25 Şubat 2003 22:00

Aç kalmamak için...

Zeytinburnu Merkezefendi tramvay durağının hemen karşısında bulunan yan yolda ilerleyen büyük el arabasına bağlı çuvalın içi kâğıt ve demir parçalarıyla dolu. Arkadan gelen arabaların kornaları ve kimi zaman küfürlü azarları nedeniyle o, bir yandan elini kaldırıp "Tamam, özür dilerim" diyor, bir yandan da arabayı daha bir hızlı çekmeye çalışıyor. Osman Mustafa, dondurucu soğukta herkesin kendini sıcak evine atmak istediği kar yağışlı bir günde çalışmak zorunda olanlardan birisi. Onun yolculuğu, Topkapı Zeytinburnu arasından daha uzak. O, çoğu Romanya'dan olmak üzere, çeşitli ülkelerden açlıktan ölmemek için Türkiye'ye çalışmaya gelen, 1 milyon kaçak yabancı işçiden sadece biri. Romanya'da yaşanan rejim değişikliğinin ardından yaşanan yoksulluk, bu göçü daha da hızlandırdı. Romanya'da iktidara gelen onlarca hükümet, IMF ile yapılan anlaşmalar sonrası hep aynı uygulamaları hayata geçirdi. Türkiye'nin de yabancısı olmadığı özelleştirmeler, hepsi birbirinden ağır yeni vergiler, devlete ait fabrika ve madenlerin kapatılması... 1999 yılında Romanya ile IMF arasında imzalanan stand-by anlaşması sonrası devlet çiftliklerinin tamamına yakını da özelleştirildi.

Patronların gözdeleri Bu uygulamaların sonucunda, Romanya'da tarlalarda işçi olarak çalışan Osman Mustafa'nın evi, elinden alındı ve kendisi gibi binlerce insan Romanya'dan Türkiye'ye göç etti. Özellikle inşaat, temizlik, tekstil ve yük taşıma gibi işlerde hiçbir sosyal güvenlikleri olmadan çalışan Romanyalı işçiler, amele pazarlarında da en ucuza, hatta karın tokluğuna çalışmayı kabul etmek zorunda kaldıkları için patronların gözdesi durumundalar. Osman Mustafa bunu yaşamış. Türkiye'ye ilk geldiğinde inşaatlarda çalışmaya başlamış. 1.5 ay sonra eline 40 milyon lira sıkıştırılmış. Nasıl ezildiğinin farkında ama 6 ayda zorunlu öğrendiği bozuk Türkçesiyle beddua etmekten başka çare bulamıyor: "Allah onu iyi yetiştirmesin."

Ölüm kapıda Osman Mustafa'nın üç çocuğu var. İkisini Romanya'da komşularına teslim etmiş. Eşini, 3.5 yaşındaki oğlu Osman Billy'i ve kız kardeşi Ayşe'yi Türkiye'ye getirmiş. Şimdi para biriktirerek diğer çocuklarını da yanına aldırmak istiyor. Kadırga'da terk edilmiş bir bodrum katında yoldan topladıkları lastik ve tahta parçalarını yakarak yaşıyorlar. Zaten Romanya'dan gelen kaçak işçilerin çoğu da o çevrede barınıyor. "Şimdi durumum daha iyi" diyor Mustafa. Kâğıt ve demir toplayarak günde 5 milyon lira kazanabiliyormuş. Yani ayda 150 milyon lira. Eşi de kendi gibi kâğıt topluyor. Bu nedenle çocuklarını da soğuk, yağmur, çamur demeden yanlarında dolaştırmak zorunda kalıyorlar. Bu durum beraberinde hastalıkları da getiriyor. Osman Mustafa oğlunu göstererek "Hastalandı bir kez" dedi, "Doktora götürdük, muayene ettirdik. Para yoktu. İlaç alamadım. Hastanede rastladığım bir genç 20 dolar vermeseydi. Belki de çocuğum ölecekti." Osman Mustafa'nın bir daha ki sefere bu kadar şanslı olabileceğinin hiçbir garantisi yok.


YÜZYILIN GÖÇ HARİTASI Lahey'deki Europol'un verilerine göre, yılda 500 bin insan Avrupa Birliği ülkelerine kaçak yollardan giriyor. Bu sayı, tüm dünyada yeni bir yerleşim arayan 50 milyon insanın sadece yüzde birini oluşturuyor. Ancak 1993 yılına oranla yüzde 13'lük bir artış gösterdi. Göç yolları çoğu kişinin ölümü ile sonuçlanıyor. Kaçak göç yolunda en fazla ölen Afrika'dan oluyor. Sahra Çölü'nde yüzlerce insan susuzluktan ölüyor. Bir o kadar insan da haydutlar tarafından öldürülüyor. Denize ulaşanlar, kovalanırken botların devrilmesi sonucu boğuluyor. Uyuşturucu kaçakçılığından çok daha kârlı olan kaçak insan ticareti, yılda 12 milyar dolarlık bir hacim oluşturuyor. Fiyatlar rotaya göre değişiyor. Türkiye'den Yunanistan'a üç saatlik yolculuk 500 dolar. Çin'den İngiltere'ye yolculuğun bedeli ise 25 bin dolar. ABD'ye yönelik kaçak göçün fiyatı ise 11 Eylül'den sonra paha biçilmez değerlere ulaştı. Batıdaki göç yolu Fas'tan başlıyor ve üç kola ayrılıyor. Birincisi, Cebelitarık Boğazı'ndan doğruca İspanya'ya uzanıyor. Ceuta ve Melilla ise diğer iki yol. Ancak İspanya, boğazda kaçakları radar ve termal kameralarla kovaladığı için son zamanlarda Kanarya Adaları üzerinden yeni bir rota oluştu. Doğu Akdeniz kıyılarından başlıyor, Türkiye, Yunanistan ve Arnavutluk üzerinden Güney İtalya'ya uzanıyor. Yunanistan, geçen yıl Ege'de ve kuzey sınırlarında 250 bin kaçak göçmen yakaladı, Türkiye ise 150 bin. Üçüncü dalga, Rusya ve Ukrayna'dan geliyor, Polonya'da iki kola ayrılıyor. Bir kol Almanya'ya, diğeri de Macaristan, Slovenya ve Slovakya üzerinden Avusturya'ya açılıyor. İran ve Irak'tan gelen kaçak göçmenler Van'da toplanıyor. Buradan 400 dolar ödeyerek İstanbul'a geliyor, deniz veya karayoluyla Yunanistan veya eski Yugoslavya'ya gidiyor, İtalya'ya geçiyorlar.

Evrensel'i Takip Et