29 Mart 2003 22:00
Başka türlü bir koalisyon
GÜNÜN YAZILARI
Geçtiğimiz yaz sonuydu. "Karanfilin Moruna - Anadolu Zeybekleri" Paris'in Müslüman mezarlığıyla bilinen Bobigny semtinin ünlü tiyatrosundan davet aldı. Üstelik düşünülen etkinlik bizim dışımızda Yunanistan, Eski Yugoslavya, Macaristan ve Ermenistan'dan da halk müziği gruplarının katılacağı büyük bir müzik buluşması olarak planlanmıştı. İşte 7-9 Mart tarihleri arasında üç konserde müziğimizi ve komşu müzik geleneklerini Paris dinleyicisiyle buluşturan rüya böyle başladı.
"Orient Express" ya da alt başlığıyla "Benim Uçarı Yüreğim" olarak adlandırılan etkinliğe, yaklaşık 40 müzisyenin katıldığı düşünüldüğünde oldukça başarılı bir ön hazırlık dönemi ve organizasyon bekliyordu bizleri. Atina'da grup liderlerinin katıldığı toplantıda ortaya çıkan düşünce; organizasyona katılan grupların hem kendi müziklerini icra etmesi hem de doğal tarihsel etkileşimin yarattığı ortak geleneği temsil eden bir repertuar saptanarak, hep birlikte çalınması biçimindeydi.
Benim dışımda gitarda Cengiz Onural, klarnette Savaş Demiral ve vurmalı çalgılarda Rahmi Göçmen'in yer aldığı sade ama sıcak topluluğumuzun performansına Gülcan Kaya'nın taze ve derin sesi tam da hayal ettiğim gibi büyük bir ivme kazandırdı.
Komşu müzikler Yunanistan'dan rebetiko müziğini en üstün kalitede icra eden topluluklardan, Grigoris Vasila'nın "Vhromos" (makam) topluluğu çoğunlukla genç ve yetkin müzisyenlerden oluşuyordu. Ancak tecrübeli gitarcı Hristos Manifavas'ı ve sanki 1940'lardan aramıza katılmış, "Ölüm ölsün" diye nara atan, Kakurgos (kötü) lakaplı şarkıcı Nikos Papaz'ı da anmadan geçmemeliyim. İstanbul'da da iki kez konser veren Armenia Duduk Ansamble, duygu ve disiplini inanılmaz biçimde kaynaştırdıkları şarkılar ve danslar sundular izleyiciye. Sesiyle ve yaman klarinetiyle hepimizi büyüleyen sevgili Vaçe'ye selam olsun. Dünyaca tanınan önemli simbalom ustası (bir çeşit santur) Roman müzisyen Kalman Balogh ve grubu, Macaristan'dan Roman şarkıları ve ezgileri seslendirdi. Mükemmel tekniğe sahip altı müzisyen coşku sınırlarımızı oldukça zorladılar doğrusu. Güncelleştirilmiş dünya haritasında artık bulunmayan, Eski Yugoslavya vatandaşı Sırp ve Makedon gurbetçilerin çocuklarıyla Fransızların kurdukları "Slavonski Bal", Balkan düğünlerinin vazgeçilmez öğesi nefesli çalgı geleneğini sahneye taşıdı.
