20 Ocak 2004 23:00
'Halk savaşı bu değil'
Nepal, 'dünyanın damı' olarak adlandırılır. Muhteşem doğal güzellikleri, kültürel zenginliğiyle dünyayı çeken bu küçük ülke, aynı zamanda dünyanın en yoksul, en geri kalmış ülkesi. Yüzyıllardır egemen olan kraliyet hanedanı, Batılı 'demokratik' devletlerin tam desteğiyle, halk üzerindeki baskısını giderek artırıyor.
Nepal, diğer yandan da güçlü bir gerilla hareketine sahne oluyor. Ancak bazı Nepalli güçler, bu savaşın halka faydası değil zararı olduğunu ileri sürüyorlar. Nepalli devrimci M.B. Singh, Maocuların yürüttüğü 'halk savaşı' hakkındaki fikirlerini ve ülkedeki durumu Evrensel'e anlattı. Singh, Nepal Komünist Partisi (Birlik Merkezi/Meşale) adlı partinin genel sekreterliğini yürütüyor.
Evrensel: Nepal'deki durumu ve mücadelenizi anlatır mısınız?
M.B. Singh: Nepal, burjuva devrimini tamamlamamış, yarı-sömürge bir ülke. Yüzlerde yıldır hanedanlık tarafından yönetiliyor. Buna karşılık, demokratik hareket de 100 yıllık bir geçmişe sahip. Demokrasi yanlısı güçler, 1951'deki halk ayaklanmasında önemli bir rol oynamışlardı. O döneme kadar, 'başbakanlık hanedanı' olarak adlandırabileceğimiz otokratik 'Rana' rejimi hakimdi. Kral ise, sembolik bir mevkiye sahipti. Bu nedenle, kral da demokratik güçlerle birlikte hareket etti. Elbette onun amacı, gerçek iktidarın sahibi olmaktı. 1951 ayaklanması, krala güç kazandırmakla beraber, parlamenter sistemi de getirdi. Kral, kısa süre sonra parlamenter sisteme karşı çalışmaya başladı ve 10 yıl boyunca adım adım, parlamentonun altını oydu. Nihayet 1960'ta bütün iktidarı ele geçirdi, parlamentoyu dağıttı, başbakan ve bakanları hapse attı, siyasi partileri yasakladı. 'Kralın diktatörlüğü' 30 yıl kadar sürdü. Bu dönemde aralarında benim de bulunduğum birçok devrimci, yıllarca hapis yattı.
Ama bir yandan da, halkın mücadelesi devam etti. 1990'lara gelindiğinde iki ana muhalefet odağı vardı: Biz komünistler ve burjuva Kongre Partisi. Bu iki gücün işbirliği yapması ve diğer güçleri etraflarında toplaması ile, Kral Birendra'nın diktatörlüğü yıkıldı ve parlamenter sisteme geçildi. Bu süreçte iki genel seçim yapıldı. Ama Birendra tekrar güçlendi ve iki yıl önce bir kez daha, bütün iktidarı ele geçirdi.
Muhalefetin bugünkü durumu ne?
Bugün beş ana güç, krala karşı birleşik mücadele yürütüyor. Bunlar; eski başbakanın liderliğini yaptığı Kongre, Komünist Parti, Birleşik Marksist-Leninistler, sağcı Şadavama Partisi ve solcu Nepal İşçi-Köylü Partisi.
Komünistler olarak, yarı-yasal bir konumdayız. Yasal alanda mücadelemizi, Nepal Halk Cephesi adlı kitle partisi aracılığıyla yürütüyoruz. Dağıtılan mecliste 6 milletvekilimiz vardı.
Demokrasi mücadelesinin önünde ciddi sorunlar var. Ana sorun, yabancıların müdahalesi. Bugün monarşi, Amerikan-İngiliz emperyalizmi ve Hint yayılmacılığı tarafından destekleniyor. Yani büyük güçler bize karşı.
İkinci bir faktör ise Maoistler (Nepal Komünist Partisi/Maoist). Geçen yıl biz monarşiye karşı ortak bir hareket örgütlemeye çalışırken, onlar kralla pazarlığa oturdular. Ateşkes ilan ettiler ve hükümete girme talebinde bulundular. Kral onlara bu sözü verdi, çünkü Maoistleri muhalefete karşı kullanmak istiyordu. Ve bunu başardı. Maoistler, birleşik muhalefete karşı çıktılar. Tabii kral onlara verdiği sözü tutmadı ve onlar da ateşkese son verdi.
Diğer bir sorun, demokratik hareket içinde pek çok gerici partinin bulunması. Bu partilerin kralla uzlaşma eğilimleri var. Monarşiye karşı kararlı hareket etmiyorlar. Bu da bizim işimizi zorlaştırıyor, çünkü tek başımıza hareket edecek güce sahip değiliz.
Halk Cephesi'nin faaliyetleri ve gücü hakkında bilgi verebilir misiniz?
Cephe, ülkedeki 75 bölgenin 62'sinde örgütlü. Parlamento dağıtılmadan önce, iki ayrı komünist parti vardı: Meşale ve Birleşik Merkez. 1.5 yıl önce birleştik ve parlamentonun dağıtılmasından sonra, Demokratik Birleşik Hareket'in parçası olduk. Birleşmeden önce, iki partinin de ayrı cephe örgütlenmeleri vardı.
Tabii bütün faaliyetlerimiz Birleşik Hareket'e tabi değil. Bağımsız faaliyetimiz kapsamında; Merkezi Birlik Eylem Komitesi adlı bir örgütlenmemiz var. İki yoldaşımız, bu faaliyetler için açık alanda çalışıyor.
Maoist gerillalara bakışınız ne?
