06 Ekim 2011 11:32

Kadınlar 22.30’da erkekler istediği saatte

Harç parası, kayıt parası, yurt parası, ev masrafları, kırtasiye alış verişi, ulaşım derken binbir sorunla başlayan üniversitelerde, bir de kadın olmaktan kaynaklı problemler yaşıyoruz.İstediğimiz bölümde okuyamadığımız gibi bir de namus bekçimiz olan yurt müdürleri ile hava karardıktan sonra dışarıda bizi gören halkın te

Kadınlar 22.30’da erkekler istediği saatte
Paylaş
Özge Ayaz

İstediğimiz bölümde okuyamadığımız gibi bir de namus bekçimiz olan yurt müdürleri ile hava karardıktan sonra dışarıda bizi gören halkın tepkileriyle karşı karşıya kalıyoruz. Sözlü ve fiziksel tacizlerle karşılaşıyoruz. Polise başvurduğumuzda “Üzerinde ne vardı?​”, “O saatte ne işin vardı?​” gibi sorulara muhatap oluyoruz. Kimse “İkinci öğretim misin?​” diye sormuyor, akşam 11’de dersin bittiğinde tenha yollardan yurdun yolunu tutmak zorunda olduğunu da bilmek istemiyor.
Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin kantininde okula yeni gelen arkadaşlarımızla, hem karşılaştıkları sorunları konuştuk hem de ülkedeki kadın sorununa dair üniversiteli kadınlar olarak neler düşündüklerini sorduk.

Kültürel şok yaşadım
Gazetecilik 1. sınıf öğrencisi Eda’yla sınıf arkadaşı Gizem’le otururken tanışıyoruz. Okulda ikinci yılı. İlk geldiğinde kendi deyimiyle kültürel şok ve çatışma yaşamış: “Ben Muş’tan geldim buraya. Ailemden ilk ayrılışımdı. Bu zaten bir zorluk, kendi ayakların üstünde durmak zorundasın. Bi de bizim orası küçük, burası ise metropol gibi; adapte olmakta çok zorlandım. Herkes kendi telaşında. Ya doğuda istediğin kapıyı çal, tanımasan bile seni doyurur, yardımcı olmaya çalışır ama burada ölsen su bile vermiyorlar.”
Geldiği ilk sene devlet yurdu çıkmış Eda’ya. Kürt olduğu için oda arkadaşlarının kendisini aşağılamaya çalıştığını anlatıyor: “İlk başta her şeyimi etkiledi. Derslerime çalışamadığım zamanları biliyorum. Yurttan ayrılıp eve çıkmayı bile düşündüm. Ama ne olursa olsun ikimiz de belli emekler vererek gelmiştik. Zamanla o sana, sen de ona alışıyorsun.”
Gizem’in ailesi ise İstanbul’da, o daha kolay adapte olmuş buralara. Gizem’e kadına yönelik şiddete dair düşüncelerini soruyoruz. Bir kadının mutlaka ekonomik gücü olması gerektiğini söylüyor: “Çalışmalı yoksa daha fazla baskı ile karşılaşıyor. Elbette bu da yeterli değil. Erkek ve kadının yetiştiriliş tarzları arasındaki fark da kalkmalı. Erkek doğduğu günden sonra aile tarafından hep şiddet eğilimli yetiştiriliyor bu engellenmeli. Tabiî ki hükümet de  bir şey yapmalı. Elektronik bileklikle çözülecek bir şey değil bu sorun.”

İl dışına gitmek zor
İrem, Uluslararası İlişkiler’i bu yıl kazanmış. Ailesi ile yaşıyor. “İl dışına gitmek bir ton sorun, sıkıntı. Hem maddi hem manevi açıdan çok zorlanacaktım” diyerek bunu göze alamadığını söylüyor. O da akşamları dışarıda rahat dolaşamamaktan şikayetçi. “Evimiz sahile çok yakın ama karanlık çöktükten sonra inemiyorum. Artık yasalar düzeltilmeli, ağırlaştırılmalı. Yoksa onlar tacize, tecavüze devam edecek ben ise akşamları eve mahkum olmaya” diyor.

