10 Mart 2006 23:00
CPE halka rağmen kabul edildi
Fransa'da milyonlarca emekçinin tepkisini çeken CPE (İlk İş Sözleşmesi) yasası önceki gün parlamentodan sonra senato tarafından da kabul edildi. Yasa; Sosyalist Parti, Komünist Parti, Fransa Birlik Partisi ve Yeşiller'in 127 oyuna karşı, 178 oyla onaylandı.
Muhalefetteki Sosyalist Parti (SP), Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'a çağrıda bulunarak, işten atmaları kolaylaştıran yasanın geri çekilmesini istedi.
CPE, daha önce de parlamentoda 159 oya karşı 329 oy ile kabul edilmişti.
Gençlere yönelik hazırlanan CPE projesinin nisan sonunda uygulamaya geçeceği açıklandı. Buna karşın muhalefet sesini yükselterek tartışmanın bitmeyeceğini belirtti. Sosyalist Parti'den Alain Vidalies, "Tartışmalar devam edece ve yayılacak'' derken, parti yönetimi, yasayı Anayasa Konseyi'ne şikayet edecek.
Hükümette çatlak İktidar partisi UMP'den de CPE'ye karşı çatlak sesler çıkmaya başladı. İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy'ye yakınlığı ile bilinen Hervé de Charette, CPE'nin askıya alınmasını isteyerek, 'Önceliğimiz halka kulak vermek olmalı' dedi. Bu bölünme, Başbakan Dominique de Villepin ile İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy arasında yeni bir çatışma noktası olarak değerlendiriliyor. Sarkozy'ye yakın bir diğer milletvekili Patrick Devedjian da CPE'nin gözden geçirilmesini talep etti.
Eylemlere devam Son olarak geçtiğimiz salı günü ülke genelinde CPE'ye yapılan genel greve yarım milyon emekçi katılmıştı. Ülke çapındaki 88 üniversitenin 38'inde yasaya karşı başlayan grev ve boykot, zaman zaman işgaller eşliğinde devam ediyor. Öğrenci ve akademisyenlere aileler de destek veriyor. Birçok fakültede koridorları, sınıf girişlerini kapatıp derslerin yapılmasını engelleyen öğrenciler, üniversite duvarlarını kapladıkları afiş ve sloganlarla, CPE'nin geleceklerini tehdit ettiğini ve yasanın kabul edilmesiyle hiçbir sosyal güvencelerinin kalmayacağını vurguluyor. Geceleri de üniversitelerde geçiren öğrenciler, CPE yasası iptal edilinceye kadar boykotu sürdüreceklerini belirtiyor. Öğrenciler, 18 Mart'ta yapacakları gösteride, 7 Mart'takinden daha fazla katılım bekliyor. Anketlere göre, Fransa halkının dörtte üçü CPE'ye karşı. Halk ayrıca, gelecek yılki cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanan Başbakan Dominique de Villepin'in prestijinin CPE konusundaki ısrarı nedeniyle düştüğünü belirtiyor. CPE, patronların 26 yaşın altındaki çalışanları işten çıkarmasını kolaylaştırıyor. Hükümete göre yasa, patronların 'genç çalışanları tercih etmesini' sağlayacak ve "işsizlik azalacak".
