13 Şubat 2003 22:00

Kör karanlıkta hayat ışığı

Özellikle karaya yakınlarsa ve kıyıyı görmeleri gerekiyorsa küçük bir ışık denizciler için hayati önem taşır. Işığı görmeden asla güvenli bir şekilde kıyıya yanaşamazlar. Bu yüzden deniz fenerleri, yüzyıllardır ışıklarıyla denizcilere yön gösteriyorlar, gemileri kazalardan koruyorlar. Daha önceleri gazla aydınlanan fenerler, teknolojinin gelişmesiyle aküyle denizcilere ışık olmaya başladılar. Ancak, akü zaman zaman bozularak sönüyor. Bu nedenle fenerleri sürekli kontrol eden ve onların bakımını yapan çalışanlar var. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde, Hopa ile Mersin arasındaki sahil şeridinde yüzden fazla kişi deniz fenerlerine bakıyor. Bazı fenerlere sadece arıza sırasında uğrayan bakımcılar, bazılarından ise hiç ayrılamıyorlar. Türkiye Denizciler Sendikası Marmara Bölge Başkanı Celalettin Öner, Ağırkapı'daki Fenerbahçe Feneri'ni örnek vererek, "Orada mutlaka birinin olması gerekiyor" diyor.

Gidecek yer yok Fener bakımcıları için en zor şey, yanlızlık. Çünkü fenerlerin büyük bir bölümü şehir dışında. Celalettin Öner, "Gidecek bir yerin yok. Öyle yerlerde fener var ki şehirle alakası yok. Adam orada bekliyor. Ama yapılacak bir şey yok. Çünkü ekmek davası" diye anlatıyor. Bir yere ayrılamıyorlar, tatil, fazla mesai gibi hakları da yok. Fenerlerde sürekli kalmayanların durumu da çok farklı değil. Hafta içi atölyelerde bekleyen fener bakımcıları, cumartesi ve pazar günleri evlerinden bir yere ayrılamıyorlar. Çünkü fener söndüğünde her an işe çağrılabilirler. Denizciler Sendikası Marmara Bölge Başkanı Öner, bunun haksız bir uygulama olduğunu ifade ederek, işverenin fazla mesai ücreti vermemek için böyle bir yönteme başvurduğunu belirtiyor. Öner, "Normal şartlarda işveren cumartesi-pazar beni çağıramaz. Ama çağırıyor" diyerek, çalışanların da "Acaba yarın beni çağırır mı?" diyerek sıkıntı yaşadığını dile getiriyor. Kadir Alarçin, Kaşımpaşa'da bulunan Kıyı Emir'de, İnşaat İşleri Servis Şefliği yapıyor. Deniz feneri bakımı ve tamirinin yapıldığı atölyede 65 işçi çalışıyor. Gelen iş taleplerine göre ön hazırlık yaptıklarını söyleyen Alarçin, daha çok "taşra" illerde çalışmaya gittiklerini anlatıyor.

Günlerce dönmüyorlar Alarçin, fenerlerin genellikle ücra bölgelerde olduğunu ve yaklaşık üç saat deniz yolculuğu yaptıktan sonra ulaştıklarını belirtiyor. Fener bakımcılarının yanlarında taşıdığı malzemeler oldukça ağır. Öyle ki bir fener 100-150 kilo arasında. Kadir Alarçin, bazı yerlerde çekicilerle feneri yukarıya çektiklerini, bazı yerlerde ise aynı işi insan gücüyle yapmaya çalıştıklarını aktarıyor. Bir fenere gittiklerinde günlerce evlerine dönemeyen bakımcıları, iş bittiğinde yeni bir fener bekliyor. Yani ıssız ve uzak denizlere doğru yeni bir yolculuk...

Evrensel'i Takip Et