12 Mart 2004 23:00
'Al-ver' süreci başlayamadı
Kıbrıs görüşmelerinde taraflar arasında "asgari düzeyde bile" yakınlaşma sağlanamadığı için dün başlaması gereken "karşılıklı taviz" sürecine geçilemedi. BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs Özel Temsilcisi Alvaro De Soto, "talepler listesi" hazırlamalarını istediği tarafları 22 Mart'a kadar uzlaştırmaya çalışacak.
Rauf Denktaş ve Tasos Papadopulos başkanlığındaki Kıbrıs Türk ve Rum heyetleri dün 14. kez bir araya geldi. Ancak, beklenenin aksine, "al-ver" diye tarif edilen "karşılıklı tavizler" sürecine geçilemedi.
De Soto, "hiçbir konuda anlaşma sağlanamadığı için al-ver sürecine başlanamayacağını" belirterek, tarafların Annan Planı'nda yapılmasını istedikleri değişikliklerin listesini hazırlayarak kendisine vermelerini istedi.
Tarafların "kurucu devletlerin anayasa taslaklarını" sunmaları da ileriye ertelendi.
Denktaş'ın görüşmeden sonraki açıklamasına göre; De Soto, taraflarla ayrı ayrı görüşmeler de yaparak, 22 Mart'a kadar "karşılıklı taviz" sürecini işletmeye çalışacak.
Talat ve Gül'den tek ses 24 Mart gününden itibaren başlayacak süreçte ise, Türkiye ve Yunanistan da görüşmelere dahil olacak. Kuzey Kıbrıs Başbakanı Mehmet Ali Talat, dörtlü görüşmelerin İsviçre'de yapılacağını belirterek, "bundan sonraki süreçlerde, şimdiye kadar olduğu gibi basına bilgi aktarılmaması gerektiğini" söyledi. Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de dünkü açıklamalarında bu konuya değindi. Rauf Denktaş'ı, her görüşmeden sonra yaptığı basın toplantılarına son vermesi için uyardıkları yönündeki iddiaları yanıtlayan Gül, "görüşmelerin sağlıklı olabilmesi için içeride konuşulan konuların neticelenmeden dışarıda anlatılmasının doğru olmadığını" kaydetti. Dışişleri Bakanı öte yandan da, "Karartma ya da saklama diye bir şey yok. Biz dış politikada her şeyin şeffaf olması gerektiğine inanıyoruz" dedi. Gül ayrıca, "İçeride olanların hepsi dışarıya anlatılacaksa böyle bir diplomasi olmaz. Bunu da KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş için söylemedim, genel olarak söyledim" ifadelerini kullandı. Abdullah Gül, İsviçre'nin Lüzern kasabasında yapılacak dörtlü görüşmelerin "en üst siyasi seviyede" yürütülmesini istediklerini de sözlerine ekledi.
Rum tarafı kötümser Bu arada, Güney Kıbrıs Dışişleri Bakanı Yorgo Yakovu, görüşmelerin gidişatı ile ilgili kötümser bir açıklama yaptı. Yakovu, "Türk tarafının tezlerinin plandan saptığını" iddia ederek, "bu nedenle al-ver sürecinin olmasının çok zor olduğunu" söyledi. Rum Bakan, "taraflar arasında derin görüş ayrılıkları giderilmemesi durumunda BM Genel Sekreteri'nin rolünün zor olacağını" belirterek, "Genel Sekreterin sonuçta şimdikinden çok farklı olmayan bir plan sunacağını" ifade etti.
