Anadolu’nun İzmir’e açılan kapısı Basmane
Konak Belediyesi’nin düzenlediği etkinlikle açılışı yapılan sergi 7 Ekim tarihine kadar açık kalacak. Sergide, İzmir’in en eski yerleşim yeri olan ve pek çok kültürü içinde barındıran Basmane Semti Oteller Sokağı Bölgesi’nde çekilmiş 60 renkli fotoğraf yer alıyor.
Yusuf Tuvi, İzmir’de yaşayanların çoğunun Basmane’yi tanımadığını belirterek, Basmane Garı’nın Anadolu’nun giriş kapısı olduğunu söyledi. Geçmişte varlıklı ailelerin yaşadığı Basmane’nin bugün düşkünlerin barınak yeri olduğunu belirten Tuvi, “İnsan çekmeyi seven bir fotoğrafçı olarak buradaki yaşam beni çok ilgilendiriyor. Fotoğraf çekmek için bir girdik bir senede zor çıktık” ifadeleriyle Basmane’deki zenginliği dile getirdi.
Birol Üzmez de, sadece fotoğraf çekmediklerini, her bir fotoğrafın aynı zamanda birer öykü olduğunu belirtti. Fotoğraflarla bölgeyi tanıtmak istediklerini dile getiren Üzmez, “İzmir buradan doğmuştur. Kente Anadolu’dan gelenler ilk adımlarını attığı yerler bu sokaklardır. Agora antik kenti, sinegoglar, kortejolar, kiliseler, eski köşkler, bekâr odaları, oteller eski Rum evleri ile kozmopolit ve kültürel açıdan zengin bir ada durumundadır bu bölge” dedi.
Türkiye’nin en büyük yazarlarından Halit Ziya Uşaklıgil’in evinin de bu bölgede olduğunu dile getiren Üzmez, “Bu ev kaderine terk edilmiş durumda. Ne yazık ki İzmirliler bu zenginliklerin farkında değil” dedi.
TARİHİ MEKANLAR UNUTULMUŞ
Mimar Yazar ve İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği Üyesi Emel Kayın da, sergi için bir yazı kaleme alarak Basmane Bölgesi’nin geçmişten bu güne geçirdiği değişimleri anlattı.
Kayın, “Oteller Sokağı” sergisinin Basmane’nin gerçekliği üzerine yeniden düşünmeyi sağlayacak açılımlar sunduğunu belirtti. Kayın, Tuvi ve Üzmez’in fotoğrafları ile, yakın dönemde, “turistik/nostaljik” bir anlayışla yeniden keşfedilen bölgedeki tarihi mekanların unutuldukları, uzun yıllar boyunca kimler tarafından sahiplenilip yaşatıldığını ortaya koyduklarını söylüyor. Kayın, bu kişilerin, bazen bir bekâr odasının yoksulluğunu paylaşanlar, bazen bir sokak satıcısı, bazen rengârenk bir manav, bazen dünya yüzünde yitik hale gelmiş bir mülteci, bazen de eski bir otelin yorgun tarihinin ağırlığını yalnız başına yüklenmiş bir adam olduğunu dile getirerek şunları söylüyor; “Sanatın işini tamamladığı her durumda olduğu gibi şimdi de önümüzde cevaplamanın cesaret gerektirdiği sorular var. Tarihi yapılara ve onları terk edenlerin geride bıraktığı kocaman boşluğu doldurarak dokunun yaşamasını sağlayanlara bundan sonra ne olacak? Kentsel mekân ve içindeki her insan için yaşanabilir/adil bir dünya el birliği ile nasıl kurulacak?”
(İzmir/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et