20 Aralık 2005 23:00

Ş. Avni Ölez'le birkaç saat...

Geçen gün, bir gazetemizin yayınladığı kitap ekinin yeni çıkan yayınlarla ilgili bölümündeki "Çok satanlar" köşesine takıldı gözüm. Birkaç kitapevinden alınan listeler vardı. Bu kitapevlerinden biri, Ankara'daki "Bilgi Kitabevi"ydi. Çok satan 10 kitabın adlarını vermiş, kitabevi yöneticileri. İlk sırada "Şu çılgın Türkler"i vardı, Turgut Özakman'ın. İkincisi "Kötü Yönetilen Türkiye", Haluk Özdalga'nın. Üçüncüsü "Bir Millet Uyanıyor", Attila İlhan'ın yönettiği ve Erol Manisalı ile öğrencilerinin hazırladığı kitap. Bir sonraki, R.S. Sharma'nın "Ferrarisi'ni Satan Bilge" adlı eseri. Beşincisi, Hasan Cemal'in "Cumhuriyeti Çok Sevmiştim"i ve ondan sonra da, yani altıncı en çok satan kitap olarak da ünlü kaynana Semra'nın, Semra Yücel'in "Ben Semra" başlıklı kitabı. Kaynana Semra'nın kitabı, Bilgi Kitabevi gibi Ankara'lı aydınların uğrak yeri olan bir kitabevinde en çok satan kitaplar listesine giriyor ve Tuna Kiremitçi, Hikmet Çetinkaya ve Ahmet Altan gibi yazarların kitaplarından daha çok satıyordu. Bu listeyi ve "Semra Yücel" adını görünce, bir kuşku doğmuştu içimde, ilk an. O kuşku içinde, Evrensel İzmir bürosundan Özer Akdemir kardeşimden rica ettim, internete girdi. Evet, "Ben Semra"nın yazarı, bizim Kaynana Semra'ydı. Üüffff, Semra Hanım her yerde hazır ve nazırdı. Bir zamanlardın ünlü Semra Özal'ından bile daha popülerdi, neredeyse. Oyunu bile varmış. Hatta bir günlük gazetede köşe yazarlığı yapıyormuş.

Ş. Avni Ölez'le Benim kadim dostlarımın başında gelir, Ş. Avni Ölez. İyi günümde de, kötü günümde de onu görmek ya da hiç olmazsa sesini duymak beni rahatlatır. Ne zaman ona gitsem, saatler sürer konuşmalarımız, laflamalarımız. Edebiyattan, özellikle şiirden başlar konuşmalarımız, sonra kimlik dışında altından girip, üstünden çıkarız Türkiye'nin ve dünyanın. Zaman zaman umutlanırız bir şeylerden. Ama çoğunlukla umutsuzluğa kapılırız. Umutsuzluğa kapılışımız nedeni de, genellikle örgütlülüğe önem vermeyi olur, insanlarımızın. "tek elin nesi var…" gibi bir atasözünü yerleştiren insanlarımızın örgütlülüğe bu denli uzak oluşunun nedenlerini konuşuruz. Ama o gün, Kaynana Semra'nın önlenemez yükselişini konuştuk çoğunlukla, Ş. Avni Ölez'le. Nasıl bir toplum ki, medyanın pompaladığı bir kişiyi böylesine baş tacı yapıyor? İnanmadı Ş. Avni Ölez, Ankara'da aydınların durağı olan bir kitabevinde en çok satılan kitapların arasında "Altıncılık" gibi bir sırada bulunan Semra Yücel'in kitabına. Ben de doğal olarak tahrik ediyordum Ölez'i, "Avni Ağabey, yıllardır şiir yazıyorsunuz. Türkçeyi en iyi kullanan ozanlardan birisiniz. Son iki kitabınız için övgü dolu sözlerin dışında, tek bir sözcükle de olsa sizi menfi yönden eleştiren olmadı. Ama hangi kitabınız Semra Hanımınki gibi altıncı çok satan kitap oldu?" diye. Avni Ağabey de lafın altında kalmıyordu: "Sen kendine bak. Resmi olarak ilk kez Çağdaş'ta, sonra da Emek ve Evrensel'de köşe yazarı oldun. Yüzlerce, binlerce köşe yazısı yazdın. Semra Hanım kadar ünün oldu mu?" Saatler sürdü konuşmamız. Kaynana Semra'yla başlayıp tüm Türkiye'ye ve dünyaya dil atan konuşmalarımız İzmir yağmurunun başlamasıyla noktalandı. Ben Evka-2'ye doğru yola çıkarken, onu, Mavişehir'de şiirleriyle baş başa bıraktım. Üniversitelilerin televizyonda dizi seyrettiği, öğretmenlerin kitap okumadığı bir Türkiye'de Semra Hanım'ın başarısına şaşırmıyorum artık…

Evrensel'i Takip Et