Öğrenciler öfkeli Samir Tris (22, Marsilya): "Beş yıldır iş arıyorum. İşsizlik, cehennem. Bütün belgelerim tamam, gencim ve çalışkanım, ama fırsat verilmiyor. Bazen inşaatlarda günübirlik çalışıyorum. Tehlikeli bir iş, şanslıysanız günde 50 Avro kazanıyorsunuz. Geçen yıl İngiltere'ye gidip çilek topladım, ayda 1300 Avro için saatlerce belim bükük çalıştım." Marine Payolle (20, Sorbonne öğrencisi): "Tek yapabildiğim, tatillerde babamın yanında çalışmak. Başka bir iş bulma umudum yok. Babam nakliye işinde ve bu nedenle şanslı sayılırım. Ama böyle bir akrabalık ilişkiniz yoksa, bağlantılara sahip değilseniz unutun. Bütün arkadaşlarım oraya buraya özgeçmiş yollayıp duruyor, ama hiçbir anlamı yok. Bir arkadaşım 50 yere özgeçmiş gönderdi, tek yanıt gelmedi. Ailemizin Noel ve doğumgünlerimizde gönderdiği parayı biriktirip yıl boyunca idare etmeye çalışıyoruz." İbrahima Diop (25, işletme öğrencisi): Geçen yıl üç ay boyunca 200 civarında şirkete özgeçmiş yolladım. İngilizcem fena değil, iyi bir bölümdeyim, ama 200 başvurudan 3 mülakat talebi döndü. Burada ırkçılık çok ciddi bir sorun. Siyah olduğunuzu gördüklerinde iş bitiyor. Haftada iki gün bir gıda fabrikasında çalışıyor, iki gün de okula gidiyorum. İstediğim işe girebileceğimi sanmıyorum." (The Guardian)
Gençlerin sesine kulak verin! Rıza Saygılı CPE (İlk İş Sözleşmesi), işbaşındaki sağcı hükümetin, gençler arasındaki yoğun işsizliğe sözde çözüm bulmak üzere gündeme getirdiği bir iş sözleşmesi. Bu sözleşmeyle işe alınan gençler, ilk iki yıl içerisinde herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin patron tarafından işten atılabilecek. Üstelik patronlar, bir genci işe aldıkları için de büyük miktarlarda teşvik alacak, üç sene boyunca vergi muafiyetlerinden yararlanacaklar. Gençlerin tüm karşı çıkışlarına, liseli gençlik örgütleri ve üniversite öğrenci sendikalarının muhalefetine rağmen, hükümet bildiğini okumaya devam etti. Okullar tatilde olmasına rağmen, 7 Şubat'ta yapılan ilk ulusal çaplı eyleme, 500 bine yakın genç ve emekçi katıldı. CGT, CFDT, FO, SUD gibi işçi konfederasyonlarının, FSU gibi eğitim sendikalarının destegini alan liseli ve üniversiteli öğrenci örgütleri UNL, FIDL ve UNEF, "yasa geri çekilinceye kadar" mücadelede kararlı. İşçi sendikaları ise gençlik eylemlerine destek vererek, hem gelecekte kendi üyeleri olacak gençlere sahip çıkıyor, hem de bu yasa uygulanırsa iş güvencesiyle ilgili tüm mekanizmanın tehdit altına gireceğini tespit ederek, kendi haklarına sahip çıkmış oluyorlar.
Asıl hedef Hükümetin CPE aracılığıyla varmak istediği iki hedef var. Birincisi; İngiltere, Danimarka gibi gibi esnek, part-time ve düşük ücretle çalışmanın yürürlükte olduğu, işsiz sayısı nispeten düşük görünen ülkeleri örnek göstererek, gençleri veba ile kolera arasında seçim yapmaya zorlamak. Yani, ya işsiz güçsüz sokakta kalacaksınız, ya da size sunulana şükredip sesinizi çıkarmayacaksınız! Anne ve babalarınızın mücadeleyle kazandığı hakları, birer kırıntı uğruna çiğneyip, gaspedilmelerine gönüllü ortak olacaksınız! İkincisi; mevcut iş yasalarında başka yollarla gerçekleştiremediği bazı değişiklikleri, sözde gençlere iş alanı açma adı altında gerçekleştirmek. Yasalardaki iş güvencesi ile ilgili düzenlemeleri etkisiz kılarak, patronların elini serbest bırakmak.
