24 Ekim 2010 00:00
Şilide olanlar bizde olsaydı!...
GÜNÜN YAZILARI
Şilide göçük nedeni ile yerin 700 metre altında kalan 33 maden işçisi 69 gün sonra kurtarıldı. Oysa Şilide çalışmalar sürerken bizim ülkemizde tam 8 madenci daha toprağa verilmişti! Üstelik Şilidekinin aksine Böyle bir kaza bizde olsaydı, madencilerimizi üç günde çıkarırdık diyen bir Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız olduğu halde!
Kaldı ki 17 Mayısta Zonguldak Karadonda meydana gelen grizu patlamasında yerin altında kalan 2 işçimiz hâlâ kurtulamamıştı! Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer bu çelişkiyi soranları da 2 olay arasında ki farkı ortaya koyarak cevaplamıştı:
- Şilide göçük oldu Zonguldaktaki ise grizu patlaması!
Hatırlanacağı gibi Zonguldak Karadondaki maden de 30 işçi yerin altında kalmış, bunlardan 28 tanesinin cesedi çıkartılmış diğer ikisine ise bugüne kadar ulaşılamamıştı! Aynı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, 28 maden işçisinin cesetlerini ailesine teslim ederken de bugünküne benzer tarihi bir açıklama yapmıştı:
- Güzel öldüler! Bütün işçilerimizi ailelerine teslim ettik. Hepsi defnedildi, hepsi huzur içindeler!
Okuyan duyan da işçiler ölürken Bakanın da yanlarında olduğunu sanmıştı! Öte taraftan buna da şaşırmamak gerekirdi! Aynı olay için Başbakan Erdoğanda Bu mesleğin kaderinde var demişti! Yani eğer balıkçıysanız ve tekneniz devrildiyse azgın sularda boğulup ölebilirsiniz zira bu mesleğinizin kaderinde vardır! Yok eğer bir tersanede işçiyseniz her an kafanıza koca bir demir parçası düşüp ölebilirsiniz çünkü bu da mesleğinizin kaderinde vardır! Öte taraftan şoförseniz eğer ve ekmeğinizi böyle kazanıyorsanız bir kazada hayatınızı kaybedebilirsiniz! Zaten bu da mesleğinizin kaderinde vardır! Yani bu ülkede ecelinizle ölmeyin de nasıl ölürseniz ölün! Zira normal olmayan yollardan ölmek yurdum insanın kaderinde vardır! Tıpkı birbirine benzer siyasilerin birbirinden ilginç açıklamalarını dinlemek kaderlerinde olduğu gibi!
Şimdi gelelim Şilideki maden olayına! Doğrusu henüz işçiler çıkmadan plan ve projeler çıkmıştı yeryüzüne! Kitaplar, sinemalar, televizyon dizileri gırla gidiyordu! Yerin 700 metre altında ölümle burun buruna kalmış birine Çıkınca anılarınız bir kitapta toplanacak, sinemacılar anlatacağınız hikayeleri bekliyor, dolar milyoneri olacaksınız, sunucu olacaksınız, Türkiyeden bir emekli vatandaş aylığının tamamını size bağışladı gibi şeyler söylerseniz, adamcağız Yok ben burada rahatım, bir bilgisayar ile bir de İnternet aboneliği gönderin, facebooka girip çıkayım bu bana yeter mi diyecekti!
Ama özellikle yazılı ve görsel medya o kadar iyi idare etti ki durumu kimi zaman dışarıdaki madenciler bile hayıflandı:
- Ah ulan ah ne vardı ben kalsaydım yerin 700 metre altında! Barcolenaya transferimi bile isterdim!
Peki aynı kurtarma olayı Türkiye toprakları üzerinde yaşansaydı dışarıda durum ne olurdu! Kuşkusuz çok daha karmaşık olurdu! İşçilerin 17 gün sonra sağ salim oldukları öğrenildiğinde Şehrin Valisi bir üst yazı ile durumu ilgili makamlara bildirirdi:
- İlimiz sınırları içerisinde vukuu bulan göçük kaymasında yerin 7 kat altında kalan işçilerimizin hâlâ ölmedikleri anlaşıldığından, işçilerin ailelerine ve yakınlarına verilmesi söz konusu olan ödenek miktarlarını belirleme çalışmasının durdurulması ve bu cihetle ölmeyen işçilerin bugüne kadar ölmüş gibi muamele görmesi sebebi ile!..
Şehrin belediye başkanı işçilerin ölmemiş olduğunu ve yerin 700 metre altında hâlâ hayatta olduklarını top atışı ile tüm ülkeye ve hatta tüm dünyaya duyururdu! Kuşkusuz bu toplardan bir ya da birkaç tanesinin söz konusu madenin olduğu yöne atılmış olma ihtimali toplar patlamadan önce değil havada ve işçilerin bulunduğu yöne doğru giderken anlaşılırdı!
Cumhurbaşkanı bu durumu bir resepsiyon ile kutlamak isterdi! AKP resepsiyona tam kadro katılırken, CHP duruma ince bir ayar çekerdi! İktidar işçilerin bu kadar süre sağ kalmasını iktidarda kendilerinin olmasına bağlardı, muhalefet ise erken seçim isteyerek aynı durumun kendi iktidarları döneminde de yaşanabileceğini ispatlamak isterdi! Diyanet kıblenin yerini gösteren bir harita ile birlikte fetva gönderirdi! Başbakan vaat gönderirdi, Kılıçdaroğlu selam gönderirdi, Bahçeli ip gönderirdi, TÜBİTAK mail gönderirdi, YÖK sorun gönderirdi, Gazeteler haber gönderirdi, Televizyonlar kamera gönderirdi, mahkeme dava açardı, Yargıtay bozardı, Sayıştay onardı, Anayasa Mahkemesi iptal ederdi, mahkeme tekrar açardı, Meclis toplanırdı, savcı soruşturma açardı, polis biber gazı sıkardı, mahkeme tutuklardı, Almanı, İngilizi, Amerikalısı da Fransız Fransız bakardı!..
Veli Bayrak
Evrensel'i Takip Et