8 Nisan 2003 21:00

Kölelik ve işsizlik dayatılıyor

Devlet yeniden yapılandırılıyor. Emekçilerin mücadelesi ve sosyalist ülkelerin varlığı koşullarında, sosyal devlet uygulamalarına yönelerek varlığını devam ettirmeyi amaçlayan kapitalist devlet, doğasına dönüyor. 24 Ocak kararları ve 12 Eylül Anayasa'sı ile, devletin kamu hizmetlerindeki rolünün düzenleyicilik-denetliyicilikle sınırlanmasıyla taşları döşenen yapılandırma süreci; IMF reçeteleri ve Dünya Bankası programlarıyla yürütülen KİT'lerin özelleştirilmesi, kamu hizmetlerinin piyasa ekonomisine göre yeniden düzenlenmesi uygulamaları; bugün DTÖ içerisinde sürdürülen GATS müzakereleriyle yeni bir aşamaya geldi. Tüm hizmet alanlarının serbest piyasaya açılması için mevzuat düzenlemelerini genişleten ve hukuki işlerlik kazandıran, ilk çok taraflı yatırım ve ticaret anlaşması GATS (Hizmet Ticareti Genel Anlaşması); sağlık, eğitim, su, turizm, hapishaneler (üretim), emeklilik fonları gibi tüm kamu hizmetlerinin piyasa ekonomisine açılmasını öngörüyor. Eğer bu hizmetler kamu eliyle veriliyor ve/veya piyasa ekonomisi koşullarında verilmiyorsa, özelleştirilmesi ya da kamu tarafından piyasa fiyatları ve kalitesinde satılması koşulunu getiriyor. Türkiye, GATS müzakerelerinde DTÖ'ye; sağlık, eğitim, muhasebecilik, mühendislik hizmetleri dahil olmak üzere, hizmet alanlarının yüzde 46.6'sını piyasaya açma taahhüdünde bulunmuştur. Yine GATS'da kabul edilen "salkımlandırma" yaklaşımı ile, kapsama alınan bir hizmetin yerine getirilmesiyle bağlantılı olarak, tüm sektörlerin (mal ve hizmet üretimi) serbest piyasaya açılmasının yolu açılmıştır. Bu çerçevede DTÖ bünyesinde kurulu olan tahkim kurulunun yargı yetkisi de kabul edilmiştir. Böylece, anlaşmaya uyulmaması nedeniyle şirketlerin kaybettiği kârlarının, hatta olası kâr kayıplarının bile karşılanması kabul edilmiştir. Türkiye, 1999'daki Anayasa değişikliğiyle Uluslararası Tahkim'i Anayasa'ya yerleştirerek, bu konuda gerekli hazırlığı yapmıştır. 'Reform' neyi içeriyor? AKP hükümeti açıkladığı "Acil Eylem Programı"yla, devletin yeniden yapılandırılmasını ayrıntılı bir biçimde planlamıştır. Hangi kurum tarafından, neyle, ne zamana kadar gerçekleştirileceği açıklanan bu program, adım adım uygulanmaya başlanmıştır. Hükümet, IMF'yle imzalanan niyet mektubunda da taahhüt ettiği, 'devletin yeniden yapılandırılması' planı kapsamında, özelleştirmelerle ve Kamu Personel Rrejimi'ni değiştirmeyi de öngören yasaları, 'Kamu Yönetim Reformu' adı altında mayıs ayında TBMM'ye getirmeye hazırlanıyor. Bir yıl içinde kamunun buna göre yapılandırılmasının tamamlanacağı ifade ediliyor. KESK'in, AKP hükümetinin Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'le yaptığı görüşmede, Kamu Personel Rejimi Değişikliği'ne ilişkin yasa tasarılarının şubat ayında TBMM'ye sunulacağı açıklanmıştı. Sivil toplum örgütlerinin-sendikaların görüşünü alma iddiasında olan hükümet, Kamu Personel Rejimi konulu bir sempozyum da düzenlemişti. Oysa yasa tasarıları gizlice hazırlanmış, el altından piyasaya sürülerek kamuoyu oluşturulmaya çalışılmıştı. Savaş nedeniyle yaşanan gecikmenin ardından; yasaların mayıs ayında Meclis'e getirilmesi kararlaştırıldı. Bu yasal düzenlemelere 'reform' adı verilerek, topluma olumlu mesajlar verilmesi amaçlanıyor. Kanunlar ve diğer mevzuat düzenlemeleri paketi olarak gündeme getirilen bu yasalarda amaç, "etkin ve demokratik bir kamu yönetimi kurulması, kamu hizmetlerinin süratli kaliteli ve ekonomik şekilde sunulması, rekabetçi piyasa koşullarının oluşturulması, devletin düzenleyici fonksiyonunun güçlendirilmesi" olarak açıklanıyor.

