23 Şubat 2004 23:00
DU raporuna sansür
Körfez Savaşı'nda Irak'a karşı kullanılan seyreltilmiş uranyum (DU) silahlarının halk sağlığı üzerindeki etkisini inceleyen bir rapor, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından hasıraltı edildi.
Tanınmış üç radyasyon bilimcisi tarafından hazırlanan raporda; Iraklı sivillerin, DU içeren tozları solumaları nedeniyle kansere yakalanabileceği belirtiliyordu. Ana raportör, DSÖ'ye danışmanlık yapan Dr. Keith Baverstock'tu. BM'ye bağlı bir kuruluş olan DSÖ, çalışmayı haber alarak harekete geçti ve yayınlanmasını önledi.
Üç yıl önce hazırdı Baverstock, DSÖ'nün raporu kasıtlı olarak sümenaltı ettiğini belirterek, "2001'de hazır olan rapor zamanında yayınlansaydı, ABD ve İngiltere'nin geçen yılki savaşta DU kullanımını kısıtlaması sağlanabilirdi" diye konuştu. İki saldırgan ülkenin geçen yılkı bombardımanında, tanklar ve uçaklar yüzbinlerce DU mermisi kullandı. İşgalin ardından, yüksek oranda radyasyon içeren bu mermilerin temizlenmesi için hiçbir çaba harcanmadı. BM Çevre Programı'na bağlı uzmanların, kirlilik düzeyini ölçmek için Irak'ta çalışmasına da izin verilmiyor.
Hücre yapısını tahrip ediyor Dr. Baverstock, Sunday Herald gazetesine yaptığı açıklamada, "Çalışmamız, Irak'ta yaygın DU kullanımının sivil halka yönelik ciddi bir tehdit olduğunu gösteriyordu. DU'nun radyoaktivitesi ve kimyasal zehrinin, insan hücrelerine tahmin edilenden daha çok zarar verdiğine dair kanıtlar var" diye konuştu. Baverstock, geçtiğimiz mayıs ayında emekliye ayrılana dek, 11 yıl boyunca DSÖ'nün üst düzey radyasyon uzmanlığını yürütmüştü. Tanınmış bilimci, halen Finlandiya'daki Kuopio Üniversitesi'nde çalışıyor. DU'nun zararlarını belgeleyen raporu hazırlayan diğer isimler; Kanada McMaster Üniversitesi'nden Prof. Carmel Mothersill ve radyasyon danışmanı Dr. Mike Thorne.
UAEA baskısı Baverstock DSÖ'ye çalışırken, kuruluş, raporun yayınlanması için izin vermeyi reddetti. İngiliz araştırmacı, DSÖ'ye yönelik baskının UAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) eliyle gerçekleştiğini tahmin ediyor ve şöyle konuşuyor: "Çalışmamız DSÖ tarafından sansüre uğradı ve yayınlanamadı, çünkü ulaştığımız sonuçlar hoşlarına gitmemişti. Geçmiş deneyimler de gösteriyor ki yöneticiler, UAEA tarafından baskı altına alınmıştı." Dünya Sağlık Örgütü ise, suçlamaları reddetti. Örgütün radyasyon ve çevre sağlığı koordinatörü Dr. Mike Repacholi, "UAEA'nın bu olaydaki rolü çok küçüktü. Raporun yayınlanmasına onay verilmedi, çünkü bazı bölümler yetersiz bulundu" dedi.
Kanser tehlikesi Sunday Herald tarafından incelenen raporda şu satırlar dikkat çekici: "Irak'ın kuru iklimi nedeniyle, küçük DU parçacıkları, yıllar boyunca etrafa yayılıp siviller tarafından solunacak. Bu parçacıklar vücuda girdiğinde, radyasyon ve zehir, kötü huylu tümörlerin büyümesini tetikleyebilir. DU'nun yaydığı radyasyon; insan hücrelerine zarar verebilir ve bu da genetik sistemin istikrarını etkiler. Bu zararın; kanser ve diğer bazı hastalıklara yol açtığı tahmin ediliyor." ABD ve İngiliz güçleri, geçen yılki saldırıda, 1991 Körfez Savaşı'nda kullandıklarından çok daha fazla DU kullandılar. Bu nedenle, önümüzdeki onyıllar içinde Irak'ta onbinlerce insanın kansere yakalanacağı, sakat veya ölü doğumlar yapacağı belirtiliyor. Körfez Savaşı'nın ardından, Irak'ta kanser oranlarında büyük bir artış yaşanmıştı.
