26 Mayıs 2010 01:00
Ölüm Kışladağdan gitmiyor!
Uşak Eşme ile Ulubey ilçeleri arasında faaliyetini sürdüren Kışladağ Altın Madeni yakınında hayvan ölümleri devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde 100ün üzerinde küçükbaş ve 3 tane de büyük baş hayvanın şüpheli bir şekilde öldüğü Bekişli köyünde önceki gün de onlarca balığın öldüğü haberi geldi. Köyde, birçok büyükbaş ve küçükbaş hayvanın hasta olduğu, sebzelerin ise kuruduğu bilgileri gelirken, köylüler tüm bunların madenden Bekişli deresine yapılan kaçak su deşarjı sonrasında meydana geldiğini söylüyorlar.
Kanadalı TÜPRAG Şirketi tarafından işletilen Kışladağ Altın Madenine komşu Bekişli köyünde yaklaşık bir ay önce 100ün üzerinde koyunu ve üç ineği ölen Bilal Öztürk adlı köylünün önceki gün de evinin önünde bulunan havuzdaki balıkları öldü. Görüştüğümüz köylüler havuzdaki bulunan balıkların çoğunun öldüğünü, kalanların ise can çekiştiğini belirtirlerken, Bilal Öztürkün evine yakın konumda oturan akrabalarının büyük ve küçük baş hayvanlarının da hasta olduğunu söylediler.
MADENDEN DEREYE GİZLİ DEŞARJ YAPILIYOR
Telefonla ulaştığımız Bilal Öztürkün amca oğlu Hasan Öztürk, Öztürkün evinin Bekişli deresinin 10-20 metre uzağında olduğunu belirterek, akrabasının bu dereden havuzuna su aldığını, balıkların da bu su nedeniyle ölmüş olabileceğini söyledi. Altın madeninin özellikle yağışlı günlerde dereye su deşarj ettiğini dile getiren Öztürk, Madenden dereye gizli bir boru ile su bırakılıyor. Özellikle yağışlı günlerde. Geçenlerde jandarma gelip bu durumu tespit etti. İşte bu su nedeniyle hayvanlar ölüyor dedi. Bir ay önce ölen koyunlara ve ineklere yapılan tahlillerde farklı teşhisler konduğunu aktaran Öztürk, Önce kıl kurdu dediler. Biz yıllardır hayvancılık yaparız. Kıl kurdunu, diğer hastalıkları biliriz. Buna itiraz edince gıda zehirlenmesi teşhisi koydular bu sefer. Yıllarca bu köyde hayvancılık yapıldı böyle ölümler görülmedi. Amca oğlum Bilal Öztürk bir ay önceki ölümlerde de dereden aldığı suyla bahçesini sulamıştı. 100ün üzerinde koyunun ve ineklerin ölmesinin nedeni de bu derenin suyu diye konuştu.
ÇARESİZ KALDIK
Öztürk, balıkları ve dereden aldıkları suları İzmir ya da Ankarada tahlil ettireceklerini söyledi. Madenin içinde biriken bir suyun dönem dönem Bekişli deresine deşarj edildiğini, bu suyla ilgili madendeki işçilere Sakın ayağınızı dahi sokmayın uyarısı yapıldığını vurgulayan Öztürk, Derenin suyunun rengi de değişti. Artık deredeki yosunlar siyah bir renk aldı diye konuştu. 2009 Eylül ayından bu yana köylerinde hayvan ölümlerinin yaşandığını kaydeden Bekişli köylülerinden Musa Akar, bu tarihte doğuran 170 koyunun belli bir süre sonra öldüğünü, ölen kuzularla birlikte sayının 400e ulaştığını söyledi. Yaşanan ölümlerin gıda zehirlenmesi ile alakası olmadığını kaydeden Akar, Dereden uzak yerlerde olan hayvanlarda bir şey yok. Dereye yakın olanların ise hepsi ölüyor. Dere suyundan içen inekler de hasta. Derenin suyu ile sulanan sebzeler de kuruyor. Hayvanları ölen arkadaşların madende çalışanları var. Onlara bir şey olmasın diye seslerini çıkarmıyorlar. Kaymakama, jandarmaya haber verdik. Çaresiz kaldık. Ne yapacağımızı bilemiyoruz dedi. (İzmir/EVRENSEL)
MADEN NELERE MAL OLDU?