Devletin asli görevleri Birbirini tamamlayan ve birbiriyle bağlantılı yasalardan oluşan bu yasalardan Kamu Yönetimi Temel Kanunu'yla devletin fonksiyonları ve asli-sürekli görevleri yeniden belirlenmektedir. Bu kanunda devletin asli ve sürekli görevi; vergi toplama, yargılama, güvenlik, din hizmetleri, dış ilişkiler vb. ile sınırlanmış; sosyal güvenlikteki rolü, prim toplama ve özel sigortalar aracılığıyla hizmetin verilmesini organize etmek olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle Adalet, Milli Savunma, İçişleri, Maliye, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı dışındaki tüm bakanlıkların illerdeki örgütlerinin kapatılması öngörülmektedir.

MERKEZİ İDARENİN ASLİ GÖREVLERİ
  • Adalet
  • İç ve dış güvenlik, dış ilişkiler
  • Gümrük, maliye, vergi, dış ticaret
  • Sosyal Güvenlik (yalnızca denetim ve prim toplama)
  • Acil durum yönetimi
  • Din hizmetleri
  • Ekonomik, sosyal ve fiziki planlama
  • Nüfus ve vatandaşlık
  • Ulusal ve bölgesel ormanların yönetimi, korunması
  • Merkezi idarenin merkezde, taşrada ve dış ülkelerde bizzat yürüteceği asli hizmetlerdir

    DENETLEME VE ORGANİZASYON YAPACAĞI HİZMETLER
  • Milli eğitim, sağlık, iskan, sosyal hizmet
  • Şehircilik, ulaştırma, haberleşme, tarım, sanayi, teknolojik ve bilimsel araştırma-geliştirme
  • Enerji ve tabi kaynakların yönetimi
  • Kültür, turizm, çevre, spor

    Merkezi yönetimlerin asli görevleri dışındaki tüm hizmetlerin yerel yönetimlere (il özel idareleri ve belediyeler) devredilmesi ve bu nedenle Dışişleri, Ekonomi, Milli Eğitim ve Spor, Sağlık, Tarım ve Orman, Ulaştırma ve Haberleşme gibi bakanlıkların illerdeki örgütlerinin tasfiyesi öngörülmekte, bütçeden pay ayrılması ve devletin harcama yapması yasaklanmaktadır. Kamu Yönetimi Temel Kanunu'nda ve Merkezi İdare İle Mahalli İdareler Arasında Kaynak Paylaşımı İle Hizmet İlişkilerinin Esasları Hakkında Kanun Tasarısı'nda; "devletin, merkezi idarenin görevleri olarak belirlenen alanlar dışındaki hizmetlerle ilgili fonksiyonu; ulusal politika ve standardı belirlemek, iletişim ve işbirliği sağlamak, değerlendirmek ve denetlemek, rehberlik ve hizmet içi eğitim yapmak, ekonomik, sosyal, fiziki arazi kullanım planları hazırlarmak ve uygulanmasını sağlamak" ile sınırlandırılmıştır.

