6 Mayıs 2010 01:00

AVRUPA GERÇEĞİ


16 eyalete bölünmüş Almanya’da önümüzdeki pazar günü önemli bir seçim var. Ülkenin batısında yer alan en büyük eyalet Kuzey Ren Vestfalya’da (KRV) yeni parlamentoyu belirlemek üzere 13 milyon seçmen sandık başına çağrıldı. Almanya genelinde 60 milyon seçmenin olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu sayı yaklaşık her dört seçmenden birisine denk düşüyor.
Bu bakımdan, KRV seçimleri her zaman Almanya’nın siyasi gelişmeleri açısından önem teşkil etmiştir. Örneğin 5 yıl önceki seçimler adeta “siyasi deprem” etkisi yaratmıştı. Eyalette hükümet ortağı olan SPD ve Yeşiller ağır bir yenilgi almıştı. SPD, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana elinde tutmayı başardığı eyaleti sonunda Hıristiyan Demokratlara kaptırmıştı.
Ağır yenilginin ülke genelindeki SPD-Yeşiller hükümetine etkisi de sarsıcı olmuştu.
Dönemin başbakanı Gerhard Schröder, SPD’nin solunda birikmekte olan toplumsal muhalefeti frenlemek için erken genel seçimlere gitme kararı almış ve bu, SPD-Yeşiller koalisyonunun sonunu getiren adım olmuştu.
Keza, bu erken seçim kararı, SPD’nin solunda sosyal kısıtlamalara, savaşa karşı verilen mücadele üzerinden kurulan, sonradan Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) ile birleşerek Sol Parti adını alan toplumsal muhalefet hareketinin hızını kesememişti. Sol Parti, 2005’teki erken genel seçimlerde yüzde 5 barajını aşarak parlamentoya girmiş, ardından Batı Almanya’daki eyaletlerde önemli başarılar elde etmişti.
Beş yıl önce KRV seçimlerinin getirdiği başarı üzerinden şekillenmeye başlayan Sol Parti, şimdi yeni bir hamle yapmayla karşı karşıya. Yüzde 5 barajı aşarak en büyük eyalette grup kurma olasılığı çok yüksek. En azından seçim öncesinde yapılan bütün anketler, barajı aşacağını ve grup kuracağını gösteriyor.
Kent sokaklarını süsleyen seçim afişlerinde halen parlamentoda grubu bulunan CDU, SPD, FDP ve Yeşiller’in işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı gibi konularda ciddi çözümler üretmediği görülüyor.
Buna karşın, Sol Parti eğitim ve sosyal alanlara daha fazla bütçe ayrılmasını, yeni işyerleri kurulmasını, zenginlerden daha fazla vergi alınmasını, Hartz IV yasasının kaldırılmasını, Afganistan’daki askerlerin geri çekilmesini istiyor. Can alıcı bu talepler Sol Parti’yi diğerlerinden açık bir şekilde ayırıyor. Bu yüzden de yüzde 5 barajını aşması, koalisyon hesaplarını altüst edecek, izlenecek politikaların seyrini bir ölçüde belirleyecek.
Bu sadece eyalet çapında değil, ülke genelinde hissedilecek.
Çünkü, federal çapta işbaşında olan Hristiyan Demokrat-Liberal Demokrat (CDU-FDP) koalisyon hükümeti, krizin faturasını asıl olarak KRV seçimlerinden sonra keseceğini defalarca dile getirmişti.
Sağlık başta olmak üzere pek çok alanda yapılacak kesintilerin emekçilerin yaşamını önemli oranda etkileyeceği belirtiliyor. Şimdi, koalisyon ortakları faturanın kabarıklığını bir bakıma pazar günü sandıktan çıkacak sonuca göre ayarlayacaklar.
Eğer her iki parti de oy kaybedip, yeniden hükümeti kuramazsa acı reçetenin kesilmesinde biraz daha itinalı davranılacak. Çünkü; işin ucunda üç yıl sonra yapılacak genel seçimleri kaybetmenin olduğunu biliyorlar.
Bu yüzden de, bu seçimlerden her şeyden önce eyalet ve federal düzeyde koalisyon ortağı olan CDU ve FDP’nin oy kaybetmesi, hükümet kurmak için gerekli çoğunluğu sağlamaması büyük önem taşıyor.
Anketlere bakılırsa büyük bir olasılıkla bu yönde bir sonuç çıkacak.
Sonradan nasıl bir hükümetin kurulacağı ise tartışmalı. CDU, şimdiden Yeşiller’e kapıyı açmış. Yeşiller de buna meyilli gibi.
Yeni, CDU ile FDP’nin oyları hükümet ortaklığı için yeterli olmadığı takdirde Yeşiller devreye girecek.
‘80’li, ve ‘90’lı yıllarda Hristiyan Demokratların koalisyon ortaklığı için aklından bile geçirmek istemediği Yeşiller, şimdi iktidar için can simidi görülüyor. Hamburg ve Saarland eyaletlerinde bu model hayata geçirilmişti.
Bu nedenle de özellikle bu eyalette yaşayan Türkiye kökenli göçmenler sandık başına giderken, çok daha dikkatli ve titiz davranmalı. “Geleneksel dost” Sosyal Demokratların sırtını çoktan beri sırtını göçmenlere döndüğü, sadece seçimden seçime birkaç göstermelik hamle yaparak gönüllerini kazanmaya çalıştığı biliniyor. Bu yüzden de bu partiden medet ummanın artık bir anlamı bulunmuyor.
Bu yüzden de gerçekten etkisi sadece eyaletle sınırlı kalmayacak seçimlerde emekçilerin, göçmenlerin taleplerine, çıkarlarına uygun davranan adaylara ve partilere oy vermek büyük bir önem taşıyor.
Haftaya sandıktan çıkan sonuçların ne anlama geldiğini irdeleyeceğiz.
YÜCEL ÖZDEMİR

Evrensel'i Takip Et