9 Ocak 2006 23:00
Çiftçi pamuğu tarlada bıraktı
GÜNÜN YAZILARI
Dünyanın en kaliteli pamuklarının yetiştirildiği Bergama Ovası hâlâ bembeyaz. Yetiştirilmesi en zahmetli ve en masraflı tarım ürünlerinden olan pamuk, üreticinin masrafını bile karşılamadığı için bu yıl tarlada kaldı.
Her yıl pamuk toplamak için Mardin'den, Diyarbakır'dan, Urfa'dan binlerce mevsimlik işçinin akın ettiği Bergama'da, üreticiler yıl boyunca emek verdikleri ürünleri para etmediği için zor günler yaşıyor. "Pamuğu toplasan amelenin masrafını karşılamıyor" diyen üreticiler, tohum, gübre ve ilaç almak için Ziraat Bankası'ndan aldıkları kredileri hayvanlarını ve traktörlerini satarak ödemişler. Devletten ve ziraat odalarından hiçbir destek görmediklerini belirten Bergamalı pamuk üreticileri, "Önümüzdeki yıl ne ekeceksiniz?" diye sorduğumuzda ise "Ne ekeceğimizi bırakın, ekip ekemeyeceğimiz bile belli değil" diye cevap veriyorlar.
Pamuğunu tarlada bırakmayıp toplayan az sayıda üretici ise 3 yıl önce kilosunu 1 milyon 100 bin liraya sattığı pamuğu bu yıl 300 ile 700 bin lira arasında bir fiyata satmış.
Bazı pamuk üreticilerinin, geçen sezon da pamuğunu satamamasının ardından bamya veya buğday ektiğini belirten Bergamalı üreticiler, bamya ve buğdayda da durumun farklı olmadığını söylüyor.
Ne ekeceğimizi şaşırdık! Süleymanlı köyünden pamuk üreticisi Ahmet Yorgun pamuğunu tarlada bırakmış. Tüccarın kırpık pamuğu 300 bin liraya aldığını söylüyor. Normalde pamuk ekmesine rağmen geçtiğimiz yıl buğday eken Yorgun, "Önceleri onu hiç satamadık. Sonra da 250 bin liraya sattım, o da zorla. Hiç satmasaydım daha iyiydi" diyor.
Sadece DGD Devletten sadece "Tapu Parası", -sadece toprak sahiplerine verildiği için üretici doğrudan gelir desteğine böyle adlandırıyor- aldıklarını, onun da yarım yamalak ödendiğini söyleyen Yorgun, "O da geçen sene verilmesi gereken dekar başına 16 milyon liranın 6 milyonunu alabildik" diyor. Yorgun tapu parasının toprağı çok olana yararı olduğunu belirtiyor. "Aslında üreticinin durumu kötü değil, perişanlık" diyen Yorgun, ne ekeceklerini de şaşırdıklarını ifade ediyor.
HAYVANLARI SATIP BORÇ ÖDEDİLER Ali Çimen (Süleymanlı köyü): Ben de pamuğun yarısından çoğunu toplamadım. 127 ton pamuk topladım. Ekim için yaptığım borçları kapatamadım. On tane hayvanım vardı, beşini satarak borçlarımı ödedim. Yoksa traktörü kaptırıyordum. Bu yıl 1. kalite pamuğu 700 bin liraya sattım, mazotun litresi 2 milyon, gerisini siz düşünün. Bu işin sonu nereye varacak. Bu halde köylü ne yiyecek. Tarlayı satmaya kalksan onu bile satamıyorsun. Tüccar beş milyarlık tarlaya iki milyar veriyor. Mehmet Gülbezen (Aşağı Kırıklar köyü): Pamuk üreticisinin yüzde 70'i borca boğuldu. Geri kalan yüzde 30 da zaten toprağı çok olan zengin üretici. Ben geçen yıl pamuğu 830 bin liraya sattım. Bu yıl bütün giderlerimiz arttığı halde pamuk fiyatı geçen yılın bile yarısına düştü. Başbakan, "Traktör satışları arttı, köylünün durumu çok iyi" diyor ama burada köylü borcunu ödemek için traktörünü satıyor. Bir dahaki yıl da traktörsüz çalışamayacağı için borç-harç, hayvanını satarak arkadaşının traktörünü alıyor. Bu mu iyi durum? Bu yıl pamuktan kaçan bamyaya, buğdaya sarıldı ama onlar da mahvoldu. Köylünün ailesinden bir-iki kişi dışarıda çalışmazsa aç kalır. Son dört yılda köylünün durumu berbat. Şengül Kayısı (Aşağı Kırıklar köyü): Başbakan televizyonlarda "Çiftçiye mazot parası verdik" diyor. Buraya gelip bir görsün. Verdikleri mazot bize iki gün yetmiyor. Geçen gün TEDAŞ gelip, tarlasının elektrik borcunu ödemeyenin evinin elektriğini keseceğini duyurdu. Devlet önce bizi tüccarın kucağına oturtuyor, ona borçlandırıyor. Daha sonra da temmuz-ağustos ayında prim veriyor, ama hiçbir işe yaramıyor. Bu yıl traktörümü sattım, ekim zamanı traktör lazım, nasıl alacağım? Benim mesleğim çiftçilik, başka iş yapamam. Bu yaştan sonra hiçbir fabrika da almaz beni. Ne yapayım? Açlıktan öleyim mi? Buraya her sene gelip istatistik yapıyorlar. Niye istatistik yapıyorsun, ürünün fiyatı da, çiftçinin durumu da ortada.