Kız çocuğu susarmış hep
Gazetecilik öğrencisi Berfi, kaldığı yurtta kadınların en geç 22:30’da içeri girmek zorunda olduğunu belirterek, kızgınlıkla devam ediyor: “Erkekler ise istediği zaman. Bu bir hakarettir bizim için. Hem de erkeklerin yurt koşulları bizimkine oranla çok daha iyi.”
Üç erkek kardeşi var. Erkeklerin şımartılarak büyütüldüğünü söylüyor. “Orada başlıyor üçüncü sınıf insan muamelem” diyor. “Annem hep onlar ağabeyindir deyip durdu, arkamda en çok bulunması gereken zamanlarda bile. Kız çocuğu susarmış hep. Öyle derdi ben ağabeylerimle tartıştığımda” diye ekliyor. Masada oturan Kerim isimli bir erkek öğrenci, “Erkekleri de doğuran, yetiştiren kadınlar aslında ama kadın da ataerkil toplumda yetişiyor. Kalıpları var ve bilinç dışı bir şekilde erkeği daha üstün büyütüyor” diye söze giriyor Berfi’nin anlattıkları üzerine.

Sedna, Mersin’den Kocaeli’ne Ebelik bölümü öğrencisi. Devlet yurdunda yedeklerde, şimdilik arkadaşlarında kalıyor. “Yurt çıkmadı ama ben şanslıyım arkadaşlarım vardı. Eğer onlar olmasaydı büyük sorunlar yaşardım” dese de yine de bu yeni yere ve yeni yaşama yabancılık çekmiş. “Yürüyor olmak çok güzel ama zorluğu hissediyorsun” diyor.
Ebeliği, işi hazır bir meslek olarak gördüğü için seçmiş. Bunun bir kadın için önemli olduğunu düşünüyor. “Çünkü okulu bitirdikten sonra bir kadının düşeceği bir sürü boşluk var. bu boşluğun sonucu evlenmek oluyor, aileye itaatkarlık oluyor, istediğini yapamama oluyor, bu boşluklara meyil vermek istemedim.”
Çevresindekilerin hangi bölümü kazandığımdan çok okulun ne kadar uzakta olduğuyle ilgilenmişler. “Kaç saat uzaklıkta diye sordular. 13-14 saat deyince neden buraları yazmadın ailene yakın olurdu, senin için daha iyi olurdu falan dediler” diye anlatıyor.
Sedna’ya Kredi ve Yurtlar Kurumu müdürünün geçen yıl “saat dokuzdan sonra bir kadının yanında babası ve abisi yoksa dışarıda ne işi var” sözlerini hatırlatıyoruz. Sonuçta o da devlet yurdu bekleyenlerden. Tepkisini “Dokuzdan sonra dışarıdaysak tacizi, tecavüzü hak mı ediyoruz? Böyle bir düşünce tarzı olamaz. Saat kaçta çıkacağıma da giyineceğime kendim karar veririm. Kimse kendinde bu hakkı göremez” sözleriyle ifade ediyor.
Babasıyla bu konuda çoğu zaman fikir ayrılıklarına düştüğünü anlatıyor Sedna. Babası ona ‘erkek olsaydın seni kapı dışına koyardım ne halin varsa görürdün ama kızsın işte’ dermiş. Babasının açısından baktığında onu anlayabildiğini söylüyor, ama “yine de zoruma giderdi işte” diyor. “Bu sence bir şiddet türü müdür?​” sorumuzu ise şöyle yanıtlıyor: “Elbette. Bu açıklamanın üstüne bir erkek kadın dokuzdan sonra dışarıdaysa tecavüz edebilirim diye düşünebilir. Çünkü bunu ballandıra ballandıra anlatıyor.” Sedna şiddetin önlenmesi meselesinde medyanın gücüne inanıyor: “Biz televizyon kültürü olan bir toplumuz, okumak düşünmek yerine televizyon izliyoruz. Birkaç hafta bunlara karşı programlar yapılsa bu konuyla ilgili yaklaşım değişecektir. Çözüm genel bir kitleyi ele alarak bilinçlendirmektir çünkü. Yasalara güvenemiyorum, sonuçta şiddet gören kadını kocasına teslim eden bir ülkede yaşıyoruz.”

ÖNCEKİ HABER

Şemdinli'de konvoya saldırı: 1 asker yaşamını yitirdi

SONRAKİ HABER

Bütçeyi denkleştirmek için…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...