20 Kasım 2010 00:00

Başbakan kadınların çığlığını duymak istemedi


Ankara’ya “Kimliğimin, bedenimin ve emeğimin sömürülmesine karşı mücadele ediyor, barış için yürüyorum” sloganıyla yürüyen kadınların, Başbakanlık’a iletmek istediği ancak kabul edilmeyen raporlarda, kadınların çığlığı yer alıyor. Raporlarda, “Kadınlara yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve cinayetlerin önlenmesi için kamusal önlemler alınmalı, bu suçları işleyenlerin cezaları ağırlaştırılmalı, ‘tahrik’ uygulanmamalıdır” önerisi de yer alıyor.
KESK Kadın Sekreterliği, İHD ve Ankara Barış İçin Kadın Girişimi öncülüğünde Türkiyeli kadınların başlattığı, “Kimliğimin, bedenimin ve emeğimin sömürülmesine karşı mücadele ediyor, barış için yürüyorum” yürüyüşü, Hakkari ve İstanbul’dan başlamıştı. Yürüyüşle, savaşın kadınlar ve çocuklar üzerinde yarattığı etkiyi Türkiye kamuoyuna taşımayı amaçlayan kadınların Hakkari’den başlayan yürüyüş kolu, Van, Bitlis, Siirt, Batman, Diyarbakır, Urfa, Adıyaman güzergahından, İstanbul’dan başlayan ikinci kol ise, Kocaeli, Bursa, Eskişehir güzergahından Ankara’ya varmayı hedefledi. Türkiye’nin 12 ilinde savaşın kadınlar ve çocuklar üzerinde yarattığı etkiyi haykıracak olan kadınlarla birlikte BDP, EMEP, SKM ve SDP’li kadınlar da yürüdü. Kadınlar Urfa’ya varamadan polisler tarafından potansiyel suçlu ilan edilerek engellenmeye çalışıldılar, gözaltına alındılar. Ve Adıyaman’a uğrayamadan Ankara’ya geldiler. Geçtikleri il ve ilçelerden topladıkları dosyaları Başbakan’a sunmayı hedefleyen kadınlar, 12 Kasım’da Ankara’da da polis barikatı ile karşılaştılar. Ve dosyalarını Başbakan’a ve hükümet yetkililerine sunamadılar.
DOSYALARIN İÇERİĞİ
Öncelikli olarak ‘Kadın haklarına dair temel yasal değişiklikler ve uygulama sorunları’ başlığı altında Uluslararası sözleşmelerde dahil olmak üzere, kadınların yaşadığı sorunlar, çocuk istismarı konuları ve yasal mevzuatı ele alan bir dosyaya yer veriliyor. Yine KESK Hakkari Kadın Komisyonu’nun kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarına dair hazırlamış olduğu raporda, Hakkari’de yaşanan hak ihlalleri geniş yer alıyor. Kadın çalışmaları konusunda belediyelerin yetersizlikleri dile getirilirken, devletin ise bu konularda hiçbir olanak sunmadığına dikkat çekiliyor.
‘Van’da kadına yönelik şiddet raporu’nda, kadın cinayetlerinin son yıllarda çok işlendiğine dikkat çekilirken, Sıdıka Platin başta olmak üzere Van’da çok sayıda kadının şiddete uğradığı, 6 Haziran 2010’da Çaldıran ilçesinde bir kadının aile içi şiddetten dolayı girdiği bunalım sonucu intihar ettiği belirtiliyor. Van İnsan Hakları Derneği’nin verilerine yer verilen raporda, Van’daki kadın kurumlarındaki şiddet başvuru sayılarında yüzde bin artış olduğu dikkat çekiyor. Buna göre, 1994-2005 yılları arasında 14 bin kadının taciz ve tecavüze uğradığının Van Adliye kayıtlarında görüldüğü belirtiliyor. 2010 yılı içerisinde başvuran kadınların sayısının da 116 olduğu belirtiliyor. Bu kadınların yüzde 93’ünün fiziksel şiddete, yüzde 25’inin de cinsel şiddete maruz kaldığı kaydediliyor.
‘GÜLDÜNYA’YA DAYATILAN TÜM KADINLARA DAYATILIYOR’
KESK Bitlis Şubeler Platformu’nun hazırladığı rapora göre, kadına yönelik şiddet taciz ve tecavüz ile çocuklara yönelik cinsel istismar ve şiddet olaylarında 2010 yılında artış gözlendiği örneklerle açıklanıyor. Yine Tatvan, Ahlat, Adilcevaz, Mutki, Hizan ve Güroymak’ta yaşanan olaylar isim ve tarihlerle belirtiliyor. Sonuç olarak Güldünya Tören’e dayatılan ölümün aynısının bütün kadınlara dayatıldığı ifade ediliyor.
İNTİHARLARDA BATMAN VE URFA ÖNDE
Batman Kadın Raporu’nda da, 30 yılı aşkın bir süredir gelişen savaş sonucunda oluşan göç olgusunun kadınlar üzerindeki olumsuz etkilerine yer veriliyor. Batman’dan sonra bu seferde Urfa’da kadın intiharlarının arttığına dikkat çekilen raporda, 2010 yılının ilk on ayında toplam 469 kadının intihar ettiğine dikkat çekiliyor. Urfa’nın ilçelerinde yaşanan tüm olaylarda tarih ve vaka olarak ayrıntılı bir şekilde veriliyor. Çözüm önerilerinin sunulduğu raporda, ayrıca özellikle şiddet, taciz ve tecavüz vakalarında cezai yaptırımların arttırılması gerektiği belirtiliyor.
ÇOCUK İSTİSMARININ EN FAZLA OLDUĞU İL SİİRT
Siirt Merkez ve ilçelerinde 10 tane YİBO olduğu belirtilerek, bu okullarda 3 bin 690 öğrencinin eğitim gördüğü ifade ediliyor. Diyarbakır’da da Diyarbakır Kadın Kurumları’nın kadın sorunlarına dönük çözüm önerilerine yer verilirken, Diyarbakır Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (DİKASUM) yapılan başvurucularla ilgili kurumlarda yaşanan sıkıntılara dönük örnek vaka raporuna yer veriliyor.
Raporlardaki çözüm önerilerinden bazıları ise şöyle: “Kadınlara yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve cinayetlerin önlenmesi için kamusal önlemler alınmalı, bu suçları işleyenlerin cezaları ağırlaştırılmalı, ‘tahrik’ uygulanmamalıdır. Sosyal hizmetler ve yerel yönetimler bünyesinde nüfusa uygun kadın danışma merkezleri, kadın sığınma evleri, meslek edindirme kurulları açılmalıdır. Giderek artan çocuklarımıza yönelik taciz, şiddet, tecavüz ve cinayetlerin önlenmesi için yasal önlemler alınmalı, cezai yaptırımlar arttırılmalıdır. YİBO’lar kaldırılmalıdır. Kadınlara yönelik hizmetler için bütçeden özel pay ayrılmalıdır. Çocukları ve kadınları mağdur eden şiddeti derinleştiren savaş politikalarına son verilmelidir.” (DİHA)

