7 Ekim 2011 08:43

Türkü gibi çağlayan kadın...Necmiye Yılmaz

Güngörenli Kadınlar

Biner sonsuzluğa  giderim
Dost sesini bulana dek
Karanlığa gülümserim...

Yitirilen , kaybedilenlerin ardından yazmak oldukça zordur. Özellikle yaşanmışlıklar üzerinden bir yazı yazmak insanoğlu için en ağır şeylerden biri haline gelir. Biz de Güngören Emek Partisi olarak çok sevdiğimiz ablamızı, Necmiye’mizi kaybettik.

10 Ekim 1961’de  Bingöl’de 4 çocuklu alevi bir ailenin ikinci çocuğu olarak yaşama gözlerini açtı. 2 kız 2 erkekten oluşan kardeş bağı Necmiye için inanılmaz duyguların tarifiydi. Necmiye, toplumsal baskının kadın cinsiyeti üzerindeki etkisine aldırmaksızın okumak istiyordu. İlk , orta ve liseyi Bingöl’de okudu. Tüm baskılara rağmen kendisini ortaya koydu ve dik bir kadın olarak hayatın devamını sağlayan özelliklerin de adımını atmış oldu. Liseden sonra okulda sözleşmeli öğretmenlik yaptı. Tam da bu yıllarda eşi Hasan ile tanıştı ve evlendi. Bir oğlu oldu.

Yoldaşımız gençlik yıllarından bu yana devrime ve sınıf mücadelesine inanıyordu. Ablamız için devrimci karakter önemliydi. Devrim ve sosyalizm mücadelesi ile 1980 öncesinde  tanıştı. Hayatının sonuna kadar da bu mücadelenin bir parçası oldu.

Necmiye ablamız hayatın ne kadar değerli olduğunu çevresine anlatırdı. Cıvıl cıvıl hareketliydi yaşamı... Ve tek düze hayatı reddeden bir kadındı. Nerede mazlum, mağdur biri var onun yardımına koşar, elinden gelen her şeyi yapardı. Tüm olanaklarını seferber eden Necmiye ablamızı mahallesinde, sokağında tanımayan tek insan yoktu. Ezilenin yanında saf tutardı. Özellikle de ezilen, horlanan, yok sayılan kadınlar için üzülürdü. Binasında, çevresinde hangi kadın şiddete maruz kalıyor ise direk Necmiye ablayı bulurdu. Bilirlerdi ki kadın dayanışması ayrı bir duyguydu ve ablamız da dayanışmanın en güzel örneklerini sergiliyordu. Necmiye ablamızı tanıyıp da sevmeyen tek insana şimdiye kadar  rastlamadık.  Mücadeleyi ve mücadele edeni severdi... Partisini anlatmaktan ve parti politikalarını her platformda dile getirmekten geri durmazdı. Evrensel gazetesini her gün alır ve yeni ilişki kurduklarına gazeteyi de anlatmadan geçmezdi. Dönem dönem kendi binasının girişine gazete bırakırdı. “Kim ilgileniyor acaba, gazetemize kimler göz atıyor?​” diye merak ederdi ve okunmasını isterdi. Yeni ilişkilerini partiye getirmekten asla çekinmezdi. Birlikte yaşamı paylaştığı, sohbet ettiği, sorunlarını tartıştığı herkesin partisini tanımasını, parti politikalarını bilmesini isterdi. Kadınların daha çok sesinin çıkmasını isterdi. Örgütlenmenin  insana, özellikle de kadınlara ne kadar  güç verdiğini söylerdi. Kurduğumuz Güngören Emek Kadın Korosu’nun kadınları evden çıkardığını, dört duvar içine kapanmanın kadını “köleleştirdiğini”  her fırsatta hatırlatırdı. Koroyu önemserdi, kadınlara örnek olması gerektiğini düşünürdü ve koromuzun kadınlara ulaşması için de her yolu denerdi. Tatlı bir heyecanı vardı türkü okurken, hep hayat doluydu, aniden gür bir kahkaha sesi geliyorsa o kesin Necmiye ablaydı. Gülüşürdük Necmiye abla yine coştu diye...

Halk müziğine sevdalı olan yoldaşımız,  kadın dayanışma gününden sonra türkü söylemek ve söyletmek arzusunda olurdu. Yıllar önce kurduğumuz emek kadın korosunu ilk dinlediğinde kadınlara hayran kaldığını dile getirmişti. Kadınlar ile ortaklaşmak, ortak hareket etmek onun hayatının bir parçası haline gelmişti.

Yoldaşımız İstanbul’dan önce eşinin kamu emekçisi olmasından dolayı başka illerde de yaşamıştı. Bu yıllarda yanında bir çok öğrenci arkadaşı barındırmıştı. Kişisel hiçbir çıkar gözetmeksizin evini tüm yaşantısını arkadaşlarına, yoldaşlarına açabilen biriydi. Kimin yardıma ve desteğe ihtiyacı var Necmiye ona koşardı.Dönem dönem “Necmiye ana” derdik. Gülerdi..

Yoldaşımız aynı zamanda maddi temelde örgütünün neye ihtiyacı var hepsini bilirdi. Ve tüm olanaklarını seferber ederdi. Örneğin partimizi yeni yerine taşıdığımızda buzdolabı eksiğimizi, sandalye ihtiyacımızı tespit edip mağazaların yolunu tutmuştu. “Devrimci örgütlerin parası hiçbir zaman olmaz” derdi. “Bizler ne kadar fedakarlık edersek o kadar ayakta kalabiliriz” diye tekrarlardı.

Necmiye ablamızı sadece bu satırlara sığdırmak olanaksız. Sayısız özelliği olan mücadeleci bir kadın  yoldaşı  yitirmek bizleri derinden sarstı. Onu yaşatmak ve onun anısına sahip çıkmak bizlerin boynunun borcu.Yoldaşımıza söz veriyoruz. Kadınların özgürleşeceği, insanın insan gibi yaşayabileceği,  Kürt halkı şahsında ezilen tüm halkların ve tüm inançtan insanların kardeşçe yaşayabileceği bir dünya kurulana dek parti saflarında mücadeleye devam edeceğiz.
 
İyi ki tanıdık seni yoldaş, iyi ki varoldun.
Yolun yolumuzdur.
Seni hiç unutmayacağız.
Türkü gibi çağlayan kadın...

 

Evrensel'i Takip Et