18 Kasım 2010 00:00

Hükümetin AB bahanesi yalan çıktı!


İkizdere’de mahkemenin verdiği SİT kararının ardından hükümet, “AB uyum yasaları çerçevesinde yapıyorum” diyerek, jet hızıyla Meclis’e Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu tasarısını sundu. Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda ise hükümetin çevre politikaları eleştirilerek, çıkarılan yasanın uyum yasalarıyla bir ilgisinin olmadığı belirtildi. Hükümetin AB bahanesi de tutmayınca, Türkiye’nin dört bir yanında yapımı gündemde olan baraj ve Hidroelektrik Santrallere (HES) karşı mücadele eden yaşam savunucuları, yasanın çıkmaması için imza kampanyası başlattı.
BAKANLIK BAŞKA
DİYOR AB BAŞKA
Oysa, Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda Türkiye’nin çevre konusunda hak ihlallerindeki artış gözler önüne serilirken, AB’den hükümetin çıkarmaya çalıştığı yasanın uyum süreci ile ilgisi olmadığı açıklandı. Hükümetin tasarısı, tüm varoluş maksadını 11. maddede yer alan “Bir alanın korunan alan niteliğine sahip olup olmadığı Bakanlıkça incelenir. Korunan alan niteliği taşıdığına karar verilen alanlardan orman rejimine tabi olanlar Bakanlıkça, diğer alanlar ise Bakanlar Kurulu tarafından korunan alan olarak belirlenir” ibaresiyle anlatıyor. İşte yasanın çevrecilerin eleştiri oklarına hedef olmasına neden olan da tam da bu madde.
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Antalya Şube Başkanı Hediye Gündüz, bu yasanın “doğa katliamı’” anlamına geleceğini belirterek, hükümete sert eleştiriler yöneltti. Gündüz, “Mevcut Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 7. maddesinde, ‘kültür ve tabiat varlıkları bakanlıkça veya diğer ilgili kurum ve kuruluşların uzmanlarının yardımlarından faydalanılarak tespit edilir’ ve ‘korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitler koruma kurulu kararı ile tescil olunur’ denilmektedir. Kanunun 51. ve devam maddelerinde de tescili yapacak olan Koruma Kurulu’nun bilimsel ve özerk yapısı verilmektedir” diyerek yasayı eleştirdi.
‘ENDİŞE VERİCİ’
Mevcut durumda bile SİT alanlarının yok edilmesine yönelik projeler devam ederken, bu çıkartılmak istenen yasa ile Türkiye’nin dereleri vadilerinin, tarihi rant uğruna yasal olarak yok edileceğine ve çevrecilerin, yasadışı ilan edileceğine dikkat çeken Gündüz, Türkiye’de 2 bin 700’ün üstünde kurulan HES’lere karşı halk hareketinin şart olduğunu söyledi. Gündüz, “Bu yasa tasarısı ile hükümet, HES’leri koruma ve tarihi gömme, kültürleri yok etme kanunu çıkartmak istiyor. Biz bu imza kampanyası ile toplumun duyarlılığını hedefliyoruz. Hükümetin yapmayı düşünebileceği en son şey bu yasa olmaydı. Tüm dünyada korunan alanlar yüzde 10 civarında bizim ülkemizde yüzde 2. Zaten bu oran çok düşükken, bu tarz yerlerin korunmasını, bilimin ve siyasetin kontrolüne vermezsiniz bu demek oluyor ki siz gelecek kuşakların sorumluluğunu almıyorsunuz. Bu durum çok endişe verici” diye konuştu.
İMZA KAMPANYASI
Türkiye’nin farklı bölgelerinde barajlara ve HES’ler karşı yaşam alanlarını savunan, aralarında Çit Deresi Çevre Komisyonu, Çoruh Aksu Vadisi, Senoz Vadisi, Alakır Nehri, Antalya Isparta Burdur Dereleri Gönlünce Aksın Çevre Platformu, Loç Vadisi Koruma Platformu, Kazdağı Koruma Girişimi, Ergene İnisiyatifi, Karadeniz İsyandadır Platformu, İç Anadolu Çevre Platformu, Yalova Çevre Platformu, Yeryüzüne Özgürlük Derneği, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Hatay Şubesi’nin de bulunduğu onlarca çevre örgütü yasanın Meclis’ten geçmemesi için imza kampanyası başlattı. İmza kampanyasına destek olmak için www.dayanisma.net adresine girip, yasaya karşı olan tepki dile getirilebiliyor. (İstanbul/DİHA)
Evrim Kepenek

Evrensel'i Takip Et