Muhalefetin hesapları Öte yandan, seçimlere bir yıl kala ortaya çıkan bu ölçekte bir gençlik hareketinin dışında kalmak, muhalefet partilerinin alamayacağı bir risk. Dolayısıyla Sosyalist Parti de, hem parlamentoda, hem de sokak eylemlerinde gençlerin yanında göründü. Öteki sol partiler ve sendikalar ise, zaten gençlik eylemini destekliyorlar. Parlamentoda tek başına çoğunluğu elinde bulunduran hükümet partisi UMP dışındaki tüm partiler, "hükümetin bunca muhalefete rağmen hâlâ ısrar etmesinin anlaşılır olmadığını ve bunun politik sonuçlarının olacağını" açıkladılar ve harekete destek verdiklerini belirttiler. De Villepin hükümeti, bu kez baltayı taşa vurmuş görünüyor. Daha önceki Raffarin hükümetleri de hesaplanırsa, beş seneden beri iktidarda olan bu ekip, hep aynı yöntemi uygulamış, sokağın ve muhalefetin sesine kulak tıkayarak, kararlarını zorbalıkla uygulamıştı. Sosyal sigorta reformu, 35 saat yasasının yeniden düzenlenmesi, emeklilik için çalışma süresini arttıran yasa, kamuda çalışanların sayısını düşüren "devlet reformu", grev hakkını kuşa çeviren düzenlemeler, "eğitim reformu", öğretmenlerin ve kültür çalışanlarının haftalarca, aylarca süren eylemlerde ileri sürdükleri taleplerin karşılanmaması vb. gibi birçok konuda sabıkası bulunuyor bu Chirac'çı ekibin. Ama CPE saldırısı ile hata yaptıklarını anlamakta gecikmeyecekler. Şimdi hükümetin önünde iki yol görünüyor: Ya yasayı geri alacak, ya da geri almaya mecbur kılınacak.
Mücadeleye devam Yasanın Senato'da da onaylanmasından sonra, 9 Mart'ta toplanan işçi, memur ve gençlik örgütleri, "yasanın iptal edilmesi için" mücadeleye devam kararı aldılar. Önümüzdeki hafta içerisinde iki büyük eylem düzenlenecek. 16 Mart Perşembe günü, liseli ve üniversiteli öğrenci örgütlerinin çağrısını yaptığı yürüyüşler düzenleniyor. 18 Mart Cumartesi günü ise, çağrıcıları arasında işçi sendikalarının da yer aldığı dev kitlesel bir gösterinin yapılması kararlaştırıldı. Paris'te yapılacak bu eyleme yüzbinlerce emekçinin katılması bekleniyor. Üniversite gençliği de sık aralıklarla binlerce öğrencinin katıldığı toplantılar yapıyor, eyleme devam kararı alıyorlar. 1993 yılında da, zamanın Balladur hükümeti tepkilere aldırmadan, gençleri öteki emekçilerden daha ucuza çalıştıracak bir "gençler için asgari ücret (CIP) kanunu çıkarmıştı. Ama başta gençlik olmak üzere emekçi kitlelerin muhalefeti karşısında geri adım atmak zorunda kalarak, yasayı iptal etmişti. Bugünlerde herkes bu örneği hatırlıyor!
Hükümette çatlak İktidar partisi UMP'den de CPE'ye karşı çatlak sesler çıkmaya başladı. İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy'ye yakınlığı ile bilinen Hervé de Charette, CPE'nin askıya alınmasını isteyerek, 'Önceliğimiz halka kulak vermek olmalı' dedi. Bu bölünme, Başbakan Dominique de Villepin ile İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy arasında yeni bir çatışma noktası olarak değerlendiriliyor. Sarkozy'ye yakın bir diğer milletvekili Patrick Devedjian da CPE'nin gözden geçirilmesini talep etti.
Eylemlere devam Son olarak geçtiğimiz salı günü ülke genelinde CPE'ye yapılan genel greve yarım milyon emekçi katılmıştı. Ülke çapındaki 88 üniversitenin 38'inde yasaya karşı başlayan grev ve boykot, zaman zaman işgaller eşliğinde devam ediyor. Öğrenci ve akademisyenlere aileler de destek veriyor. Birçok fakültede koridorları, sınıf girişlerini kapatıp derslerin yapılmasını engelleyen öğrenciler, üniversite duvarlarını kapladıkları afiş ve sloganlarla, CPE'nin geleceklerini tehdit ettiğini ve yasanın kabul edilmesiyle hiçbir sosyal güvencelerinin kalmayacağını vurguluyor. Geceleri de üniversitelerde geçiren öğrenciler, CPE yasası iptal edilinceye kadar boykotu sürdüreceklerini belirtiyor. Öğrenciler, 18 Mart'ta yapacakları gösteride, 7 Mart'takinden daha fazla katılım bekliyor. Anketlere göre, Fransa halkının dörtte üçü CPE'ye karşı. Halk ayrıca, gelecek yılki cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanan Başbakan Dominique de Villepin'in prestijinin CPE konusundaki ısrarı nedeniyle düştüğünü belirtiyor. CPE, patronların 26 yaşın altındaki çalışanları işten çıkarmasını kolaylaştırıyor. Hükümete göre yasa, patronların 'genç çalışanları tercih etmesini' sağlayacak ve "işsizlik azalacak".
