sermaye partileri için, onların çocuk sevgisi ve “milli irade aşkı” için ne üflenirse üflensin, 23 Nisanlar, çoğu zaman “Ulusal irade ve onun nasıl tecelli ettiği tartışmalarının” vesilesi haline gelmişlerdir.
Bugün de bu tartışma, “anayasa tartışmaları” ile bağlantılı olarak “Bu Meclis ulusal iradeyi temsil ediyor mu etmiyor mu” biçiminde 23 Nisan öncesinin iki ayını kapsamış bulunmaktadır. Bugünden sonra da bu tartışmanın daha da ısınarak sürmesi kaçınılmaz görünmektedir.
Hele de Başbakan Erdoğan’ın, bütün amacının “Başkanlık sistemine geçişin yolunu açmak ve kendisini seçilmiş bir sultan (padişah) olarak görme” hayalini açıkça itiraf etmesiyle bu tartışma daha da önem kazanmış bulunmaktadır.
Bunca zaman sonra Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştirip, cumhuriyetin ilk Anayasası’nı yapan Meclis’ten öğrenilecekler de bu yüzden önemlidir.
Elbette 1934 Anayasası’nı demokrasi kriterleri bakımından eleştirebilirsiniz ve çok da haklı olursunuz. Ancak, burada bu meclisi önemli yapan; ilk Meclis’in bir kurtuluş savaşını gerçekleştirebilecek güçleri bir arayı getiren ve onların temsilcilerin oluşturduğu bir meclis olmasıdır. Anayasayı da bu Meclis yapmıştır. Yani Kürdü ile, Türkü ile, Alevisi ile Sünnisi ile hatta hilafetçisiyle Kurtuluş Savaşı’nı yapan güçlerin hakları bu Anayasa tarafından (bir yıl sonra bu haklar yok sayılsa bile ki; burada tartışılan bu değil) az çok tescil edilmiştir.
Kısacası Kurtuluş Savaşı’nı yapan meclis; bir anayasa yapma yetkisi ve yeterliliğine sahip bir Meclis’ti.
Peki ya şimdiki meclis?
AKP’nin büyük bir çoğunlukla çekip çevirdiği bu meclis kimleri temsil etmektedir?
İşsizlik ve yoksulluğun ezdiği, özgürlükleri lafta özgürlük haline getirilmiş milyonlarca emekçiyi mi, halkı mı temsil etmektedir?
Çeyrek yüzyıldır hakları için mücadele den Kürtleri mi temsil etmektedir? (*)
Devletin “laisizmin bekçisi” olarak ilan ettiği ama gerçekte inançları yasa dışı sayılan Alevileri mi temsil etmektedir?
Demokrasi isteyen aydınları mı, kurtuluş isteyen kadınları mı, artık bir köylü hareketine dönüşen çevrecileri mi temsil etmektedir?
Aslında hiçbirini!
Çünkü bu vekillerin hiç biri, ülkenin önünü açacak bir demokrasi ya da emek mücadelesi içinden, onların temsilcisi olarak seçilip gelmemiştir. (Elbette burada söylediklerimiz vekillerin şahsıyla ilgili değil, sistemle ilgilidir.) Tersine onlar Erdoğan, Bahçeli, Baykal ve yakın çevresi tarafından seçilip halka dayatılmışlardır! Bu yüzden bu kişiler, halka değil kendilerini seçtirenlere karşı bağımlı olup, onların istedikleri dışına çıkamazlar.
Dolayısıyla bunların yapabilecekleri de sadece Erdoğan, Bahçeli ve Baykal’ın istediği anayasayı yapmak için mücadele etmekten ibarettir!
Sadece bu yüzden bile bu Meclis’in milli iradeyi temsil etmediği ortadadır ve Anayasa’yı tümden yeniden yapacak; 1920’deki gibi, ülkenin dinamik halk kesimlerinin (Kürtler, Aleviler, emekçilerin ileri kesimleri, kadın hareketi, çevre hareketi, ...), aydınların, sendikacıların da içinde olduğu bir Kurucu Meclis’e acilen ihtiyaç vardır.
Bugün kutlanan bayram; siyaset erbabının hamasi nutuklarından çok bu yanıyla konuşulması gereken bir bayramdır.
Elbette 23 Nisan’a hazırlanan ve onu büyük bir ciddiyetle “çocukların bayramı” havası içinde kutlamak için çırpınan çocukların bayramlarını kutluyoruz. Ama “çocuk sevgisine” dair ikiyüzlülüğü ve “Milli iradeyi temsil etme ve anayasa yapma” iddiasını bu vesileyle bir kez daha yalan ilan etmeyi de çocuklarımıza karşı, demokrasi güçlerine karşı görevimiz olarak görüyoruz.
Çocuklara kutlu olsun 23 Nisan!
(*) Önleri barajlar ve zorbalıklarla kesilse de bir azınlıkla da olsa yine en iyi Kürtler temsil edilmektedir.
İHSAN ÇARALAN

Evrensel'i Takip Et