12 Ocak 2006 23:00
Hükümet Doğubayazıt'ı
kaderine mi terk etti?
GÜNÜN YAZILARI
Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde görülen ve Koçyiğit Ailesi'nden 3 kardeşin ölümüne sebep olan kuş gribi virüsünü önlemeye yönelik çalışmalar ağır da olsa yürütülüyor. Belediye ve İlçe Tarım Müdürlüğü'nün yürüttüğü çalışmalara hükümetin gerekli desteği vermediğini belirten Belediye Başkanı Mukaddes Kubilay, Kürt oldukları için ayrımcılığa maruz kaldıklarını ileri sürerek "Kaderimizle baş başa bırakıldık" dedi. Kubilay sorularımızı yanıtladı.
Hükümet önce virüsün varlığını kabul etmedi. Fakat daha sonra kabul etmek zorunda kaldı. Sizce süreç neden böyle gelişti? Ailenin de durumunu gördünüz. Önce hastaneye intikal ettiriliyor sonra eve geri gönderiliyorlar. Ama çocuklar fenalaşınca tekrar hastaneye götürülüyorlar. Kuş gribi şüphesiyle, Van'a sevk edildiler ve hastalığın kuş gribi değil zatürree olduğu açıklaması yapıldı. Müdahalede geç kalındı. Kuş gribi şüphesiyle hastaneye gidildiği halde ilaç olmadığı için iki gün sonra müdahale edildi. İhmalkarlık söz konusu. Türkiye'deki şartları göz önünde bulundurduğumuz zaman ticaretin, turizmin aksayacağı endişesi taşındı. Konu netleştirilmeden farklı yere yönlendirince de maalesef çocukların tedavisi gecikti ve ölümle sonuçlandı. Gerçekten çok üzücü bir olay.
Sizce virüsün kesinleştiği andan itibaren gerekli tedbirler alındı mı? Halk, Doğubayazıt'ta Kürtler yaşadığı için önlem alınmadığını iddia ediyor. Kuş gribi Türkiye'yi de tehdit ediyor. Özellikle son 6 aydır Türkiye'de kuş gribinin olduğu söylendi. Manyas'ta virüs görüldü ve hemen önlem alındı. Ama buna rağmen çevre iller uyarılmadı ya da gecikildi. Doğubayazıt'ta ise başladığı anda çok acil bir müdahale olmadı. Biraz ihmalkarlık biraz da ilgisizlik... Bu işin üstünde durulmadı. Buradan da anlaşılıyorki çifte standart söz konusu. Bölgeler Kürt bölgesi olduğu için insanlar cezalandırılıyor. Bu kadar ilgisizlik, bu kadar duyarsızlık gerçekten bizi kaygılandırdı. Önlem alma noktasında ise şu anda bütün yetkililerin burada olması, ekiplerin gönderilmesi gerekirken bu da yapılmadı. Sadece bize talimat verip, çıkıp gittiler. Şu anda zorlanıyoruz. Kaymakamlık bir açıklama yapmıyor. İlçe Tarım Müdürlüğü yapmıyor. Hepsi 'biz yapamayız' diyorlar. Bu sefer ben yapmak zorunda kalıyorum. Bu belediyenin değil devletin sorunudur. Başta hükümet ve kaymakamlık bu işe el atmalıdır. İlçede çalışmalar tamamlanmadan çevre illere ekipler gönderiliyor. Burada bir afet yaşanıyor ve öncelikli olarak buraya el atılması gerekiyor. Hastalığın kaynağını kurutmadan ekipleri başka yerlere çektiler. Takviye ekip gerekiyor, fakat gönderilmiyor. Belediye bu konuda seferber olmuş durumdadır. Araç sıkıntısı, eleman sıkıntısı yaşıyoruz. Bunun da çok büyük bir gideri var. Buna rağmen diğer işleri bıraktık bu işe yoğunlaştık.
Hükümet tarafından bu iş için bir bütçe ayrıldı mı? Hayır ayrılmadı. Kendi mevcut imkanlarımızla yapmaya çalışıyoruz. Bırakın bütçeyi şimdi takviye ekip verilmiyor. İşte doktor geldi, laboratuvar yok. İşler hep aksak yürüyor. Batıda böyle bir şey olsaydı, çoktan önlem alınmıştı. Bölge yıllardır ihmal edildiği gibi, bu önemli olayda da yine yalnız bırakıldı. Türkiye'de ilk kez Doğubeyazıt'ta 3 insan yaşamını yitirdi. Diğer illerde başladığı anda önüne geçildi. Maalesef burada bir ihmalkarlık söz konusu.
