23 Mayıs 2010 01:00
BAŞYAZI
CHPnin 33. Kurultayı dün başladı; bugün merkez yöneticilerinin seçimiyle sona erecek.
Kurultayın dünkü bölümünde, 122 delegenin önerisiyle genel başkanlığa aday gösterilen Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlığa seçildi.
33. Kurultay, resmiyette CHPnin olağan kurultayıydı; ama, kurultaya üç hafta kala, Baykalla ilgili kasetin gündeme bomba gibi düşmesiyle, bu olağan, Baykalın sorunsuz ve hatta muhalefetsiz yeniden seçileceği beklenen kurultay birden olağanüstü bir kurultaya dönüştü. Ve bu olağanüstülük, birden bire bırakalım üç haftayı, daha bir hafta önce bile adından söz edilirken şarta şurta bağlanan Kılıçdaroğlu, rakipsiz genel başkan adayı olarak ortaya çıkıp, CHP tarihinde herhalde en kolay seçilen genel başkan oldu!
Yine 33. Kurultayın Bülent Ecevitin genel başkan olduğu 1973den beri de en heyecanlı ve coşkulu kurultayı olduğunda da izleyenler hemfikirdir.
Ancak, bu kurultayda, bir yandan da basının yakıştırmasıyla değişim kurultayı iddiası öne çıkarılırken, bu değişim iddiasının ne bir hesaba, ne bir plana ne de parti içinde dayanakları olan nesnel bir temele dayandığı söylenebilir. Çünkü bir hafta öncesine kadar CHPde değişimden söz etmek, devlet bürokrasisinde bürokrasinin kaldırıldığını ilan etmekten bile daha zordu.
Ama dün gazetecilerin kurultay hakkında düşüncesini sorduğu CHPnin tanınmış ya da tanımamış delegelerinin, hatta CHPden ayrılmış ayrı partiler kurmuş ama şimdi CHPye döneceğini söyleyenlerin verdiği yanıtlar ortaktı:
Bu kurultayın sonunda CHP içinde tam bir birlik ve bütünlük olacak, CHP iktidara yürüyecek. Bu kurultayda biz genel başkan seçerken başbakan da seçmiş olacağız,CHP devlet partisi olmaktan çıkıp halk partisi olacak, Engelleri aştık Türkiyenin sorunlarını da hep birlikte aşacağız, CHP kendi yatağında akacak artık, ... gibi, anlamlı olması için sonunda Amin! denmesi gereken cümleler kuruyorlar.
Öyle anlaşılıyor ki; her delege, her CHPli, kendi kafasında idealize ettiği CHPnin Kılıçdaroğlu tarafından gerçekleştirileceğini umuyor. Ve öyle olmasını diliyor.
Çünkü kurultay salonundaki kalabalık ve CHPyi AKPye karşı bir düzen seçeneği oluşturmak üzere dizayn etmeye yönelen sermaye çevrelerinin propagandasının baskısından ve onlara paralel hareket eden basının yarattığı illüzyondan birazcık kurtulan herkes biliyor ki; Baykalın gitmesi dışında CHPde herhangi bir değişim yoktur. Dahası, partinin büyük lideri, kurtarıcısı olarak sunulan Kemal Kılıçdaroğlu da bırakalım karşı tarafa karşı, CHPnin geleneksel politikalarını eleştirip, parti içinde bunun mücadelesini vererek gelen (Ecevitin 1970lerin başında yaptığı gibi) bir genel başkan da değildir. Tersine, CHPnin bugünkü bürokratik, statükocu politikalarının temsilcisi ve ondan da öte mimarı ve Baykalın da en yakın adamı Önder Sav, Kılıçdaroğlunun da arkasındaki adamdır. Dünün en koyu Baykalcıları, on gün öncesinin, Ölürüz de Baykaldan ayrılmayız diyenleri, CHPdeki statükonun önde gelenleri, değişim kurultayının ağır toplarıdır!
Gerçek bu kadar açıkken; CHP içinde bir ömür tüketmiş koca koca adamların, deneyimli politikacıların, bu kurultayı bir değişim kurultayı diye ilan edip; CHPnin birlik bütünlük içinde iktidara yürüyeceğini söylemelerinin bir nedeni olabilir. Ki o da; Baykalın bürokratik, statükoyu savunan CHPsine tepki duyan CHP tabanındaki emekçilerin, aydınların Gerçek bir değişim özlemidir!
Elbette kurultayda sıradan delegeden yansıyan değişim isteği; daha demokratik, daha mücadeleci bir parti amaçlayan bir ekip için bir başlangıç olabilir ama bugüne kadar zaten statükoyu oluşturanların ve savunanların Değişimci olduğu bir değişim ne kadar ilerletici olabilir ki?
Bunlar ve CHPnin öteki özellikleri düşünüldüğünde, CHPde değişim olabilir mi; bakalım göreceğiz demek bile CHPde gerçekten değişim isteyen gerçekten demokratik bir parti, Türkiyenin demokratik ve emekçilerin mutlu bir ülke olmasını isteyen CHPlilerin umutlarını istismar etmek olur.
Aksi halde, CHPdeki bütün kötülüklerin kaynağı Baykaldır demek gerek.
CHPnin demokratik bir parti olmasının çıtasının nerede olduğuna ise yarın değineceğiz.
İHSAN ÇARALAN
Evrensel'i Takip Et