4 Kasım 2010 00:00
BAŞYAZI
TCKnın Görevi kötüye kullanmayla ilgili maddesindeki cezaları yarı yarıya düşüren tasarı önceki gün komisyondan, bir dakikadan kısa sürede oylanarak geçirildi!
Şimdi durup dururken onca iş güç arasında AKP Hükümeti neden böyle; rüşvetçiyi, hırsızı, torpil erbabını kurtaracak bir girişim yapmıştır?
Sorunun ve yanıtın anlaşılması için şöyle bir genelleme yapalım:
Hukuk uleması ve kurt politikacı olmayanlar da bilir ki; bir ülkede bir suçun Suç olmaktan çıkarılması ya da Suçun karşılığı olan cezanın azaltılması için çok önemli değişiklikler olması gerekir.
Örneğin 150-200 yıl önce ABDde at çalmanın cezası idamdı! Çünkü o dönemde, ABD koşullarında at, insanın neredeyse her şeyiydi. Atın çalınması demek; o insanın yollarda kurda kuşa yem olması anlamına geliyordu. Ama at ekonomik ve sosyal bakımdan önemini kaybedince at çalmanın cezası da Adi hırsızlık vakaları kadar bir cezaya indirilmiştir!
Ya da bir dönemde suç olan şey, bir başka düzende suç olmayabilir. Örneğin kapitalist toplumda Özel mülkiyetle ilgili suçlara çok ağır cezalar verilirken sosyalist toplumda böyle suçlar yoktur! Hatta özel mülkiyeti savunmak bir suça dönüşmüştür!
Önceki gün TBMM Adalet Komisyonunda, AKPli komisyon üyelerinin oylarıyla kabul edilen tasarıya göre, görevini kötüye kullanarak haksız kazanç sağlayanlara verilen 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası olarak değiştirilmiştir. Yine aynı tasarıya göre; Görevi ihmal nedeniyle kamuyu zarara uğratan veya çıkar sağlayanlar ise 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası yerine 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile yargılanacaklar.
Ne olmuştur da; AKP Hükümeti ve onun değerli vekilleri; Görevi kötüye kullanmayı böyle birden önemsiz bir suça dönüştürmede Toplumsal yarar görmüşlerdir?
Suç ve ceza ilişkisi mantığına göre; böyle bir yasal düzenleme için; ya devlet hizmetlerinde rüşvet, adam kayırma, iltimas, ihaleye fesat karıştırma vb. gibi suçların artık kimseye zarar vermez hale gelmesi gerekir Ya da; bu girişimin arkasında; bu suçu işleyenleri kurtarmak ve suçu işleyene arka çıkıp onları cesaretlendirmek vardır.
Birinci gerekçe için; yani rüşvet, adam kayırma, vb. gibi suçların artık kimseyi rahatsız etmeyecek bir düzeye indiği söylenebilir mi?
Herhalde hiçbir namuslu vatandaş bu soruya Evet! demez. Tersine herkes, her gün devlet dairelerindeki adam kayırmadan, rüşvetten iltimastan yakınmaktadır. Bırakalım vatandaşı; bizzat memurların kendileri, tayinlerde ve görevlendirmelerde üst makamların partizanlığından, kadrolaşamadan, kendi adamına yer açma faaliyetlerinden, haksız hukuksuz uygulamalardan şikayetçidir. Dolayısıyla; gerek vatandaş gerekse sıradan kamu emekçileri için; Görevi kötüye kullanmanın cezasının hafifletilip Yok düzeyine indirilmesini gerektirecek hiçbir haklı gerekçe yoktur!
Bu tablo karşısında geriye ikinci ihtimal; yani Görevi kötüye kullananların kurtarılması vardır. Nitekim yasanın gündeme gelmesi de Görevi kötüye kullanma konusunda herhalde rekor sayıda dosyaya sahip Melih Gökçekin girişimiyle olmuştur. Ve bu tasarıyla AKPnin kendi yandaşı memurları ve hakkında Görevi kötüye kullanmaktan dosya bulunan 100 dolayında milletvekilini kurtaracağı belirtilmektedir.
AKPnin Duayen hukukçusu Prof. Burhan Kuzu, Bu tür suçlara ağır ceza verilerek, memurun iş yapma cesaretinin kırıldığını söylemekte ve bu suçların Maydanoz kategorisinden suç olduğunu da bu vesileyle ilan etmiş bulunmaktadır. Ki bu, kamuda (Yerel ve merkezi yönetim kadroları için) Görevi kötüye kullanmayı teşvik edip onlara; Yiyin, yedirin, iş yapın! demek anlamına gelmektedir.
Rüşvet, adam kayırma, hile, hurda çoğalıp; yüz kızartıcı, öfke uyandıran, cezalandırılması gereken bir suç olmaktan çıkarılmışsa, o düzen çürümüş; kendi yıkılmasının fermanını hazırlamıştır denir. Ve insanlık tarihinde bunun sayısız örneği vardır.
AKPnin tasarısı; aslında bu çürümüşlüğü ve yıkılmaya mahkumiyeti yasalaştırmanın tasarısıdır; bu tasarıyı yasalaştırmak da Erdoğana ve AKPsine nasip olmuştur!
Hayırlı olsun!
İHSAN ÇARALAN
Evrensel'i Takip Et