Tarım Bakanı Mehdi Eker ilçenizi ziyaret etti. Görüşmeler sırasındaki izlenimleriniz nelerdir? Buraya geldi, talimatlar verdi. 'Bu halkın mağduriyeti giderilecek' dedi. Açıklama yaptı gitti. Gitmeden önce sıkıntılarımızı anlattık. Katkı sunacağını söyledi, ama katkı sunacaklarına burada var olan ekiplerini çektiler. Buradan da açıkça görülüyor ki bir ihmalkarlık söz konusu. Bu da hoş değil. Biz de Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşıyız. Kürt olsak da sonuçta Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz. Biz burada bir iradeyi temsil ediyoruz. Bizi ve buradaki halkı kazanmaları gerekiyor. Bizi kaderimizle baş başa bırakıp gittiler. Burada bize verilen değer görülüyor.
Sizin kendi çabalarınızla yaptığınız önleyici çalışmalar yeterli oluyor mu? Yeterli değil. Gecikmeli önleriz. İlçe Tarım Müdürlüğü'nün bir çabası var. Personel, araç ve benzeri ihtiyaçlar bize ait. Zabıta, temizlik elemanlarımızın büyük bir kısmı çalışmalara katılıyor. Ayrıca araçlarımızı da bu iş için seferber ettik. Anonslarla halkı uyarıyoruz. Bildiriler dağıtıyoruz. Bütün bu çalışmalar bizim imkanlarımızla yürüyor.
Hastaneleriniz ihtiyaca cevap verebiliyor mu? İlçemiz aslında il konumundadır. Tam donanımlı bir hastaneye ihtiyaç vardır. Küçücük bir hastane uzman doktor yok. Yine kaymakamlık ve halkın desteğiyle bir bina yapıldı. Onun içinde de malzeme yok. Deprem, ishal ve bir de kuş gribi afetleriyle karşılaştık. Halen yetkililer uyuyor. Acil olarak tam donanımlı bir hastaneye ihtiyaç vardır.
Başbakan veya hükümet cephesinden Tarım Bakanı dışında ilçeye gelen, geçmiş olsun diyen oldu mu? Hayır arayan soran olmadı. Tarım Bakanı ve bir milletvekili geldi. Korkuyoruz. Böyle şeylerden ders çıkartılması gerekirken maalesef bir değişiklik yok. İleride yeni bir afete maruz kalırsak yine aynı muamele ile karşılaşacağız. Bu durumlarda belediye ve kurumlara büyük bir destek sunmaları gerekiyor.
Hükümet önce virüsün varlığını kabul etmedi. Fakat daha sonra kabul etmek zorunda kaldı. Sizce süreç neden böyle gelişti? Ailenin de durumunu gördünüz. Önce hastaneye intikal ettiriliyor sonra eve geri gönderiliyorlar. Ama çocuklar fenalaşınca tekrar hastaneye götürülüyorlar. Kuş gribi şüphesiyle, Van'a sevk edildiler ve hastalığın kuş gribi değil zatürree olduğu açıklaması yapıldı. Müdahalede geç kalındı. Kuş gribi şüphesiyle hastaneye gidildiği halde ilaç olmadığı için iki gün sonra müdahale edildi. İhmalkarlık söz konusu. Türkiye'deki şartları göz önünde bulundurduğumuz zaman ticaretin, turizmin aksayacağı endişesi taşındı. Konu netleştirilmeden farklı yere yönlendirince de maalesef çocukların tedavisi gecikti ve ölümle sonuçlandı. Gerçekten çok üzücü bir olay.