Büyük bir atölye Modern anlayışla inşa edilmiş Bobigny Tiyatrosu'nun sahnesi, üç gün boyunca büyük bir atölye gibi düşünülmüş, klasik sahne ciddiyeti yerine saygı ve rahatlık geçmişti. İsteyen sigara bile içiyordu. Seyirciyi, Slavonski Bal bandosu karşılıyor, daha sonra beş grup halklarının geleneklerini sırayla sunuyorlar; ardından coşkunun en tepelere tırmandığı ortak performans zamanı geliyordu. Teknik donanımı mükemmel sahnedeki kırk müzisyen, müziği, dostluğu ve birbirine saygıyı kutsayan organize bir ritüelin aktif birer üyesi oluyorlardı. Beş halkın geleneğinden izler taşıyan bu ortak repertuar seslendirilirken, her gruptan çeşitli müzisyenler uzun soluklu doğaçlamalar yapıyorlardı. Bu doğaçlamalarda seyirci, sahnedeki atmosferi, bireysel yaratıcılığı ve hepsinin temelindeki farklı gelenekleri bir arada buluyordu. Bu başka bir çeşit koalisyondu. Karşılarındakilere misket bombası yerine sevgi, dayanışma ve tutku yumakları atan bir koalisyon. Konserler boyunca geleneklerinin gerektirdiği gibi Yugoslav, Yunan ve Macaristan'dan gelen Roman gruplar daha çok hayatın enerjik ve eğlenceli yanını temsil ederken, Armenia Duduk Topluluğu ve biz, yumuşaklığı, ağırbaşlılığı, tutkuyu ve ince kalp sızısını anlattık. Türkülerimizin sıcaklığını tüm içtenlikleriyle bağırlarına basan yaklaşık üç bin insan, coşkularıyla bize çok yoğun anlar yaşattılar. Ama şimdi müzik uçup gitti. Kuru da olsa yazı kaldı geriye ve bir de güzel bir düşün ardından hissettiklerimiz
Komşu müzikler Yunanistan'dan rebetiko müziğini en üstün kalitede icra eden topluluklardan, Grigoris Vasila'nın "Vhromos" (makam) topluluğu çoğunlukla genç ve yetkin müzisyenlerden oluşuyordu. Ancak tecrübeli gitarcı Hristos Manifavas'ı ve sanki 1940'lardan aramıza katılmış, "Ölüm ölsün" diye nara atan, Kakurgos (kötü) lakaplı şarkıcı Nikos Papaz'ı da anmadan geçmemeliyim. İstanbul'da da iki kez konser veren Armenia Duduk Ansamble, duygu ve disiplini inanılmaz biçimde kaynaştırdıkları şarkılar ve danslar sundular izleyiciye. Sesiyle ve yaman klarinetiyle hepimizi büyüleyen sevgili Vaçe'ye selam olsun. Dünyaca tanınan önemli simbalom ustası (bir çeşit santur) Roman müzisyen Kalman Balogh ve grubu, Macaristan'dan Roman şarkıları ve ezgileri seslendirdi. Mükemmel tekniğe sahip altı müzisyen coşku sınırlarımızı oldukça zorladılar doğrusu. Güncelleştirilmiş dünya haritasında artık bulunmayan, Eski Yugoslavya vatandaşı Sırp ve Makedon gurbetçilerin çocuklarıyla Fransızların kurdukları "Slavonski Bal", Balkan düğünlerinin vazgeçilmez öğesi nefesli çalgı geleneğini sahneye taşıdı.
Büyük bir atölye Modern anlayışla inşa edilmiş Bobigny Tiyatrosu'nun sahnesi, üç gün boyunca büyük bir atölye gibi düşünülmüş, klasik sahne ciddiyeti yerine saygı ve rahatlık geçmişti. İsteyen sigara bile içiyordu. Seyirciyi, Slavonski Bal bandosu karşılıyor, daha sonra beş grup halklarının geleneklerini sırayla sunuyorlar; ardından coşkunun en tepelere tırmandığı ortak performans zamanı geliyordu. Teknik donanımı mükemmel sahnedeki kırk müzisyen, müziği, dostluğu ve birbirine saygıyı kutsayan organize bir ritüelin aktif birer üyesi oluyorlardı. Beş halkın geleneğinden izler taşıyan bu ortak repertuar seslendirilirken, her gruptan çeşitli müzisyenler uzun soluklu doğaçlamalar yapıyorlardı. Bu doğaçlamalarda seyirci, sahnedeki atmosferi, bireysel yaratıcılığı ve hepsinin temelindeki farklı gelenekleri bir arada buluyordu. Bu başka bir çeşit koalisyondu. Karşılarındakilere misket bombası yerine sevgi, dayanışma ve tutku yumakları atan bir koalisyon. Konserler boyunca geleneklerinin gerektirdiği gibi Yugoslav, Yunan ve Macaristan'dan gelen Roman gruplar daha çok hayatın enerjik ve eğlenceli yanını temsil ederken, Armenia Duduk Topluluğu ve biz, yumuşaklığı, ağırbaşlılığı, tutkuyu ve ince kalp sızısını anlattık. Türkülerimizin sıcaklığını tüm içtenlikleriyle bağırlarına basan yaklaşık üç bin insan, coşkularıyla bize çok yoğun anlar yaşattılar. Ama şimdi müzik uçup gitti. Kuru da olsa yazı kaldı geriye ve bir de güzel bir düşün ardından hissettiklerimiz
Evrensel'i Takip Et