19 Şubat 2005 23:00

'Barbaros Çocuk Köyü
   başarılı bir modeldir'

Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi Yöneticisi Alime Mitap, Barbaros Çocuk Köyü'nün başarılı ve çağdaş bir model olduğunu belirterek, "Yönetim yetersizlikleri ve istisnai bazı davranışlar gerekçe gösterilerek, bu kurumların yok edilmek istenmesi, Köy Enstitüleri, Halkevleri örneklerinde olduğu gibi ülkemize çok pahalıya mal olmaktadır" dedi. Mülkiyeliler Birliği, Tabip Odası, TMMOB, Türk Psikologlar Derneği ve İzmir Barosu tarafından dün düzenlenen ortak basın toplantısında, "tecavüz ve taciz" iddialarıyla gündeme gelen Urla Barbaros Çocuk Köyü ile ilgili gelişmeler değerlendirildi. Ortak açıklamayı yapan Alime Mitap, olayın kamuoyuna yansıtılmasında izlenen yol ve yöntemlerin, hukuksal ölçülerin dışına taştığını, benzeri kurumlara karşı linç kampanyasına dönüştürüldüğünü söyledi. Birçok basın ve yayın organının olay karşısındaki "yıpratıcı" yayınlarını da eleştiren Mitap, Barbaros Çocuk Köyü'ne destek verilmesi, burada zaten çeşitli sorunlar nedeniyle bulunan çocukların her zamankinden çok korunması çağrısında bulundu.

Yıpratma kampanyası Açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan kitle örgütü temsilcileri, çocukların "seks köleleri" olarak teşhir edildiklerini hatırlatarak, "sistemdeki arızaların çocuklara mal edilmemesini, bir sorun varsa çözümüne yönelik işler yapılmasını" istediler. Psikolog Deniz Özer Eryılmaz "Korunmaya muhtaç devlete emanet edilmiş çocukların özenle korunması gerektiğini düşünüyoruz" dedi. Toplantıya İzmir Barosu adına katılan Bülent Güvenç Alan, Barbaros Köyü bahane edilerek tüm yurtlar ve çocuk evlerine yönelik bir yıpratma kampanyası uygulandığını düşündüklerini ifade etti.

Gençlik Evleri açılmalıydı Tabib Odası Temsilcisi Yasemin Öz ise çocukların ev ortamında büyümesinin önemine dikkat çekerek, "Orada anneleri var, kardeşleri var. Çocuk Köyü, çocukların topluma kazandırılması için önemli bir projeydi" diye konuştu. Ancak projenin "Gençlik Evi" ayağının eksik olduğunu, Bakan Güldal Akşit'in bu konuda söz vermesine rağmen, bu eksiğin tamamlanmadığını bildirdi.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Eğitim emekçileri eylemde Eğitim Sen üyesi eğitim emekçileri, yurt çapında gerçekleştirdikleri eylemlerle sendikalarını kapattırmayacaklarını bildirdiler. Eğitim Sen'liler sendikalarına açılan kapatma davasına karşı bugün yapacakları meşaleli yürüyüşlerin ardından sendika binalarında nöbet tutacak. İstanbul'da Taksim Gezi Parkı'nda oturma eylemi gerçekleştiren eğitimciler, "Anadil bölmez bütünleştirir", "Zafer direnen emekçinin olacak", "Yaşasın halkların kardeşliği", "SEKA işçisi yalnız değildir" sloganları attı. Kapatma davasının "bilime, insanlığa ve demokrasiye" açıldığını söyleyen KESK Genel Başkanı Sami Evren, "İnsan hakları, her insanın anadilinde eğitim almaya hakkı olduğunu öngörür. Bu hakkı yok sayabileceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Bu dava siyasi bir davadır" diye konuştu. Evren anadilde eğitim hakkının mahkemece güvence altına alınmasını istedi. Ankara'da ise Milli Eğitim Bakanlığı önünde oturma eylemi yapıldı. Yakalarında "Sendikama dokunma" kokartları taşıyan Eğitim Sen üyeleri, "Yaşasın demokrasi mücadelemiz", "Eğitim Sen'in güneşi karartılamaz", "Yaşasın halkların kardeşliği" sloganları attılar. Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'ten davayla ilgili açıklama yapmasını istedi. Davanın 21 Şubat 2005 Pazartesi günü saat 09.00'da Ankara 2'nci İş Mahkemesi'nde görüleceğini hatırlatan Dinçer, tüm dünyanın gözünün bu davanın üzerinde olacağını kaydetti. Dinçer, Uluslararası Af Örgütü'nün davayı gündemine aldığını, Avrupa Parlamentosu üyelerinin davanın takipçisi olacaklarını belirttiğini, uluslararası sendikal örgütlerin de Eğitim Sen'in yanında olduğunu kaydetti. Dinçer, "Eğitim Sen bu utanç davasını bir demokrasi davasına dönüştürmeye kararlıdır" diye konuştu. Öte yandan BTS Genel Başkanı Fehmi Kütan da, yaptığı yazılı açıklamayla bu haksız dava karşısında Eğitim Sen ile dayanışma içinde olduklarını bildirdi.