Sizce virüsün kesinleştiği andan itibaren gerekli tedbirler alındı mı? Halk, Doğubayazıt'ta Kürtler yaşadığı için önlem alınmadığını iddia ediyor. Kuş gribi Türkiye'yi de tehdit ediyor. Özellikle son 6 aydır Türkiye'de kuş gribinin olduğu söylendi. Manyas'ta virüs görüldü ve hemen önlem alındı. Ama buna rağmen çevre iller uyarılmadı ya da gecikildi. Doğubayazıt'ta ise başladığı anda çok acil bir müdahale olmadı. Biraz ihmalkarlık biraz da ilgisizlik... Bu işin üstünde durulmadı. Buradan da anlaşılıyorki çifte standart söz konusu. Bölgeler Kürt bölgesi olduğu için insanlar cezalandırılıyor. Bu kadar ilgisizlik, bu kadar duyarsızlık gerçekten bizi kaygılandırdı. Önlem alma noktasında ise şu anda bütün yetkililerin burada olması, ekiplerin gönderilmesi gerekirken bu da yapılmadı. Sadece bize talimat verip, çıkıp gittiler. Şu anda zorlanıyoruz. Kaymakamlık bir açıklama yapmıyor. İlçe Tarım Müdürlüğü yapmıyor. Hepsi 'biz yapamayız' diyorlar. Bu sefer ben yapmak zorunda kalıyorum. Bu belediyenin değil devletin sorunudur. Başta hükümet ve kaymakamlık bu işe el atmalıdır. İlçede çalışmalar tamamlanmadan çevre illere ekipler gönderiliyor. Burada bir afet yaşanıyor ve öncelikli olarak buraya el atılması gerekiyor. Hastalığın kaynağını kurutmadan ekipleri başka yerlere çektiler. Takviye ekip gerekiyor, fakat gönderilmiyor. Belediye bu konuda seferber olmuş durumdadır. Araç sıkıntısı, eleman sıkıntısı yaşıyoruz. Bunun da çok büyük bir gideri var. Buna rağmen diğer işleri bıraktık bu işe yoğunlaştık.
Hükümet tarafından bu iş için bir bütçe ayrıldı mı? Hayır ayrılmadı. Kendi mevcut imkanlarımızla yapmaya çalışıyoruz. Bırakın bütçeyi şimdi takviye ekip verilmiyor. İşte doktor geldi, laboratuvar yok. İşler hep aksak yürüyor. Batıda böyle bir şey olsaydı, çoktan önlem alınmıştı. Bölge yıllardır ihmal edildiği gibi, bu önemli olayda da yine yalnız bırakıldı. Türkiye'de ilk kez Doğubeyazıt'ta 3 insan yaşamını yitirdi. Diğer illerde başladığı anda önüne geçildi. Maalesef burada bir ihmalkarlık söz konusu.
Tarım Bakanı Mehdi Eker ilçenizi ziyaret etti. Görüşmeler sırasındaki izlenimleriniz nelerdir? Buraya geldi, talimatlar verdi. 'Bu halkın mağduriyeti giderilecek' dedi. Açıklama yaptı gitti. Gitmeden önce sıkıntılarımızı anlattık. Katkı sunacağını söyledi, ama katkı sunacaklarına burada var olan ekiplerini çektiler. Buradan da açıkça görülüyor ki bir ihmalkarlık söz konusu. Bu da hoş değil. Biz de Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşıyız. Kürt olsak da sonuçta Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz. Biz burada bir iradeyi temsil ediyoruz. Bizi ve buradaki halkı kazanmaları gerekiyor. Bizi kaderimizle baş başa bırakıp gittiler. Burada bize verilen değer görülüyor.
Sizin kendi çabalarınızla yaptığınız önleyici çalışmalar yeterli oluyor mu? Yeterli değil. Gecikmeli önleriz. İlçe Tarım Müdürlüğü'nün bir çabası var. Personel, araç ve benzeri ihtiyaçlar bize ait. Zabıta, temizlik elemanlarımızın büyük bir kısmı çalışmalara katılıyor. Ayrıca araçlarımızı da bu iş için seferber ettik. Anonslarla halkı uyarıyoruz. Bildiriler dağıtıyoruz. Bütün bu çalışmalar bizim imkanlarımızla yürüyor.
Hastaneleriniz ihtiyaca cevap verebiliyor mu? İlçemiz aslında il konumundadır. Tam donanımlı bir hastaneye ihtiyaç vardır. Küçücük bir hastane uzman doktor yok. Yine kaymakamlık ve halkın desteğiyle bir bina yapıldı. Onun içinde de malzeme yok. Deprem, ishal ve bir de kuş gribi afetleriyle karşılaştık. Halen yetkililer uyuyor. Acil olarak tam donanımlı bir hastaneye ihtiyaç vardır.
Başbakan veya hükümet cephesinden Tarım Bakanı dışında ilçeye gelen, geçmiş olsun diyen oldu mu? Hayır arayan soran olmadı. Tarım Bakanı ve bir milletvekili geldi. Korkuyoruz. Böyle şeylerden ders çıkartılması gerekirken maalesef bir değişiklik yok. İleride yeni bir afete maruz kalırsak yine aynı muamele ile karşılaşacağız. Bu durumlarda belediye ve kurumlara büyük bir destek sunmaları gerekiyor.
Evrensel'i Takip Et