30 Kasım 2010 00:00
EVRİM/DEVRİM
Geçtiğimiz hafta çok tartışıldı.
BDP Eş Başkanı S. Demirtaş, Sosyalist Enternasyonal toplantısı sürerken, gazetecilere Keşke CHP, ÖDP, EMEP, BDP bir sol blok oluşturabilse demiş tartışmayı başlatmıştı. Hatta sonra yeni dinci sol parti HAS Partiyi de dahil edenler çıkmıştı.
N. Kurtulmuş da Kılıçdaroğlu da bir ittifak çağrıları olmadığını, tek başlarına iktidar peşinde olduklarını açıkladılar. Yine de kesin bir nokta konmuş olmadı ve yeniden ısıtılıp gündeme taşınabilir bir konu görünümünde.
Çünkü seçimler yaklaşıyor ve herkesin seçimlerde oy artırımı, hatta kazanmak gibi bir sorunu var. Ve blok ya da ittifak, burjuva platformda, bir mücadele sorunu, mücadeleyi yükseltmenin bir dayanağı olarak hiç görülmedi şimdiye kadar. Varsa yoksa seçimler ve seçim başarıları. Önemsiz değildir; ancak kendi başına seçimin her şey olmadığı kesindir. İttifaklar, bloklar, bugüne dek, hep hemen seçim arefelerinde, seçim ittifakları olarak öngörülüp yapılıp kuruldu. Daima, mücadele platformlarından ayrı, kendine özgü seçim platformları tasarlanıp esas alındı ve bu kapsamda Zeytin dalı türü seçim başarıları amaçlı seçim ittifakları peşine düşüldü.
Son sol blok tartışması da bu türdendi.
Olmaz mı? Sayılan partiler bir araya gelmez mi?
Şimdi bir arada değiller. Ve lafla bir araya gelmeyecekleri açık. Ceğiz-cağız vaadleriyle değil, solcu kuru sıkı laflarla hiç değil, halkın temel taleplerini sahiplenip mücadelesini verme süreci içinde bir araya gelinebilir ya da gelinmez.
Son referandum sürecinde EMEP-ÖDP-TKP-Halkevleri arasındaki dörtlü güçbirliğini stratejik ittifak olarak tanımlayanlar çıkmıştı. Nedeni, sol birlik içerikli olması olarak gösterilmişti.
Oysa bu ittifak, halkı etrafında toplayabilecek genişlikte olan daha kapsayıcı birlik ya da ittifaklar gerçekleşemediğinden asgarinin asgarisi olarak ortaya çıkmıştı. Gereken, sol ya da hatta sosyalist iddialı birlikler değil, iddiaların esas alınması hiç değil, halkın kangrenleşmiş belli başlı sorunlarının çözümünü hedefleyen, öyleyse halkın belirli temel taleplerini sahiplenen, yetmez, mücadelesini veren birliklerdir. Ancak halkın sorun ve taleplerini hareket noktası edinen böyle birlikler, halkı, halkın çeşitli sınıf ve tabakalarını, farklı kimlik ve eğilimlerden kesimlerini birleştirip mücadeleye çekebilir. Ancak böyle birlikler değerlidir ve işe yarayabilir.
Birleşmeleri gerekenler kimlerdir? Halk. Belli başlı sorunları ortak olan halk tabakaları. Kadını erkeği, yaşlısı genciyle, işçiler, köylü ve kentli küçük üreticiler, az topraklı, topraksız köylüler, memurlar, esnaf. Emperyalistler ve işbirlikçisi büyük burjuvazinin egemenliğinden, iktisadi ve siyasal dayatmaları ve zorbalığından kurtulmaya ihtiyaç duyanlar. Peki, hangi talepler etrafında? Emeğin talepleri. İşsizlik, sendikasız-sigortasız, güvencesiz esnek çalışma, paralı eğitim sağlık gibi dertlerin sona erdirilmesi. Başlıca Kürtlerin eşitlik talepleri. Alevilerin eşitlik talepleri, laikliğin ayakları üzerine oturtulması. Emperyalistlerin güdümünde olmayan bir dışpolitika gibileri de eklenebilir. Ama halkın çeşitli kesimlerini birleştiren taleplerin birlikte savunulması ve mücadelesinin birlikte üstlenilmesi.
CHPyse tartışma konusu, merdiven altı sendikasız atölyeler söyleminin ötesine geçip, Mersindeki gibi, CHP, kendi üyesi fabrikatörle sendikasızlaşmayı dayattığı işçiler arasında tarafsız kalmadığında... Geçmişi kırmızı görmüş boğa türü Kürt düşmanlığı olan CHP, etnik köken şereftir söyleminin ötesine geçip ulusal eşitlik taleplerini sahiplenmeye yöneldiğinde... Geçmişi, bez parçası üzerinde ısrar ve laikçilik-şeriatçılık saflaşması olan CHP, türban lafları ötesinde, zorunlu din dersi ve Diyanet dini dayatmaları karşısında tutum aldığında... Ve kuşkusuz geçmişi devlet kuruculuğu olan CHP, devletin zorunun, örneğin Ergenekonculuğunun savunuculuğundan uzaklaştığında... Neden olmasın, neden birlik kurulmasın...
MUSTAFA YALÇINER
Evrensel'i Takip Et