Kışladağ Altın Madeni 2006 Temmuzunda resmi olarak açıldı. Resmi açılıştan 15-20 gün önce hâlâ tam olarak açıklığa kavuşmasa da madende meydana gelen siyanür kazası sonrası Eşme ve köylerinde yaşayan 1500ün üzerinde kişi zehirlendi. Yetkililer zehirlenmelerin nedeni olarak Eşmenin şebeke suyuna karışan bakteri kirliliği açıklamasını yaparken, Eşmenin suyunu kullanmayan onlarca köylünün de hastalanması bu açıklamaları baştan çürüttü. Kaymakamlık ve valiliğin engelleme girişimlerine rağmen İzmir ve Uşaktan, aralarında TTB temsilcilerinin de bulunduğu bir heyet tarafından zehirlenen vatandaşlardan alınan kanlarda yüksek oranda siyanür tespit edilmiş, yapılan basın açıklamasında Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, zehirlenmelerin siyanürden olduğunu kaydetmişti.
Yine 2007 sonu ile 2008ın ilk aylarında madene yakın İnay köyünde yüzde 80lere varan oranlarda ölü ve sakat kuzu doğumları meydana geldi. Köylüler kuzu ölümlerinden madeni sorumlu tutarken, yetkililer ise bir süre karantina uyguladıkları köydeki hayvan ölümlerinin nedenini Beyaz kas hastalığı olarak açıkladılar.
MADEN ŞİRKETLERİ GÜN SAYIYOR
Madencilik yasasında bazı değişiklikler yapılmasını öngören yasal düzenleme artık son aşamaya geldi. Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonundan geçen yasa tasarısı önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kuruluna gelecek. Birçok yönü ile eleştirilen, Anayasa Mahkemesi ve Danıştayca bazı maddeleri iptal edilen eski yasadan bile daha tehlikeli olarak nitelenen yeni tasarı, yaban hayatı geliştirme sahalarında, zeytinliklerde ve su havzalarında madencilik yapmaya olanak tanıyor. Madenciliğin önündeki tüm engellerin aşılmasına dönük hazırlandığı dile getirilen yeni tasarı ayrıca madencilerin yerel yönetimler tarafından denetlenmesinin önünü tıkadığı gerekçesi ile de eleştiriliyor.
Anayasa Mahkemesinin 5 Haziran 2004 yılında yürürlüğe giren Maden Yasasının bazı maddelerini iptal etmesinin ardından ülkedeki madencilik sektörü yasal dayanaktan yoksun kalmıştı. Çıkarılan yönetmelikte Danıştayca iptal edilmişti.
Madenci şirketlerin hiç de hoşuna gitmeyen bu hukuki gelişmelerin ardından madenci lobisinin baskıları sonrası hemen değişiklik taslağı hazırlıklarına başlanıldı. Hazırlanan taslak metinle ilgili yapılan değerlendirmelerde yasanın insan yaşamı ve çevre gibi bir kaygı taşımadığı dile getiriliyor. Madencilikle ilgili tüm izinlerin merkezi yönetime devredildiği tasarı da, kazanılmış hak kavramı yasaya sokularak alınan maden ruhsatları için adeta bir tür dokunulmazlık getiriliyor. Madenci şirketlere ruhsat verme işi belediyelerden alınarak valiye verilirken, tasarı ile madenciliğin önündeki tüm yasal engellemelerin kaldırıldığı değerlendirmeleri yapılıyor.
(İzmir/EVRENSEL)
Özer Akdemir
Evrensel'i Takip Et