18 Nisan 2004 22:00

Bütün ülkeye kardeşlik

"ODTÜ'den Dicle'ye Kardeşlik Köprüsü" buluşması, önceki akşam düzenlenen şenlikle sona erdi. Belediye Düğün Salonu'nda yapılan şenliğe Bağlar Belediye Başkanı Yurdusev Özsökmenler, Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve Kayapınar Belediye Başkanı Zülküf Karatekin de katılarak öğrencilere destek verdi. Dicle Üniversitesi öğrencileri adına konuşan Dicle Üniversitesi Öğrenci Derneği Başkanı Hüseyin Aydın, öğrencilerin buluşmasını Kürt ve Türk halklarının buluşması olarak gördüklerini söyledi. Aydın, "İki gün süren buluşmamızda Kürt sorunundan YÖK ve NATO'ya kadar birçok sorunu tartıştık. ODTÜ'den Dicle'ye gerçekleşen bu buluşma ile kardeşliği gerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz. Şimdi bunu tüm ülkeye yaymak için çalışacağız" dedi.

Mücadele çağrısı ODTÜ Ekonomi Topluluğu üyesi Atakan Büke ise buluşma ile Türk ve Kürt halklarının kardeşliği yolunda önemli bir adım attıklarını ifade etti. Kardeşlik köprüsünün daha sağlamlaştırılması için herkese görev düştüğünü ifade eden Büke sözlerini şöyle sürdürdü; "Tüm Türkiye gençliğini, üniversite öğrencilerini, kendi taleplerine sahip çıkmaya, özgür, demokratik, bilimsel üniversiteleri kurmaya davet ediyoruz. Buradan tüm Türkiye gençliğine çağrımız şudur ki; savaş birlikteliği olan NATO'ya karşı hep birlikte mücadeleyi örgütlemeliyiz. BOP gibi projelerle ortadoğu halklarını birbirine düşürmeye yönelenlere karşı mücadele etmeliyiz." Bağlar Belediye Başkanı Yurdusev Özsökmenler'in de konuşma yaptığı şenlik, halkoyunları gösterisi ve Kürtçe ve Türkçe şiirlerin okunmasıyla devam etti. ODTÜ'lü öğrencilerin yaptığı eylemlerin konu edildiği slayt gösterisinin ardından sahneye çıkan şair Mele Seîdê Xeletî, gençleri selamlayarak "Amed" adlı şiirini okudu. Şenlik, halaylarla sona erdi.


YÖK'Ü TARTIŞTILAR "Kardeşlik Köprüsü" buluşması etkinlikleri çerçevesinde, "Yüksek Öğrenim Sistemi" başlıklı bir panel düzenlendi. ODTÜ Ekonomi Topluluğu Yönetim Kurulu Üyesi Atakan Büke, Dicle Üniversitesi Öğrenci Derneği yöneticisi Tahir Bağkuşak ve Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Ahmet Yıldırım'ın katıldığı paneli yaklaşık 300 öğrenci izledi.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Yine özel hastane! Elif Görgü İstanbul'un dört bir yanında pıtrak gibi çoğalan ve büyük çoğunluğu yeterli donanıma sahip olmayan özel hastanelerde hemen her gün bir dram yaşanıyor. Bu hastanelerdeki yanlış tedavi ya da müdahaleler kimi zaman hayat karartıyor. Özel hastanelerdeki dramlardan biri de geçtiğimiz günlerde İstanbul Büyükçekmece'de yaşandı. Havale geçirdiği için Özel Büyükçekmece Hastanesi'ne kaldırılan 2.5 yaşındaki Eylem Sırbudak, 4 gün boyunca hastanede tutulmasına karşın bu süre içinde beynine oksijen gitmediği için hayatının bundan sonraki bölümünü özürlü olarak geçirecek. Eylemin ailesi ise, tedavi edici bir müdahalede bulunulmadığı ve bunun sonucunda çocukları özürlü hale geldiği iddiasıyla dava açmaya hazırlanıyor.

Hastane oyaladı Gazetemize konuşan baba Muharrem Sırbudak, 4 gün boyunca çocuklarının hastanede havale geçirmeye devam ettiğini ancak doktorların 'iyileşecek' diyerek kendilerini oyaladıklarını iddia etti. 4. gün İkitelli'deki başka bir özel hastane olan Batı Bahat Hastanesi'ne kaldırılan Eylem'e bakan doktorun ise, 'Büyükçekmece Hastanesi'nde çocuğa tedavi edici değil sadece sakinleştirici müdahalede bulunulduğu, çocuğun mucize eseri hayatta kaldığı ve ilk gün müdahale edilseydi özürlü olmayacağını anlattığı' öne sürüldü. Özel Büyükçekmece Hastanesi'nde Eylem'e bakan doktor Münür Çam, iddiaları reddederek, herhangi bir sorumluluklarının olmadığını ileri sürdü. Eylem ise hâlâ hastanede ilaç tedavisi görüyor.

