26 Ocak 2004 23:00
Dans tiyatrosu ile 'Mem u Zin'
Dilden dile dolaşan ölümsüz Kürt destanı Mem u Zin, dans tiyatrosu ile sahneye taşınıyor. Ahmedê Xani'nin Mem ve Zin'in aşkının yanı sıra Kürtler'de 'toprak bütünlüğü'nü de anlattığı eseri, modern dansla birlikte halk oyunları figürlerini seyirci ile farklı bir tarzda buluşturuyor.
Kürt tarihinde ve sözlü edebiyatta önemli bir yere sahip olan Kürt destanlarından "Mem u Zin", Ümit Elçi'nin beyazperdeye uyarladığı filmin ardından şimdi de Apo Kaya'nın rejisi ile dans tiyatrosunda hayat buluyor.
Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) bünyesinde çalışmalarını yürüten halk dansları ekibinin başlattığı modern dans çalışması 'Mem u Zin' ile ilk meyvesini veriyor. 22 oyuncunun yer aldığı dans gösterisinde, Kürt kültüründeki imge ve ritüeller; dans tiyatrosu ile sahneye yansıyor.
Modern dans ve folklor Hem modern dansı hem de halk oyunlarını bünyesinden bir araya getiren çalışmada, ifade dansı ön planda. Oyunun yönetmeni Apo Kaya, imgelerin yoğunlukla işlenebilmesi için dans tiyatrosunu seçtiklerini söylüyor. Türkiye'de dans tiyatrosunun yeterince ilgi görmemesinden yakınan Kaya, bu sayede yönelişin de olmasını bekliyor. Kaya, "Mem u Zin" destanının sadece bir aşk hikâyesi olmadığını ve bunun Ehmedê Xani'yi eserinde açık bir şekilde ifadesini bulduğunu söylüyor. Eserde Ehmedê Xani'nin ne demek istediğinin anlaşılması gerektiğini belirten Kaya, "Ehmedê Xani eserinde Mem ve Zin üzerinden daha çok Kürdistan'daki toprak bütünlüğünden söz ediyor. Yazılarında sürekli Kürt halkının parçalı olduğunu ve bu halkı toparlayıcı birilerini hep istemiş" diyor. Beko'nun eserde durduğu yerin tam olarak anlaşılmadığını söyleyen Kaya, Beko'nun sadece aşka karşı biri olarak değil de orada bulunan insanların saadetini de bozan biri olarak ele aldıklarını ifade ediyor: "Ehmedê Xani'nin dizelerinde Beko birçok kötülüğü temsil ediyor. Ama daha çok Ehmedê Xani bu destanla Mezopotamya'da o dönem Kürtlerin başına gelenleri anlatıyor."
Satranç tahtası Gösteride Ehmedê Xani'nin dizelerinin seslendirileceğini kaydeden Kaya, "Hikâyenin doğru anlatılabilmesi için dizelerden yardım alıyoruz. Ehmedê Xanî'nin dizelerinin kullanmanın nedeni ise hem insanların anlamasını sağlayacak hem de bu efsanenin böyle olduğunu insanlar anlayacak" diye konuşuyor. Gösterinin müzikleri MKM'li müzisyenlerden Nail Yurtsever imzası taşırken, dekorda Kürt mitolojisiyle ilgili çeşitli figürler de yer alacak. Gösterinin en güçlü imgesi ise oyunun birçok sahnesini de tamamlayacak olan satranç tahtası. Kaya, oyunda dörde bölünmüş satranç tahtası kullanmalarının sebebini, "Ehmedê Xani'nin anlatmak istediğini satranç üzerinden anlatacağız" sözleriyle açıklıyor.
Hiyeroglif ve ritüeller Çalışmada görsel şov ön planda iken, Mem'in ölümünde, düğün sahnelerinde ve Newroz sahnelerinde ritüellerden faydalanıyor. Mezopotamya halklarının aşina olduğu bu ritüeller, oyuna zenginlik ile birlikte kültürlerin de birikimini taşıyacak. Sahnede Kürt halkının geçmişine dair hiyeroglifler de yer alıyor. Kürt halkının geçmişinde sıklıkla görülen Şahin imgesi de, oyunda geçmişten bugüne geleneğin temsili olacak. Oyun, bütün danslarda şahin çırpınışı ile erkeklerin sırtlarında şahin dövmesi ile bu geleneği sürdürecek. Zerdüşt'ün 'kötü olmadan iyiyi anlayamayız' mantığının ön planda tutulduğu eser, oyuna da yansımış. Sahnede ayrıca Newroz'un kökeninde var olan Güneş'e ve Ateş'e tapınma ile Alevi kültüründeki semah figürleri kullanılıyor. Mem u Zin'in yollarının kesiştiği ve aşkı tattıkları gün olan Newroz, sahnede de özel bir yerde duruyor. Dansçılar daha önce hiç modern dans yapmamış olmaları nedeniyle uzun bir hazırlık sürecinden geçirilmiş. Kimisi otoparkçı, kimi sekreter, kimi tekstilci olan dansçılar günün arta kalan 6 saati çalışarak, sahneye hazırlanıyor. Kaya, oyuncuların yoktan varolma serüvenin Xani'nin dizelerinde de yer aldığına dikkat çekiyor ve şu dizelerle doğruluyor: "Bu kitap turfandadır, yavrudur yeni yetişmedir. Gerçi çok seçkin olmasa bile ben onu bağlardan derlemedim ki. Hırsızlar gibi yanlışlarımı araştırsınlar bu gönül bahçesinin turfandasıdır. Günahsızdır. Mahzun ve asildir. İster tatlı ister acı olsun turfandadır. Çocuk çeşidi gibidir o huydandır. Ricam şudur hal sahiplerinden kötülemesinler bu yavruyu, bu meyve sulu olmasa bile Kürtçe'dir o kadarı yeterlidir."