Öğrenciler öfkeli Samir Tris (22, Marsilya): "Beş yıldır iş arıyorum. İşsizlik, cehennem. Bütün belgelerim tamam, gencim ve çalışkanım, ama fırsat verilmiyor. Bazen inşaatlarda günübirlik çalışıyorum. Tehlikeli bir iş, şanslıysanız günde 50 Avro kazanıyorsunuz. Geçen yıl İngiltere'ye gidip çilek topladım, ayda 1300 Avro için saatlerce belim bükük çalıştım." Marine Payolle (20, Sorbonne öğrencisi): "Tek yapabildiğim, tatillerde babamın yanında çalışmak. Başka bir iş bulma umudum yok. Babam nakliye işinde ve bu nedenle şanslı sayılırım. Ama böyle bir akrabalık ilişkiniz yoksa, bağlantılara sahip değilseniz unutun. Bütün arkadaşlarım oraya buraya özgeçmiş yollayıp duruyor, ama hiçbir anlamı yok. Bir arkadaşım 50 yere özgeçmiş gönderdi, tek yanıt gelmedi. Ailemizin Noel ve doğumgünlerimizde gönderdiği parayı biriktirip yıl boyunca idare etmeye çalışıyoruz." İbrahima Diop (25, işletme öğrencisi): Geçen yıl üç ay boyunca 200 civarında şirkete özgeçmiş yolladım. İngilizcem fena değil, iyi bir bölümdeyim, ama 200 başvurudan 3 mülakat talebi döndü. Burada ırkçılık çok ciddi bir sorun. Siyah olduğunuzu gördüklerinde iş bitiyor. Haftada iki gün bir gıda fabrikasında çalışıyor, iki gün de okula gidiyorum. İstediğim işe girebileceğimi sanmıyorum." (The Guardian)
Gençlerin sesine kulak verin! Rıza Saygılı CPE (İlk İş Sözleşmesi), işbaşındaki sağcı hükümetin, gençler arasındaki yoğun işsizliğe sözde çözüm bulmak üzere gündeme getirdiği bir iş sözleşmesi. Bu sözleşmeyle işe alınan gençler, ilk iki yıl içerisinde herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin patron tarafından işten atılabilecek. Üstelik patronlar, bir genci işe aldıkları için de büyük miktarlarda teşvik alacak, üç sene boyunca vergi muafiyetlerinden yararlanacaklar. Gençlerin tüm karşı çıkışlarına, liseli gençlik örgütleri ve üniversite öğrenci sendikalarının muhalefetine rağmen, hükümet bildiğini okumaya devam etti. Okullar tatilde olmasına rağmen, 7 Şubat'ta yapılan ilk ulusal çaplı eyleme, 500 bine yakın genç ve emekçi katıldı. CGT, CFDT, FO, SUD gibi işçi konfederasyonlarının, FSU gibi eğitim sendikalarının destegini alan liseli ve üniversiteli öğrenci örgütleri UNL, FIDL ve UNEF, "yasa geri çekilinceye kadar" mücadelede kararlı. İşçi sendikaları ise gençlik eylemlerine destek vererek, hem gelecekte kendi üyeleri olacak gençlere sahip çıkıyor, hem de bu yasa uygulanırsa iş güvencesiyle ilgili tüm mekanizmanın tehdit altına gireceğini tespit ederek, kendi haklarına sahip çıkmış oluyorlar.
