17 Mart 2006 23:00

Atena'nın isyanı

Odisseus on yıl süren Troya savaşından sonra ülkesine dönemeyen tek savaşçıydı! Çünkü o, deniz tanrısı Poseydon'un oğlu olan tek gözlü devin gözünü kör etmişti. Bu yüzden Poseydon önüne çıkardığı kasırgalarla onun dönüş yolunu kesiyor; gemilerini birer ikişer batırıyordu. Son olarak sığındığı kimsesiz bir adanın sahibi tanrıça Kalipso da, Odisseus'a deli divane vuruldu! Tam yedi yıldır salmıyordu onu baba toprağına... Artık karısı Penelopeya da, oğlu Telemahos da, büyük bir olasılıkla Odisseus ölmüştür diye düşünüyorlardı... Gene aynı şekilde düşünen gerek İtake Krallığı'nda, gerekse Ege'deki Akha krallıklarında ne kadar soylu geçinen kral, prens, komutan varsa, hemen tümü de sözde dul Penelopeya'ya talip oldular!.. Penelopeya gerçi böyle leş kargası cinsinden taliplerle evlenmek istemiyordu... Ama "hayır" da diyemiyordu... İşte bu yüzden de bu asalaklar, Odisseus'un konağını yurt edinmişler, onun nesi var nesi yoksa yiyip içip günlerini gün ediyorlardı!.. Onlara sorarsanız her biri sözde Penelopeya'nın kararını bekliyordu!.. İşte gök gözlü tanrıça Atena, babası Baştanrı Zeus aracılığıyla tanrılar kurulundan artık Kalipso'nun Odisseus'u özgür bırakması konusunda bir karar çıkarttıktan sonra, Kral Mentes kılığına bürünüp onun konağına geldi. Onu konağa buyur eden Telemahos, konuğunun tanrıça Atena olduğunu haliyle bilmiyordu. Atena'nın amacı da; zaten yufka gibi ince toprağı pek verimli olmayan İtake adası halkının ürettiklerini yıllardır silip süpüren bu damat adaylarını kovdurmaktı. İşte bu ziyareti sırasında tanrıça Atena, bu asalak sömürgenlere karşı, Telemahos'un yüreğinde isyan ve eylem alevleri tutuşturmaya çalışacaktı!.. Kral Mentes kılığındaki tanrıça; arsızca eğlenen bu adamların kim olduğunu sordu Telemahos'a. O da; "Bak konuğum, madem babamın dostusun, hiçbir şey saklayamam senden" diye söze başladı. "Gerçi kimse babasının kim olduğunu bilemez, ama anamın söylediğine göre babam talihsiz Odisseus'muş... Ben mutlu bir adamın oğlu olmak isterdim! Babam malı mülkü arasında, son günlerini bizimle birlikte geçirsin isterdim. Neylersin ki o ölümlülerin en karayazgılısı çıktı!" Bunun üzerine tanrıça Atena, Telemahos'un içindekileri iyice öğrenmek için onun isyanını kabartacak sorular sormaya başladı: "Demek Penelopeya senin gibi güzel bir oğul doğurmuş! Tanrılar hepiniz için iyi şeyler düşünmüş... Şimdi sen bana açıkça anlat: Bu şölen, bu kalabalık nedir böyle? Kimdir, nerelidir bu arsız adamlar? Düğün dernek mi var yoksa? Bunlar yemekleriyle de gelmemişler..." Bu sözler üzerine Telemahos; "Madem dostça ilgilendin, sana her şeyi anlatayım" diye söze başladı. "Bu ev, varlıklı ve çok düzeyliymiş eskiden. Babam halkıyla çok iyi anlaşıyor, burayı çok iyi yönetiyormuş. Anam da, halk da çok mutluymuş. Bildiğin gibi Agamemnon denen başkral, sözde o ünlü Helena'nın namusunu temizlemek için Troya'ya savaş açınca babamı da savaşa götürmek istemiş. Ama akıllı babam; Agamemnon'un amacının Troya'daki hazineleri ve güzel kadınları ülkesine getirip yakınlarına peşkeş çekmek olduğunu sezince savaşa katılmak istememiş! Hattâ anlattıklarına göre babam deli kılığına girmiş. Kumların üzerine tuz ekmiş, sonra sabanla sürmeye başlamış! Ama inandıramamış!.. Her neyse, keşke Troya'da yoldaşlarıyla bir ölseydi de ben öldü diye onun yasını tutsaydım! Hiç olmazsa bir mezarı olurdu... Gemileriyle dönüşe geçtikten sonra tanrıların kurduğu tuzaklara düşmüş. Kimbilir hangi denizlerin diplerindedir şimdi? Bu da yetmiyormuş gibi tanrılar başıma başka dertler de sardı... Bu denizlerde ne kadar ada varsa, oralardaki soylu kişilerin hepsi de anama talip oldu! Anam böyle bir evliliğe razı değil... Ama kesip atamıyor da bir türlü! Onlar da burayı yurt edindi. Hem bizim evimizdeki, hem de ada halkının bütün ürettiklerini arsızca yiyip içmedeler..." Delikanlının gözleri dolarak anlattıklarını tanrıça Atena can kulağıyla dinledi ve olup bitenlere çok canı sıkıldı: Babasının buraya dönüp dönememesinin tanrıların elinde bir şey olduğunu söyledi Telemahos'a. Ne var ki bu sömürgen asalaklar her şeyi tamtakır kurutmadan hemen yapılması gerekli şeyler konusunda öğütler vermeye başladı: "Bir baba dostu olarak beni dinlersen, hemen yarın bu adadaki yiğitleri toplantıya çağır, derim sana. Onlara olup bitenleri açık açık, bana konuştuğun gibi anlat. Hep birlikte bu heriflerin buradan çekip gitmelerini sağlayın. Yok, anan ille de kalsınlar, beklesinler diye diretirse, ona babasının evine dönmesini söylersin. Düğünü orada hazırlansın, çeyizi orada düzülsün!.." Atena bunları söyledikten sonra biraz soluklandı ve hemen dayalı döşeli sağlam bir gemi hazırlatmasını, güvendiği yirmi adamı da yanına alıp doğruca denizlere açılmasını öğütledi Telemahos'a. Uzaklara açılıp babasını sorup soruşturmasını; özellikle Sparta'ya yeni dönen ve Helena'nın kocası olan sarışın Menelaos'la konuşmasını önerdi. "Duyarsan babanın yaşadığını, yakında döneceğini, bir yıl daha bu sıkıntılara katlanırsın" diye tembihledi..." Baban dönünce nasıl olsa bu asalakların hakkından gelir..." deyip sözünü bağladı.

Evrensel'i Takip Et