Özürlü olacak Büyükçekmece Kıraç'ta, halk otobüsü şoförlüğü yapan baba Muharrem Sırbudak'ın, Özel Büyükçekmece Hastanesi ile ilgili diğer iddiaları ise şöyle: "1 Nisan Çarşamba gecesi çocuğu hastaneye yatırdık. 4 gün boyunca sık sık havale geçirmeye devam etti. Doktor Münür Çam hep iyileşeceğini söyledi. Çocuk titremeye başladıkça getirip iğne vuruyorlardı seruma. Doktora soruyoruz, 'Bu çocuk iyiye gidiyor mu? Bize iyi görünmüyor' diye. O da, 'İyiye gidiyor hiç merak etmeyin' şeklinde cevap veriyordu. Ancak, hemşireler alın çocuğu buradan' diye bizi uyardılar. Son gün artık saat başı havale geçirmeye başlayınca yoğun bakıma alıp 'başka hastane bulun' dediler. Önce Çapa Tıp Fakültesi'ne kaldırmamız istendi, ancak çok para tutunca kabul etmedik. İkitelli'deki bu hastaneyi bulduk. Gerisini daha sonra ödemek üzere 100 milyon ödeyerek çocuğu buraya getirdik. Buraya getirmemiz için ambulans bile vermediler. Ambulansın bozuk olduğunu söylediler. Koskoca hastanenin nasıl bir tane ambulansı olur? Batı Bahat'ın ambulansı geldi de aldı çocuğu."

Dayanışma! Batı Bahat Hastanesi doktorları, 'Biz de özel hastaneyiz. Bir başka özel hastane ya da yaptıkları tedavi hakkında konuşmamız doğru olmaz' diyerek, Eylem'in kendilerine getirilmeden önceki sağlık durumu hakkında bilgi vermek istemezken, Baba Muharrem Sırbudak, bu hastanede kendilerine söylenenleri şöyle aktardı:

Çocuk az daha ölüyordu "Çocuk yolda gelirken ölüyordu. Buradaki doktor Selahattin Bey, çocuğun yaşamasının mucize olduğunu söyledi. 'Tedavi edici bir müdahalede bulunmamışlar' dedi. 'Çocuğun beynine hava gitmediği için beyin hücrelerinin büyük bir kısmı ölmüş. Büyük ihtimalle özürlü olacak. Eğer ilk gün doğru müdahale yapılsaydı özürlü olmazdı' dedi."

Bir de senet imzalattılar Muharrem Sırbudak, Özel Büyükçekmece Hastanesi'nin kendilerine yaklaşık 1.5 milyar fatura çıkardığını ve bunun 650 milyonu için 20 Nisan'a senet imzaladığını belirterek, "İki haftadır işe gitmiyorum. Eşten dostan para topluyoruz. Bizim sigortamız yok, Bağ-Kur'umuz, hiçbir şeyimiz yok. Günlük 30-40 milyon liraya şoförlükten yevmiye alıyorum, o da işe çıkarsam. 2 çocuk daha var ilköğretim de okuyan. Biz yaşadık başkaları da yaşasın istemiyoruz bu olayları. Bu yüzden mahkeme açacağız. Sırf bunlar para kazansın diye kızımız kurtarılabilecekken özürlü kaldı" dedi.


Doktor Çam iddiaları yalanladı Telefonla görüştüğümüz Özel Büyükçekmece Hastanesi doktoru Münür Çam, iddiaları yalanlayarak, gerekli her şeyi yaptıklarını öne sürdü. Doktor Münür Çam, konuyla ilgili olarak gazetemize şunları söyledi: "Çocuk, çok ağır havale ile geldi. Havale geçiren kişiye verilen ilaçlar zaten hastayı uyutur. Yoksa ayrı olarak çocuğu uyutmak söz konusu değildir. Hastanemizin bu konudaki tıbbi yeterliliği tamdır" Doktor Münir Çam ayrıca, ailenin ekonomik nedenlerden dolayı çocuğu kendi hastanelerinden aldığını önü sürdü.