Asıl hedef Hükümetin CPE aracılığıyla varmak istediği iki hedef var. Birincisi; İngiltere, Danimarka gibi gibi esnek, part-time ve düşük ücretle çalışmanın yürürlükte olduğu, işsiz sayısı nispeten düşük görünen ülkeleri örnek göstererek, gençleri veba ile kolera arasında seçim yapmaya zorlamak. Yani, ya işsiz güçsüz sokakta kalacaksınız, ya da size sunulana şükredip sesinizi çıkarmayacaksınız! Anne ve babalarınızın mücadeleyle kazandığı hakları, birer kırıntı uğruna çiğneyip, gaspedilmelerine gönüllü ortak olacaksınız! İkincisi; mevcut iş yasalarında başka yollarla gerçekleştiremediği bazı değişiklikleri, sözde gençlere iş alanı açma adı altında gerçekleştirmek. Yasalardaki iş güvencesi ile ilgili düzenlemeleri etkisiz kılarak, patronların elini serbest bırakmak.
Muhalefetin hesapları Öte yandan, seçimlere bir yıl kala ortaya çıkan bu ölçekte bir gençlik hareketinin dışında kalmak, muhalefet partilerinin alamayacağı bir risk. Dolayısıyla Sosyalist Parti de, hem parlamentoda, hem de sokak eylemlerinde gençlerin yanında göründü. Öteki sol partiler ve sendikalar ise, zaten gençlik eylemini destekliyorlar. Parlamentoda tek başına çoğunluğu elinde bulunduran hükümet partisi UMP dışındaki tüm partiler, "hükümetin bunca muhalefete rağmen hâlâ ısrar etmesinin anlaşılır olmadığını ve bunun politik sonuçlarının olacağını" açıkladılar ve harekete destek verdiklerini belirttiler. De Villepin hükümeti, bu kez baltayı taşa vurmuş görünüyor. Daha önceki Raffarin hükümetleri de hesaplanırsa, beş seneden beri iktidarda olan bu ekip, hep aynı yöntemi uygulamış, sokağın ve muhalefetin sesine kulak tıkayarak, kararlarını zorbalıkla uygulamıştı. Sosyal sigorta reformu, 35 saat yasasının yeniden düzenlenmesi, emeklilik için çalışma süresini arttıran yasa, kamuda çalışanların sayısını düşüren "devlet reformu", grev hakkını kuşa çeviren düzenlemeler, "eğitim reformu", öğretmenlerin ve kültür çalışanlarının haftalarca, aylarca süren eylemlerde ileri sürdükleri taleplerin karşılanmaması vb. gibi birçok konuda sabıkası bulunuyor bu Chirac'çı ekibin. Ama CPE saldırısı ile hata yaptıklarını anlamakta gecikmeyecekler. Şimdi hükümetin önünde iki yol görünüyor: Ya yasayı geri alacak, ya da geri almaya mecbur kılınacak.
Mücadeleye devam Yasanın Senato'da da onaylanmasından sonra, 9 Mart'ta toplanan işçi, memur ve gençlik örgütleri, "yasanın iptal edilmesi için" mücadeleye devam kararı aldılar. Önümüzdeki hafta içerisinde iki büyük eylem düzenlenecek. 16 Mart Perşembe günü, liseli ve üniversiteli öğrenci örgütlerinin çağrısını yaptığı yürüyüşler düzenleniyor. 18 Mart Cumartesi günü ise, çağrıcıları arasında işçi sendikalarının da yer aldığı dev kitlesel bir gösterinin yapılması kararlaştırıldı. Paris'te yapılacak bu eyleme yüzbinlerce emekçinin katılması bekleniyor. Üniversite gençliği de sık aralıklarla binlerce öğrencinin katıldığı toplantılar yapıyor, eyleme devam kararı alıyorlar. 1993 yılında da, zamanın Balladur hükümeti tepkilere aldırmadan, gençleri öteki emekçilerden daha ucuza çalıştıracak bir "gençler için asgari ücret (CIP) kanunu çıkarmıştı. Ama başta gençlik olmak üzere emekçi kitlelerin muhalefeti karşısında geri adım atmak zorunda kalarak, yasayı iptal etmişti. Bugünlerde herkes bu örneği hatırlıyor!
Evrensel'i Takip Et