    Temel amaç kâr Kamu Yönetimi Temel Kanunu'nda, Kamu Yönetim Reformu'nun temel amacını özetleyen hüküm şöyledir: "Kamu kurum ve kuruluşları piyasada rekabet koşulları içinde üretilen mal ve hizmetleri üretemez ve piyasada haksız rekabet oluşturamaz. Bu ilkelere aykırılık teşkil eden bütün birimler tasfiye edilir ve yenileri kurulamaz." Yani sağlık, eğitim, sigorta vb. gibi özel sektör tarafından da verilen hizmetlerin, devlet tarafından daha ucuza, aynı fiyatla daha kaliteli, çalışana daha fazla ücret verilerek sunulması, piyasada haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle yasaklanmaktadır. Böylece, GATS anlaşmasıyla verilen taahhüdler yerine getirilerek, kamu hizmetleri tümüyle piyasanın insafına terkedilmektedir. Yerel yönetimlere devredilen tüm hizmetler parayla satın alınacak! Eğitim, sağlık, sosyal hizmet, şehircilik, iskan, ulaştırma, haberleşme, sanayi, teknolojik ve bilimsel araştırma-geliştirme (üniversiteler), enerji ve tabii kaynakların yönetimi, kültür turizm, çevre ve spor hizmetlerinin yerel yönetimlere devredilmesi öngörülüyor. Hazırlanan yasa tasarılarında, yerel yönetimlerin tüm hizmetleri bedel karşılığı (parayla) vereceği belirtiliyor. Böylece halka yönelik tüm kamu hizmetleri, piyasa koşullarına göre, kâr esas alınarak verilecek.

    Kamu Personel Rejimi değişikliği 1 yıl içinde tamamlanacak! Yasalarla Bakanlar Kurulu'na 1 yıl boyunca, birden fazla kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi tanınıyor. Kamu Personel Rejimi'nin, "değişen şartlara uyarlanan, esnek çalışmayı esas alan, norm kadroya dayanan, performans değerlendirmesine müsait, şeffaf, etkinlik ve verimlilik ölçütleriyle işletilebilen bir sistem olması" öngörülmektedir. Bunun anlamı; işin, işyerinin, mesai saatinin, ücretin, çalışma süresinin belirsiz olması ve tümden işverenin insafına bırakılmasıdır. Performans değerlendirmesine göre ücret alınacak ve işe son verilebilecektir. Böylece şu anda mevcut olan bir çok hak, çalışma yaşamının standardını belirleyen kurallar ortadan kaldırılarak, kuralsız-köleci bir çalışma yaşamı dayatılacaktır. Devlet Memurların Kanunu'nda var olan "sınıf dışında, derece altında çalıştırma yasağı" kaldırılarak; işverenin istediği işte çalıştırmasının önü açılacaktır.

    Mayısta gündeme gelecek Mayıs ayında Meclis'te gündeme gelecek olan tüm bu düzenlemelerin, kamu emekçilerinin iş güvencesinin ortadan kalkması ve çalışma yaşamının kuralsızlaştırılmasından ibaret olmadığı; tüm kamu hizmetlerinin paralı hale getirileceği dikkate alındığında, mücadelenin de kamu emekçileriyle sınırlı kalmaması zorunluluğu ortadadır. Ancak sendika üyeliği yasaklanan kesimler dışında, memur statüsünde kamu emekçisi bırakmayacak olan yasalar karşısında sendikalarımızın ve KESK'in suskunluğunu anlayabilmek mümkün değildir. Kamuoyunda bilinmesine ve taslaklar elden ele dolaşmasına rağmen; kamu emekçilerinin bilgilendirilmemeleri, çözmemiz gereken en önemli sorundur. Ayrıca bu saldırının püskürtülmesinin mevcut örgütlenme ve mücadele tarzıyla mümkün olmadığı açıktır. Bu nedenle tüm kamu emekçileri en kısa zamanda, tehlikelerin düzeyi ve niteliği hakkında bilgilendirilmeli; yasanın Meclis'e gelmesini beklemeden, gündeme geldiği anda geri çekilmesi talebiyle grev ve direniş örgütlenmelidir. Aylardır bu düzenlemeler karşısında, "her şeye hayır demeyelim, alternatifimizi ortaya koyalım" yaklaşımıyla oyalanılmıştır. Bilinmelidir ki, bu düzenlemelerin düzeltilecek ya da tartışılacak hiçbir yönü yoktur. Temel hedefi bellidir. Bu yasalar üzerinden bir tartışmaya girmek, kamu emekçilerinin kafasını bulandırarak, mücadeleden alıkonulmasına yol açacaktır. Alınacak tutum, yasaların ne getirdiğini anlatarak; kesinlikle geri çekilmesini talep etmek olmalıdır.

  • Evrensel'i Takip Et