Ne ekeceğimizi şaşırdık! Süleymanlı köyünden pamuk üreticisi Ahmet Yorgun pamuğunu tarlada bırakmış. Tüccarın kırpık pamuğu 300 bin liraya aldığını söylüyor. Normalde pamuk ekmesine rağmen geçtiğimiz yıl buğday eken Yorgun, "Önceleri onu hiç satamadık. Sonra da 250 bin liraya sattım, o da zorla. Hiç satmasaydım daha iyiydi" diyor.
Sadece DGD Devletten sadece "Tapu Parası", -sadece toprak sahiplerine verildiği için üretici doğrudan gelir desteğine böyle adlandırıyor- aldıklarını, onun da yarım yamalak ödendiğini söyleyen Yorgun, "O da geçen sene verilmesi gereken dekar başına 16 milyon liranın 6 milyonunu alabildik" diyor. Yorgun tapu parasının toprağı çok olana yararı olduğunu belirtiyor. "Aslında üreticinin durumu kötü değil, perişanlık" diyen Yorgun, ne ekeceklerini de şaşırdıklarını ifade ediyor.
HAYVANLARI SATIP BORÇ ÖDEDİLER Ali Çimen (Süleymanlı köyü): Ben de pamuğun yarısından çoğunu toplamadım. 127 ton pamuk topladım. Ekim için yaptığım borçları kapatamadım. On tane hayvanım vardı, beşini satarak borçlarımı ödedim. Yoksa traktörü kaptırıyordum. Bu yıl 1. kalite pamuğu 700 bin liraya sattım, mazotun litresi 2 milyon, gerisini siz düşünün. Bu işin sonu nereye varacak. Bu halde köylü ne yiyecek. Tarlayı satmaya kalksan onu bile satamıyorsun. Tüccar beş milyarlık tarlaya iki milyar veriyor. Mehmet Gülbezen (Aşağı Kırıklar köyü): Pamuk üreticisinin yüzde 70'i borca boğuldu. Geri kalan yüzde 30 da zaten toprağı çok olan zengin üretici. Ben geçen yıl pamuğu 830 bin liraya sattım. Bu yıl bütün giderlerimiz arttığı halde pamuk fiyatı geçen yılın bile yarısına düştü. Başbakan, "Traktör satışları arttı, köylünün durumu çok iyi" diyor ama burada köylü borcunu ödemek için traktörünü satıyor. Bir dahaki yıl da traktörsüz çalışamayacağı için borç-harç, hayvanını satarak arkadaşının traktörünü alıyor. Bu mu iyi durum? Bu yıl pamuktan kaçan bamyaya, buğdaya sarıldı ama onlar da mahvoldu. Köylünün ailesinden bir-iki kişi dışarıda çalışmazsa aç kalır. Son dört yılda köylünün durumu berbat. Şengül Kayısı (Aşağı Kırıklar köyü): Başbakan televizyonlarda "Çiftçiye mazot parası verdik" diyor. Buraya gelip bir görsün. Verdikleri mazot bize iki gün yetmiyor. Geçen gün TEDAŞ gelip, tarlasının elektrik borcunu ödemeyenin evinin elektriğini keseceğini duyurdu. Devlet önce bizi tüccarın kucağına oturtuyor, ona borçlandırıyor. Daha sonra da temmuz-ağustos ayında prim veriyor, ama hiçbir işe yaramıyor. Bu yıl traktörümü sattım, ekim zamanı traktör lazım, nasıl alacağım? Benim mesleğim çiftçilik, başka iş yapamam. Bu yaştan sonra hiçbir fabrika da almaz beni. Ne yapayım? Açlıktan öleyim mi? Buraya her sene gelip istatistik yapıyorlar. Niye istatistik yapıyorsun, ürünün fiyatı da, çiftçinin durumu da ortada.
Evrensel'i Takip Et