Deprem, dayanışma ve adalet duygusu
Köy imamları kasabaların ya da kentlerin imamlarından sanırım daha yalın oluyorlar. Depremde 14 kişinin taş ve kerpiç yapımı evlerinin altında kalarak öldüğü Van’ın Göveçli köyünün imamıyla da, hasarsız caminin içine istiflenen kuru gıda paketleri ve çocuk bezlerini sayarken Alevi açılımı üzerine konuştuk. Konuyu imam açtı.
YAS TUTULAMIYOR
Göveçli köyü bugüne dek gördüğüm köyler içinde en ağır yıkımın yaşandığı köy. Yıkılmayan ev sayısı iki elin parmaklarını geçmez. Ölenlerin tamamı çocuk, kadın ve yaşlı… Çocuklar çizgi film izlerken, kadınlar yemek yaparken, yaşlılar ölümü beklerken yakalanmışlar depreme. Şehir merkezinde yaşayan kepçe sahibi bir köylü sayesinde hızlıca açılan çukurlara defnedilmiş cenazeler. Köylüler ölülerinin yasını tutacak koşullara sahip değiller. Depremin beşinci günü gittiğim Göveçli’ye girmek yardım getiren kamyonlar nedeniyle uzun sürdü. Deprem haberini alır almaz köye gelen ciddi görünümlü bir genç, köylüler arasındaki dayanışmayı yetersiz gördüğünü söyleyip duruyordu. Yine de camiden yapılan anonsa uyan gençler bir o kamyonun, bir bu kamyonun yükünü boşaltmak için koşuşturuyorlardı. İki gündür aralıklarla devam eden yağmur yüzünden köy çamura batmış durumda. Herkes yıkılmış evlerinin işe yarar parçalarını ayıklamaya çalışıyor. Köyün ileri gelenlerinden bir kişi “Genç bir çocuk vardı bu evin altında, yaşıyordu, ne yaptıysak çıkaramadık. Saatlerce uğraştık, taşları attık attık beceremedik, cenazesine kavuşabildik” diye anlattı yıkık bir evi gösterirken.
ÇADIRLAR YETERSİZ
Aynı gün gittiğim Canik, Derebey, Norşin, Yabalı, Yeşilsu, Özyurt, Ereni ve Göllü köylerinde de durum farklı değildi. Kızılay’ın varlığı biraz daha hissedilir durumda. Ancak maalesef dağıtılan çadırlar tüm köylüleri soğuktan ve ıslanmaktan koruyacak sayıda değil. İnsanların yarıdan çok daha fazlası hâlâ dışarıda yatmak zorunda.
Yardım dağıtımındaki aksaklıklar bir nebze olsun düzelse de hâlâ idealden çok uzakta. Van merkez ve Erciş’te Valilik ve Belediyeye ait ayrı ayrı depolarda biriken muhtelif yardım malzemesinin tasnif edilmesi, ihtiyaç sahiplerine dağıtılması haftalarla ifade edilen zamana yayılacak gibi görünüyor. Ancak artık hemen tüm köylere yiyecek malzemesi ve battaniye ulaşmış durumda. Artık konteynırların ve prefabrik konutların il, ilçe merkezi ve köylerdeki mağdurların kullanımına kavuşturulması lazım. Ve tabi ki içme suyu, seyyar banyo ve tuvaletler. Köylerde özelikle temiz içme suyunun olmaması ve hijyene bağlı nedenlerden dolayı salgın hastalıkların başlaması ve yayılması haftaları bile bulmayabilir.
HALİT AĞABEY...
İki kişiden bahsetmem farz oldu. İlki Derebey köyü muhtarı. Köyüne gelen birkaç yardım kamyonunu “Bize yardım geldi”, deyip daha mağdur olduğunu düşündüğü köylere yönlendirdiğine şahit oldum. Diğeri de Zabıta Memuru Halit Ağabey. Kendisine verilen battaniyeleri, komşularına dağıtmak şartıyla kabul eden sezgileri ve adalet duygusu güçlü, liderlik vasfına sahip bir organizatör. Belediyenin yerinde olsam Halit Ağabeyi ihtiyaç tespiti ve yardım dağıtım işinin kilit bir yerinde değerlendirirdim. Hem Derebey köyü muhtarı, hem de Halit Ağabey ile tokalaştım. Böyle insanlarla tokalaşmanın elde bıraktığı iz kalıcı oluyor.
Köylerde ne ikram edildiyse hemen kabul ettim. Bir köyde çay, otlu peynir, tahin-pekmez, bir diğer köyde domates ekmek sofrasına oturdum. İçinde bulundukları ağır koşullarda birisine bir şey verebiliyor olmak onlara moral verir diye düşündüm. Sanırım öyle de oldu. Norşin köyünde yediğimiz domatesleri Kızıltepe Belediyesi göndermiş. Bir kamyon domates.
KARADENİZ...
Van merkezde gündüzleri daha az kamyon görünüyor. Dağıtımın gelen yardımların hızından daha yavaş olması nedeniyle depolara mal getiren kamyonların kent girişlerinde bekletildiği söyleniyor. Gerçekten de yol boyunca güvenlikli alanlarda park halindeki kamyonları ve TIR’ları görmek mümkün. Bu kadar çok yardımın geleceğini tahmin etmemiştik, diyen bir kamu görevlisi ile tanıştım. Siyaset bilimcilerin, politikacıların, gazetecilerin ülkenin dört bir yanından gelen sivil yardım bombardımanı konusunu Kürt sorunu bağlamında ele almalarından ilginç sonuçlar çıkabilir.
Ordu TIR ve Kamyon Taşıyıcıları Kooperatifine ait bir TIR geçiyor önümden. Karadeniz sahil şeridindeki kentlerden toplanıp gönderilen malzemenin kıymeti üzerinde konuşan Vanlılarla tanıştım. Depremin hengamesi azaldığında, depremzede Vanlılar İzmir, Antalya, Ordu, Trabzon, Batman, Tunceli, Diyarbakır ve daha pek çok ildeki zor zaman dostu kardeşlerine teşekkür edeceklerdir.
Bölge illerinden gelen yardımlardan da bahsetmem gerek. Son beş günde, Diyarbakır, Batman, Bitlis, Tunceli, Şırnak, Hakkari ve diğer bölge illerinden gelen yüzlerce kamyon gördüm. Van Belediyesinin çağrısıyla çevre illerden gelen yüzlerce üniversite öğrencisi kendilerine verilen tüm görevleri yapıyorlar. Bu arada üniversitelerin veterinerlik, ziraat mühendisliği bölümü öğrencilerinin, bu alanda örgütlü meslek odalarının birkaç ay sonra gruplar halinde köyleri ziyaret etmeleri iyi bir fikir olabilir. Sosyoloji ve psikoloji öğrencileri için de açık hava laboratuvarı buralar.
Evrensel'i Takip Et