Değişiklik senaryoları Güney Kıbrıs basınında yer alan haberlerde, referanduma sunulmadan önce Annan Planı'na son şeklinin nasıl verileceğine dair çeşitli "senaryolar" aktarıldı. Bu senaryolara göre, Kıbrıs Türk tarafı Kuzey'e dönecek Rum sayısının azaltılmasında ısrar ederse, kendisi de toprak konusunda tavizde bulunacak. Fileleftheros gazetesi, "arabulucuların", Kıbrıs Türk ve Rum taraflarını karşılıklı olarak tatmin edecek değişiklik unsurlarını Annan Planı'na koymaya çalıştıklarını belirtti. Gazete, değişiklik senaryolarını şöyle özetledi: "Türk tarafı iki kesimlilikte ısrar ediyor. Bu kapsamda güvenlik garantilerinin artırılması, kuzeye daha az sayıda Rum'un geçmesi ve iki kesim arasındaki hattın daha düz hale getirilmesi isteniyor. Rum tarafı ise, işleyebilirliğin en başta geldiğini düşünüyor ve merkezi hükümetin yetkilerinin artırılmasını talep ediyor." Fileleftheros, "arabulucuların", planın referandumlarda reddedilmesi halinde, "bunun siyasi bedellerinin olacağı tehditlerini savurduklarını" da yazdı.
Talat ve Gül'den tek ses 24 Mart gününden itibaren başlayacak süreçte ise, Türkiye ve Yunanistan da görüşmelere dahil olacak. Kuzey Kıbrıs Başbakanı Mehmet Ali Talat, dörtlü görüşmelerin İsviçre'de yapılacağını belirterek, "bundan sonraki süreçlerde, şimdiye kadar olduğu gibi basına bilgi aktarılmaması gerektiğini" söyledi. Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de dünkü açıklamalarında bu konuya değindi. Rauf Denktaş'ı, her görüşmeden sonra yaptığı basın toplantılarına son vermesi için uyardıkları yönündeki iddiaları yanıtlayan Gül, "görüşmelerin sağlıklı olabilmesi için içeride konuşulan konuların neticelenmeden dışarıda anlatılmasının doğru olmadığını" kaydetti. Dışişleri Bakanı öte yandan da, "Karartma ya da saklama diye bir şey yok. Biz dış politikada her şeyin şeffaf olması gerektiğine inanıyoruz" dedi. Gül ayrıca, "İçeride olanların hepsi dışarıya anlatılacaksa böyle bir diplomasi olmaz. Bunu da KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş için söylemedim, genel olarak söyledim" ifadelerini kullandı. Abdullah Gül, İsviçre'nin Lüzern kasabasında yapılacak dörtlü görüşmelerin "en üst siyasi seviyede" yürütülmesini istediklerini de sözlerine ekledi.
Rum tarafı kötümser Bu arada, Güney Kıbrıs Dışişleri Bakanı Yorgo Yakovu, görüşmelerin gidişatı ile ilgili kötümser bir açıklama yaptı. Yakovu, "Türk tarafının tezlerinin plandan saptığını" iddia ederek, "bu nedenle al-ver sürecinin olmasının çok zor olduğunu" söyledi. Rum Bakan, "taraflar arasında derin görüş ayrılıkları giderilmemesi durumunda BM Genel Sekreteri'nin rolünün zor olacağını" belirterek, "Genel Sekreterin sonuçta şimdikinden çok farklı olmayan bir plan sunacağını" ifade etti.
Değişiklik senaryoları Güney Kıbrıs basınında yer alan haberlerde, referanduma sunulmadan önce Annan Planı'na son şeklinin nasıl verileceğine dair çeşitli "senaryolar" aktarıldı. Bu senaryolara göre, Kıbrıs Türk tarafı Kuzey'e dönecek Rum sayısının azaltılmasında ısrar ederse, kendisi de toprak konusunda tavizde bulunacak. Fileleftheros gazetesi, "arabulucuların", Kıbrıs Türk ve Rum taraflarını karşılıklı olarak tatmin edecek değişiklik unsurlarını Annan Planı'na koymaya çalıştıklarını belirtti. Gazete, değişiklik senaryolarını şöyle özetledi: "Türk tarafı iki kesimlilikte ısrar ediyor. Bu kapsamda güvenlik garantilerinin artırılması, kuzeye daha az sayıda Rum'un geçmesi ve iki kesim arasındaki hattın daha düz hale getirilmesi isteniyor. Rum tarafı ise, işleyebilirliğin en başta geldiğini düşünüyor ve merkezi hükümetin yetkilerinin artırılmasını talep ediyor." Fileleftheros, "arabulucuların", planın referandumlarda reddedilmesi halinde, "bunun siyasi bedellerinin olacağı tehditlerini savurduklarını" da yazdı.
Evrensel'i Takip Et