30 Ocak 2006 23:00

Bir gölge masalı

İstanbul Gölge Oyuncuları'nın bir okul projesi olarak başladıkları Nâzım Hikmet'in "Sevdalı Bulut" isimli masalı, sahnelenmesine giden süreç bir gölge oyunu olarak ortaya çıktı. Hepsi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tiyatro Bölümü asistanı veya yüksek lisans öğrencisi olan altı kişiden oluşan ekip, oyunlarını Türkiye'de pek sahneleme şansı bulmasalar da yurtdışına katıldıkları festivallerde oldukça beğeni topladılar. Nâzım Hikmet'in çeşitli halk masallarından derlediği "Sevdalı Bulut" isimli eseri, zengin ve gaddar Kara Seyfi ile iyi kalpli ama yalnız yaşayan Ayşe Kızın öyküsünü anlatıyor. Bu öyküde Kara Seyfi'nin yol arkadaşı deve dikeni olurken, Ayşe Kız'ın arkadaşları ise Bulut ve bahçesindeki gülleridir.

Ebrularla çizilen sahne Oyuna başlarken bunu ne şekilde oynayacaklarının belli olmadığını belirten sahne tasarım sorumlusu Başak Özdoğan Pirim, sahne üzerindeki çalışmalar sonucunda ortaya bir Gölge Oyunu'nun çıktığını anlatıyor. Perde üzerine ışıkla yansıtılarak sahnelenen masal, o kadar tutar ki ekip adını bile bu oyundan hareketle alır. Bir gölge masalı, Gölge Oyuncuları ekibini de ortaya çıkarır bir anlamda. 2001 yılında işe başlayan ekip oyunu yaklaşık dört yıldır sahneliyor. Oyunun en dikkat çeken yönü ise gölge oyunu başta olmak üzere geleneksel Türk tiyatrosunun türlü gösterim araçlarından ve geleneksel Türk el sanatları ögelerinden (perdeye yansıtılan ve o anda kendiliğinden oluşan 'ebru' uygulamalarından) yararlanarak, günümüz teknikleri ve çağdaş anlayışla yorumlayıp sahnelenmesi. Masalın büyükler için olduğu kadar çocuklar içinde yazılmış olduğuna vurgu yapan Pirim, "Çünkü burada doğa var, doğanın soyutlanması var. Nazım'ın aslında ender kullandığı soyutlamalardır bunlar" diyor.

Meta çatışması var Oyunda her şeyi elde etmek isteyen ve bu özelliği ile evrensel bir karakter olan Kara Seyfi'yi oynayan Erol Ozan Ayhan "Bu adama dünyanın her yerinde rastlanabilinir. Kötüdür ve amacı daha fazla paradır. Hırsla madde elde etmeye çalışan ve bunun için her şeyi deneyen bir insan bu. Burada bir meta çatışması var. Meta çatışması insanlık tarihinin en başından bu yana işleyen bir süreç. Masalda işlenen meta elde etme mücadelesi o yüzden çok evrensel bir konu" diyor. Ayhan, Nâzım Hikmet'in halkın dillini kulanmada en yetkin ozanlardan biri olduğunu da söyleyerek, "Bu dili kullanabilmek için o kültürü çok iyi tanımak gerekir. 'Memleketimden İnsan Manzaraları'na bakarsanız, orada Nazım insanımızı o kadar iyi anlatır ki, artık onun üstüne bir şey yoktur" diye ekliyor. Oyunu tamamen bir ders projesi için yapmadıklarını da belirten Ayhan, sonuçta ortaya sevilebilecek ve seyredebilecek bir oyun çıksın diye uğraştıklarını vurguluyor. Ve dersi için değil sahnelemek amacıyla yapıldığını belirtiyor.

Sahneler pahalı seyirci az Asıl problem Gölge Oyuncuları için de burda ortaya çıkıyor. Çünkü dört yıllık serüveninde oyun pek sahnelenme şansı bulamıyor. Amaçlarının para kazanmak olmadığını özellikle vurgulayan Ayhan, gerçekleştirilen gösterimlerde de pek fazla tanıtım yapamadıkları için seyirciyle buluşmakta zorluk çektiklerinin altını çiziyor. Ayhan şöyle sürdürüyor sözlerini,"Ama birincisi eğer bir sahneyi kiralıyorsanız insanların orda sizin bu oyunu oynadığnızdan haberdar olması gerekiyor. İkincisi de para gerekiyor. O kadar büyük bir şehirde yaşıyoruz ki, ister istemez kulaktan kulağa yayılacak şeyler değil bunlar. İlan gibi şeyelere ihtiyacımız oluyor tabi bu da para gerektiriyor. Oysa biz zaten para kazanma amaçalı bir topluluk değiliz. Oyunu da para kazanmak için oynamıyoruz. Ama en azındran kendi masrfalarını çıkarsın beklintisi var. Fakat çoğu zaman masrafları biz kendi cebimizden karşılıyoruz." Oyunun Türkiye'de sahnelemesi az olunca projenin ölmesini istemeyen Gölge Oyuncuları, bunun üzerine videolarını yabancı festivallere göndererek, şanslarını denemek isterler. Oyunun dışarıda pek beğenileceğini de düşünmezler aslında ama yaşanan süreç bunun tam tersini gösterir. Ve Gölge Oyuncuları dışarıdaki festivallerden üstüste çağrılar alır, oyunun tekniği, geleneği yansıtışı ve çağdaş yorumu alkış alacaktır. Türkiye'deki gösterimlerin talihsizliğinden dolayı çekingen olduklarını belirten Ayhan, bu beğeniler üzerine işe karşı güvenlerinin arttığını ve görevlerinin pekiştiğinini söylüyor. Ayhan, "Biz bunu birçok yabancı ülkede oynadık ve gerçekten çok iyi tepkiler aldık. Ondan sonra bu işe yeniden sarılma isteği azmi doğdu bizde" diyerek paylaşıyor mutluluğunu ve "Yabancılar en çok kültürümüzü beğendiler" diyor. Verilen tepkiler ise "Ne kadar güzel bir ülkeymiş sizin ki, ne kadar güzel kültürünüz varmış" oluyor. "Bunu duyabilmek inanılmaz bir mutluluk" diyor Ayhan. Akatlar Kültür Merkezi ile bir diyaloglarının olduğunu belirten Ayhan, "Şu an oyun için bir sahne kiralama durumumuz yok. Bütün masrafları biz yapıyoruz çünkü. Hani sahneyi tutsak bile, reklam yapma olanağımız olmadığı için üç kişinin gelmesini istemiyoruz açıkçası. Biz tamamiyle gönülden bu işe kalkıştık. Bu işler dönüp dolaşıp paraya bakıyor. Biz yapmak istedğimiz şeyi yapmak için uğraşıyoruz. Üç beş seyirci gelecek diye salon sahiplerine taviz veremeyiz. Sanatçının özgür düşünebilmesi gerekiyor, bağımsızlığın gereği bu" diyor. Masal dinleyerek büyüyen çocukların çağı değilse de artık çağımız, Gölge Oyuncuları her sahnelemelerinde yetişkinleri de masal dinlemeye davet ediyor.

Evrensel'i Takip Et