23 Nisan 2010 01:00

Göstermelik törenler değil, haklarına sahip çıkılmasını bekliyoruz


Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 90. yıl kutlamaları daha önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da hamasi çocuk söylemleriyle ve sembolik yer değiştirme ritüelleriyle geçiştirilecek. Ne tesadüftür ki 90. yıl kutlamalarına hazırlanan TBMM’de bu günlerde 30 maddelik anayasa değişikliği görüşülmekte olup, bu değişikliğin 1. maddesi “çocuk istismarının” önlenmesiyle ilgili anayasal düzenlemeleri içermektedir. Anayasa tartışmaları arasında (HSYK ve Anayasa Mahkemesi Üyeliklerinin Seçimi tartışmaları) değersizleştirilen net ve kesin ifadelerle bir koruma sağlama mantığı gütmeyen “ve, fakat, ancak” bağlaçlarıyla bir birine ulanan cümleler karmaşasıyla çocuklarımıza yönelik anayasal güvence netleştirilmek istenmiyor.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Türkiye’nin dört bir yanında resmi törenler ve kutlamalar yapılacak. Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızı yine yılda bir kez hatırladığımızı gösterecek ve çocuklarımız için yapılan göstermelik törenlerle vicdanlarımızı rahatlatacağız.
Siyasi iktidarlar çocuklarımıza daha iyi bir gelecek hazırlamak için gerekli düzenlemeleri yapmak yerine, uyguladıkları yoksulluk politikaları nedeniyle her yıl binlerce çocuğu eğitimden kopararak, çalışmak zorunda bırakmıştır. Çocuk işçiliğinin her geçen yıl artması, çocuk haklarının ihlal edilmesi, eğitim alması gereken binlerce çocuğun eğitim hakkının dışına zorla itilmiş olmasının en açık göstergesidir.
Okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretimde milyonlarca çocuk ve gencimiz, çağ nüfusu içinde olmasına rağmen eğitim hakkından yararlanamamaktadır. Türkiye’de çocuk işgücü sürekli artmakta, eğitim çağındaki milyonlarca çocuk okumak yerine tarlada, sanayi sitelerinde son derece sağlıksız ve ilkel koşullarda çalışmaya zorlanmaktadır.
Bugün milyonlarca çocuk ve gencimizin eğitim hakkından yoksun bırakılmasına neden olanlar, temel bir insan hakkı olan eğitim hakkını “serbest piyasa”nın insafına bırakmak için gece-gündüz demeden çalışan, eğitimin özelleştirilmesini savunup, bunun için peş peşe yasal düzenlemeler yapanlardır. Eğitimin içinde bulunduğu sorunların ve sayıları milyonları bulan çocuk ve gencimizin eğitim hakkından mahrum bırakılma nedenlerini ortadan kaldırmadan 23 Nisan’ın gerçek anlamda bir çocuk bayramı olarak kutlanması mümkün değildir.
Türkiye’nin bugünkü tablosunun çocuklarımıza vaat ettiği gelecek karanlık ve tehlikelerle doludur. Çocuklarımıza, sosyal devletin tümüyle ortadan kaldırılmak istendiği, eğitimin, sağlığın özelleştirildiği, toplumun büyük çoğunluğunun açlık sınırının altında yaşadığı bir gelecek vaat edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’de yaşanan temel sorunları çözme yönünde adım atılmadan çocuklarımıza aydınlık ve güvenli bir gelecek bırakmamız mümkün görünmemektedir.
Türkiye, dünyada çocuklara bayram hediye eden tek ülke olmakla övünebilir. Ancak çocukların yaşadıkları sorunlara çözüm üretmeden, onlara sağlıklı ve mutlu bir gelecek hazırlamak için gerekli adımları atmadan kutlanacak olan “23 Nisan Çocuk Bayramı” göstermelik olmaktan öte gitmeyecektir.
Biz Eğitim Sen üye ve yöneticileri olarak bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da tüm dünya çocuklarının şiddetin, sömürünün, savaşların olmadığı, tüm dünyada barışın egemen olduğu bir ülke ve dünyada kardeşçe yaşamaları mücadelesini sürdüreceğiz.
Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, çocuklarımızın ve öğrencilerimizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz…
GÖKSEL RIZA ÖZKAN Niğde Eğitim Sen Başkanı, KESK Niğde Sözcüsü

Evrensel'i Takip Et