Modern dans ve folklor Hem modern dansı hem de halk oyunlarını bünyesinden bir araya getiren çalışmada, ifade dansı ön planda. Oyunun yönetmeni Apo Kaya, imgelerin yoğunlukla işlenebilmesi için dans tiyatrosunu seçtiklerini söylüyor. Türkiye'de dans tiyatrosunun yeterince ilgi görmemesinden yakınan Kaya, bu sayede yönelişin de olmasını bekliyor. Kaya, "Mem u Zin" destanının sadece bir aşk hikâyesi olmadığını ve bunun Ehmedê Xani'yi eserinde açık bir şekilde ifadesini bulduğunu söylüyor. Eserde Ehmedê Xani'nin ne demek istediğinin anlaşılması gerektiğini belirten Kaya, "Ehmedê Xani eserinde Mem ve Zin üzerinden daha çok Kürdistan'daki toprak bütünlüğünden söz ediyor. Yazılarında sürekli Kürt halkının parçalı olduğunu ve bu halkı toparlayıcı birilerini hep istemiş" diyor. Beko'nun eserde durduğu yerin tam olarak anlaşılmadığını söyleyen Kaya, Beko'nun sadece aşka karşı biri olarak değil de orada bulunan insanların saadetini de bozan biri olarak ele aldıklarını ifade ediyor: "Ehmedê Xani'nin dizelerinde Beko birçok kötülüğü temsil ediyor. Ama daha çok Ehmedê Xani bu destanla Mezopotamya'da o dönem Kürtlerin başına gelenleri anlatıyor."
Satranç tahtası Gösteride Ehmedê Xani'nin dizelerinin seslendirileceğini kaydeden Kaya, "Hikâyenin doğru anlatılabilmesi için dizelerden yardım alıyoruz. Ehmedê Xanî'nin dizelerinin kullanmanın nedeni ise hem insanların anlamasını sağlayacak hem de bu efsanenin böyle olduğunu insanlar anlayacak" diye konuşuyor. Gösterinin müzikleri MKM'li müzisyenlerden Nail Yurtsever imzası taşırken, dekorda Kürt mitolojisiyle ilgili çeşitli figürler de yer alacak. Gösterinin en güçlü imgesi ise oyunun birçok sahnesini de tamamlayacak olan satranç tahtası. Kaya, oyunda dörde bölünmüş satranç tahtası kullanmalarının sebebini, "Ehmedê Xani'nin anlatmak istediğini satranç üzerinden anlatacağız" sözleriyle açıklıyor.
Hiyeroglif ve ritüeller Çalışmada görsel şov ön planda iken, Mem'in ölümünde, düğün sahnelerinde ve Newroz sahnelerinde ritüellerden faydalanıyor. Mezopotamya halklarının aşina olduğu bu ritüeller, oyuna zenginlik ile birlikte kültürlerin de birikimini taşıyacak. Sahnede Kürt halkının geçmişine dair hiyeroglifler de yer alıyor. Kürt halkının geçmişinde sıklıkla görülen Şahin imgesi de, oyunda geçmişten bugüne geleneğin temsili olacak. Oyun, bütün danslarda şahin çırpınışı ile erkeklerin sırtlarında şahin dövmesi ile bu geleneği sürdürecek. Zerdüşt'ün 'kötü olmadan iyiyi anlayamayız' mantığının ön planda tutulduğu eser, oyuna da yansımış. Sahnede ayrıca Newroz'un kökeninde var olan Güneş'e ve Ateş'e tapınma ile Alevi kültüründeki semah figürleri kullanılıyor. Mem u Zin'in yollarının kesiştiği ve aşkı tattıkları gün olan Newroz, sahnede de özel bir yerde duruyor. Dansçılar daha önce hiç modern dans yapmamış olmaları nedeniyle uzun bir hazırlık sürecinden geçirilmiş. Kimisi otoparkçı, kimi sekreter, kimi tekstilci olan dansçılar günün arta kalan 6 saati çalışarak, sahneye hazırlanıyor. Kaya, oyuncuların yoktan varolma serüvenin Xani'nin dizelerinde de yer aldığına dikkat çekiyor ve şu dizelerle doğruluyor: "Bu kitap turfandadır, yavrudur yeni yetişmedir. Gerçi çok seçkin olmasa bile ben onu bağlardan derlemedim ki. Hırsızlar gibi yanlışlarımı araştırsınlar bu gönül bahçesinin turfandasıdır. Günahsızdır. Mahzun ve asildir. İster tatlı ister acı olsun turfandadır. Çocuk çeşidi gibidir o huydandır. Ricam şudur hal sahiplerinden kötülemesinler bu yavruyu, bu meyve sulu olmasa bile Kürtçe'dir o kadarı yeterlidir."
Evrensel'i Takip Et