7 Şubat 2006 23:00

Uyusun da büyüsün, ninni…

Kont Gayserling, uşağını çağırmış, "Git bana hemen Goldberg'i getir," demiş. Uşak hemen fırlamış evden. Goldberg, uşağı görünce, "Ne o bizim ekmek teknesi yine uykusuzluk mu çekiyor?" diye gülümseyerek sormuş. Ve ikisi birden, parke taşların üzerinden geçerek şatoya gelmişler. Kont, başında takkesiyle uzandığı yatakta doğrulmuş, "Yavrum Goldberg yine uyuyamıyorum. Tıngırdat bir şeyler de, rahat uyuyayım," demiş. Ve geçmiş Goldberg, yatak odasının kapısının dışına, çalmaya başlamış. Bir parça, beş parça, yirmiiki parça… "I-ıhh" Kont bir türlü uyuyamıyor. Goldberg bitirmiş repertuarını ve irticalen çalmaya başlamış. Sonunda Kont Hazretleri sızmış ve Goldberg yarı uyuklar bir halde evine dönmüş, giysileriyle atmış kendisini yatağa ve o da sızmış. O yıllarda uyku ilacı falan bilinmediği için ve televizyon gibi aletler olmadığından bir takım zenginler uyumak, huzura kavuşmak için, günümüz politikacılarının tuttuğu köşe yazarları gibi "Müzikçi" kiralarlarmış. Müzikçi gelir, biraz tıngırdatır ve sonunda huzura erermiş zengin kişi. Bir gün Kont, "Yahu Goldberg," demiş, "Senin gıygıylar beni artık iyi ve çabuk uyutmuyor. Bir başkasını bul bana." Günümüz "Besleme gazeteciler"in atası olan "Besleme müzikçiler" işte o yıllarda çıkmış. "Yaz bir yazı, uyut halkı," der gibi, "Çal bir parça, uyuyayım ben," diyormuş zenginler. Goldberg hemen hocasına koşmuş. Yine hepimizin bildiği gibi, günümüz Türkiye'sinde herkes, herkesin hocasıdır. Neredeyse cep telefonu sayısı kadar "Hocam" diyen insan vardır. İşte bu sözcüğün yaratıcısı olan Goldberg hocasına, "Hocam, bizim Kont, bir uyku imalatçısı istiyor, gelir misin?" demiş. Hocada para nanay. Hemen kabul etmiş. Ve Kont'la 200 duka altını karşılığında anlaşma yaptı. Bir ninni hazırladı. 30 varyasyonlu bu yapıt, bugün "Goldberg" adıyla biliniyor ve dünyanın her yerinde çalınıyor. Brahms, annesi ölürken bu yapıtı çalmış ve, "Ne müzik Tanrım, yağ gibi," demiş çevresindekilere… Müzik tutkusu, "Goldberg"in bestecisini yalnız kör etmekle kalmamış, onun sefalet içinde ölmesini de sağlamıştı…

En pahalı kasap kağıdı Bir saatte en çok patlıcan yiyen, Dünya Rekorlar Kitabı'na girer ama, dünyanın en pahalı ve en ünlü kasap kağıdı girmez… Kantatlar, prelütler, fügler, tokatolar ve yüzlerce eser. Hiçbiri bestecisine yaramadı. Kör olmuştu, açtı, sefalet içindeydi. O gece son kez "Passion"u çaldı ve öldü. Ertesi gün karısı, bir-iki lokma ekmek için tüm notaları hurdacıya sattı. Yalnız "Passion"u aldı. Ve o da bir evin tavan arasında sefalet ve "Passion"la kucak kucağa can verdi. Aylar sonra ünlü Alman bestecisi Mendelssohn, karısıyla birlikte kasaba gitti. Mendelssohn, etleri seyretmektense karısını izlemeyi tercih etmişti. Karısının şişman mı, yoksa zayıf mı olduğunu bizim en az deprem uzmanları kadar ün yapmış müzik uzmanları yazmıyor, belirtmiyor. Mendelssohn'un karısı kalın bifteklerin sarılacağı kağıda bakarak, kocasına, "Bu biftekler müziğe sarılacak," dedi. Mendelssohn'un gözü kağıttaki süslü yazıya takılınca hemen atıldı, o birkaç sayfayı aldı.

Şöyle yazıyordu kağıdın üzerinde: "Passion… Johann Sebastian Bach." Ve Mendelssohn günlerce, aylarca uğraştı, çalıştı, didindi ve 5 Nisan 1874 Pazar günü parmaklarını orgun üzerine koydu. Şefliğini yaptığı orkestraya baktı, solistlere, koroya baktı ve işaretini verdi. Müzik tutkusu uğruna kör olan, sefalet içinde ölen, ama dünyanın gelmiş-geçmiş en ünlü bestecisi olan Johann Sebastian Bach'ın, birçoklarınca en önemli yapıtı olan "Passion" o Pazar günü Mendelssohn'un parmaklarıyla dünyaya gözlerini açtı.

Not: Bu yazıyı yazmama neden olan, Aydın Lisesi Müzik Öğretmeni İhsan Ünal'ın "Müzik Aleminden" başlıklı kitabı olmuştur. Kitabın basım tarihi belli değil. Sağ ise Tanrı uzun ömür versin, vefat ettiyse Tanrı rahmet eylesin. Ama ben teşekkür ediyorum kendisine…

Evrensel'i Takip Et