Üç yıl önce hazırdı Baverstock, DSÖ'nün raporu kasıtlı olarak sümenaltı ettiğini belirterek, "2001'de hazır olan rapor zamanında yayınlansaydı, ABD ve İngiltere'nin geçen yılki savaşta DU kullanımını kısıtlaması sağlanabilirdi" diye konuştu. İki saldırgan ülkenin geçen yılkı bombardımanında, tanklar ve uçaklar yüzbinlerce DU mermisi kullandı. İşgalin ardından, yüksek oranda radyasyon içeren bu mermilerin temizlenmesi için hiçbir çaba harcanmadı. BM Çevre Programı'na bağlı uzmanların, kirlilik düzeyini ölçmek için Irak'ta çalışmasına da izin verilmiyor.
Hücre yapısını tahrip ediyor Dr. Baverstock, Sunday Herald gazetesine yaptığı açıklamada, "Çalışmamız, Irak'ta yaygın DU kullanımının sivil halka yönelik ciddi bir tehdit olduğunu gösteriyordu. DU'nun radyoaktivitesi ve kimyasal zehrinin, insan hücrelerine tahmin edilenden daha çok zarar verdiğine dair kanıtlar var" diye konuştu. Baverstock, geçtiğimiz mayıs ayında emekliye ayrılana dek, 11 yıl boyunca DSÖ'nün üst düzey radyasyon uzmanlığını yürütmüştü. Tanınmış bilimci, halen Finlandiya'daki Kuopio Üniversitesi'nde çalışıyor. DU'nun zararlarını belgeleyen raporu hazırlayan diğer isimler; Kanada McMaster Üniversitesi'nden Prof. Carmel Mothersill ve radyasyon danışmanı Dr. Mike Thorne.
UAEA baskısı Baverstock DSÖ'ye çalışırken, kuruluş, raporun yayınlanması için izin vermeyi reddetti. İngiliz araştırmacı, DSÖ'ye yönelik baskının UAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) eliyle gerçekleştiğini tahmin ediyor ve şöyle konuşuyor: "Çalışmamız DSÖ tarafından sansüre uğradı ve yayınlanamadı, çünkü ulaştığımız sonuçlar hoşlarına gitmemişti. Geçmiş deneyimler de gösteriyor ki yöneticiler, UAEA tarafından baskı altına alınmıştı." Dünya Sağlık Örgütü ise, suçlamaları reddetti. Örgütün radyasyon ve çevre sağlığı koordinatörü Dr. Mike Repacholi, "UAEA'nın bu olaydaki rolü çok küçüktü. Raporun yayınlanmasına onay verilmedi, çünkü bazı bölümler yetersiz bulundu" dedi.
Kanser tehlikesi Sunday Herald tarafından incelenen raporda şu satırlar dikkat çekici: "Irak'ın kuru iklimi nedeniyle, küçük DU parçacıkları, yıllar boyunca etrafa yayılıp siviller tarafından solunacak. Bu parçacıklar vücuda girdiğinde, radyasyon ve zehir, kötü huylu tümörlerin büyümesini tetikleyebilir. DU'nun yaydığı radyasyon; insan hücrelerine zarar verebilir ve bu da genetik sistemin istikrarını etkiler. Bu zararın; kanser ve diğer bazı hastalıklara yol açtığı tahmin ediliyor." ABD ve İngiliz güçleri, geçen yılki saldırıda, 1991 Körfez Savaşı'nda kullandıklarından çok daha fazla DU kullandılar. Bu nedenle, önümüzdeki onyıllar içinde Irak'ta onbinlerce insanın kansere yakalanacağı, sakat veya ölü doğumlar yapacağı belirtiliyor. Körfez Savaşı'nın ardından, Irak'ta kanser oranlarında büyük bir artış yaşanmıştı.
Evrensel'i Takip Et