‘KENDİ HİKAYEMİZİ YAZMAKTA KARARLIYIZ’

Kadın yürüyüşünün Hakkari kolunda yer alan Tüm Bel-Sen Eğitim Sekreteri ve KESK Kadın Komisyonu üyesi Güler Elveren, yürüyüşle hedeflerine ulaştıklarını, ama varolan engellemeler nedeniyle dosyalarını kapsamlı hazırlama imkanı bulamadıklarını söyledi. Buna rağmen geçtikleri her ilde yoğun bir ilgi ile karşılandıklarını ifade eden Elveren, “Erkek devletin topyekün şiddetinden, savaştan mağdur olan Hakkari’den geçtik, kışladan açılan ateş sonucu katledilen Canan’ın memleketinden Van’dan, Bitlis’ten Güldünya’nın memleketinden geçtik. Urfa’dan cinsel şiddet mağduru bir kadının hayatını kurtarmak isterken, siyasi görüşünden dolayı küçük yaştaki çocuğu ile beraber cezaevinde olan Aynur’un şehrinde engellendik. Her şeye rağmen sesimizi duyurmakta kararlıyız. Kendi hikayemizi kendimiz yazmakta kararlıyız” dedi. Başbakan’ın kabul etmediği dosyaların içeriğinde çözüm önerilerinin bazı örnekler üzerinden geliştirildiğini ifade eden Elveren, “Belki de Başbakan o dosyaları kabul etseydi, biraz zaman ayırsaydı, şimdi şu an başka bir kadının ölümüne engel olacak çözümler konusunda adım atardı. O dosyalarda sadece kadınların çığlığı var” diye konuştu.
Nagihan Akarsel

Evrensel'i Takip Et