Maoistler 8 yıl önce silahlı mücadeleye başladı. Kendileri buna 'halk savaşı' diyor; ama halka karşı birçok katliam yürütüyorlar. Eylemleri, terörist niteliktedir. Nepal'deki nesnel ve öznel koşulları dikkate almıyorlar. Halk desteğine sahip değiller. Birçok bölgede halk, gerillalar ile devlet terörü karşısında arada kalmış bir halde.
Maoistlerden bahsederken, iki faktörü dikkate almamız gerek. Dünya bunları bilmiyor.
İlki, krallıkla ilgili. Bahsettiğim gibi; kral iktidarını pekiştirmek istiyor. Demokratik muhalefeti ezmeye çalışıyor. Ve Maoistler, tam da kralın ihtiyaç duyduğu bir dönemde onunla masaya oturarak destek vermiş oldular. İki yıl önceki barış görüşmelerinde krala üç teklif götürdüler: Anayasanın iptal edilmesi, parlamentonun dağıtılması ve hükümetin feshedilmesi. Zaten kral da bunu istiyordu!
Kraliyet ailesi içinde yaşanan ve sebebi halen çözülemeyen katliamın ardından, Maoistlerin lideri kralla gizli bir anlaşma yaptıklarını kabul etti (2001 yılı ortalarında, Hanedan'ın bir üyesi, Kral Birendra dahil olmak üzere birçok hanedan ferdini katletti).
Yani kral, demokratik hareketi ezmek için Maoistleri kullanmıştı. Her işine geldiğinde 'Teröristler var' diyerek yeni baskıcı önlemleri hayata geçiriyor. Maoistlerin lideri Prachanda da; parlamenter sisteme karşı kralla gizli bir işbirliği içinde.İkinci faktör, Hindistan. İngilizler çekildikten sonra, Hindistan Nepal'i ilhak etmeyi hedefleyen bir politika gütmeye başladı. Maoistlerin savaşı, Nepal monarşisini Hindistan'dan askeri yardım isteme noktasına getirebilir. Yani Maoistlerin güçlenmesi, Hindistan'ın ülkeye askeri müdahale etmesine yol açabilir. Bu konuda da, Hint gericiliği ile Maoist liderler arasında gizli bir takım işler döndüğünden şüpheleniyoruz.
Maoistler son yıllarda sıradan insanları kitleler halinde öldürmeye, kaçırmaya başladılar. Lümpen proletarya ve adi suç çeteleri, gerillalara katıldı ve savaşın sisi içinde kendi soygunlarını yürütüyorlar. Mao'nun halk savaşı teorisinde halka eziyet etmek var mıdır? Sınıf mücadelesi çizgisini izlemiyor, Marksist-Leninist ilkeleri reddediyorlar. Partimize yakınlık duyan 100'den fazla emekçiyi katlettiler. Diğer demokratik gruplar da benzer bir baskı altında.
Bu şartlar altında Nepal için nasıl bir gelecek öngörüyorsunuz?
Kesin bir şey söylemek çok zor. ABD ve Hindistan, belirleyici bir konumda ve kralı destekliyorlar. Diğer yandan, Birleşik Demokratik Hareket, ortak bir tutarlı politika izlemekte zorlanıyor.
Ülkemiz büyük değişimlere gebe, ama mücadelenin seyrini kestirmek güç. Eninde sonunda, belirleyici gücün halk olacağına inanıyoruz.
Biz de halkın içindeyiz ve kralı bozguna uğratacağımıza inanıyoruz. En kötü ihtimalle, önümüzde çok uzun ve zorlu bir mücadele var. Biz buna hazırız.
İşsizlik ve yoksulluğun pençesinde bir ülke Nepal'de işçi sınıfı; büyük kentlerde görülebiliyor ve nüfusun ancak yüzde 1-2'sini oluşturuyor. Ülkenin büyük bölümü kırsal alan ve tarımsal üretüm egemen. Sanayinin gelişmemiş olduğu ülkede, kent ve kırda işsizlik çok yoğun. 23.3 milyon nüfusa sahip ülkenin dışında; 5 milyondan fazla Nepalli yaşıyor. Bunlar; Hindistan gibi ülkelerde ekmek peşinde koşuyorlar. Coğrafi olarak Nepal; üçe ayrılıyor: Yüksek dağlar, orta tepeler ve ovalar. Halk; tepeler ve ovalarda yaşar ve tarımsal üretim ovalarda yoğunlaşır. Bu bölgelerde, toprak ağalığı sistemi egemendir. Bu nedenle toprak reformu, emekçilerin önemli taleplerinden biri olmayı sürdürüyor.
İşsizlik ve yoksulluğun pençesinde bir ülke Nepal'de işçi sınıfı; büyük kentlerde görülebiliyor ve nüfusun ancak yüzde 1-2'sini oluşturuyor. Ülkenin büyük bölümü kırsal alan ve tarımsal üretüm egemen. Sanayinin gelişmemiş olduğu ülkede, kent ve kırda işsizlik çok yoğun. 23.3 milyon nüfusa sahip ülkenin dışında; 5 milyondan fazla Nepalli yaşıyor. Bunlar; Hindistan gibi ülkelerde ekmek peşinde koşuyorlar. Coğrafi olarak Nepal; üçe ayrılıyor: Yüksek dağlar, orta tepeler ve ovalar. Halk; tepeler ve ovalarda yaşar ve tarımsal üretim ovalarda yoğunlaşır. Bu bölgelerde, toprak ağalığı sistemi egemendir. Bu nedenle toprak reformu, emekçilerin önemli taleplerinden biri olmayı sürdürüyor.
Evrensel'i Takip Et